9 Mayıs 2017 Salı

ADALET HERKES İÇİN, Abdullah Çağrı ELGÜN

ADALET HERKES İÇİN
Abdullah Çağrı ELGÜN

Referandum bitti. Anayasa ve Başkanlık Sistemi memlekete hayırlı uğurlu olsun. Kazanan da kaybeden de bu ülkenin mensupları ve bu ülkenin insanları. Bu sebeple kazanan ülkemiz Türkiye olacaktır. Türkiye diyorum; ama ülkemizin adı konusundaki tartışmalar devam edecek mi? Ülkemizin üniter devlet yapısı, Türkiye adı kalkacak mı? Bayrağı, İstiklâl Marşı, Türk, Türkiye, Türkiye Cumhuriyeti, kavramları rafa mı kaldırılacak?.. Bu kavramlarıyla ilgi endişe, kaygı ve tereddütlerimiz devam edecek mi?..
Milleti bir bütün olarak kucaklayıp kardeşliğimiz perçinlenecek mi, adalet, hak, hukuk, herkes için aynı mı olacak; yoksa ilgililerin sesinden sadece ve devamlı “Ak Parti Kadroları! Ak Parti Kadroları!” nakaratlarından başka ses işitmeyecek miyiz? Milletin diğer unsurları, görmemezlikten gelinip yok mu sayılacak? İktidar sahiplerinin bu endişelerimizi giderecek yeni sözler üretmesi, yeni projeler ortaya koyması ve tez elden ülke içinde huzurun tesissisinin sağlanması bir zarurettir.
İktidar dışarıda, ülkeye düşman unsurlarla, hiç taviz verilmeden yapılacak mücadelede halkı arkamıza almak da ayrı bir güç ve güven kapısı olacaktır. Komşularla gerilen hatlar düzeltilmeli, gereksiz tartışma ve polemiklerden kurtulunmalıdır.
Ömür dediğimiz şey, çok kısadır. Bizim çocuklarımız, sonra torunlarımız, sonra onların çocukları ve sonra da onların torunları gelecekler. Bizler, ölmeden önce idealimiz yapmak ve yaşatmak, ülke içinde kalıcı, doğru ve silinmez izler bırakacaksak, öncelikle adaleti, herkes için tesis etmeliyiz. Vatandaşın beklenti ve sorunlarını çok acil olarak yeniden yeniden gözden geçirilmelidir. Çocuklarımızın, torunlarımızın güven ve huzurlu, yarınları,  sokaklarda huzur içinde dolaşabilmeleri içinde bulunduğumuz zamanda yapacağımız icraatlara ve gerçekleştireceğimiz “herkes için adalet”e bağlıdır..
Suçlu, suçsuz hapislerde yatan binlercesi yetmezmiş gibi yeniden yeniden tutuklamalar, yeni cezaevlerinin açılması, kişi ve toplulukların sadece muhalefet etmiş olması, haklarında şikayet olması, veya olay yerinde, yanında yöresinde tesadüfen bulunması sebebiyle tutuklanmaları, ceza evinde tutukluluk halinin devam etmesi adalet olmayacaktır…   
Bence referandum sonrası beklenen ve olması gereken şudur: Toplumun bütününü kapsayacak genel bir af yasası ile ülke insanlarının acıları hafifletilmeli, yüreklerine su serpilmelidir… Gerçek suçluların suçlarının hafifletilmesi, suçsuzların derhal çıkarılması, hapishanelerin boşaltılarak okullara fabrikalara ve üretim sahalarına dönüştürülmesi yerinde olacaktır. Uzun süre hapiste yatanların cezalarında indirime gidilmesi, suçsuzların ya görevlerine iadesi veya bunlar, görevlerine iade edilmeyecekler iseler bile, tutuklama öncesi çalıştıkları kurumlarında gelebilecekleri makam ve mevkileri kendilerine iade edilip alabilecekleri en son maaşlarından emekli edilerek, mağduriyetleri giderilmelidir. Böylece hayatlarını devam ettirebilmelerinin sağlanması adil, yerinde ve hakkaniyete uygun bir karar olacaktır. 
GERÇEKLER ACIDIR, HAZMI ZOR OLUR
CNN’de Ahmet HAKAN’ın hazırlayıp sunduğu “Tarafsız Bölge” programında konuşan Mahmut AKPINAR, Ahmet HAKAN, Mehmet METİNER; Başbakan, Bülent ARINÇ’a: “Dershaneler üzerimden beni, hükümetimi tehdit ettiler. Elimizde kasetler var dediler. Piyasaya süreriz dediler. Hükümetini yıkarız dediler.  Ben de onların restini gördüm; ve onlara şöyle dedim: sonunda bu alçaklığı da yapacak mıydınız? Dedim onlara…”
Dershane işini kaşırsan elimizde kasetler var. Hükümetinizi düşürürüz. Demiş olduklarına, Sayın ARINÇ: “Bizzat tanıklığımdır!.” diyor. Bunlar her kim ise kamuoyuna açıklanmalı, derhal yakalanmalı ve kanun önünde hesap vermelidirler.
 “22 Mar 2017 tarihinde, “FETÖ soruşturmalarında adı geçen ve üniversiteden ihraç edilen Merkez Partisi Genel Başkanı, Prof. Dr. Abdurrahim Karslı, KRT'de Çağlar CİLARA'nın programında, "Ben FETÖ'cü değilim, herkese ilan ediyorum. Ben 28 Şubat dönemini özlüyorum. İslâm’ı öyle bir yorumladılar ki şuanda herkes İslam'dan nefret ediyor" şeklinde ifadeler kullandı.
Bugün sokak ortasında, parklarda bahçelerde başı örtülü kızların gençlerle el ele kol kola, diz dize, yanak yanağa dudak dudağa… olduğunu görmemek için âmâ olmaya gerek yoktur. Henüz abdesimle duruyorum diyenlerin ağzından çıkan yalan yanlış lakırtılara bakınca, gerçekten inananlar gördükleri karşısında kızarıp bozarıyor, kan ter içinde kaldıklarına şahit oluyoruz. Bir kısım İslâmcılar tarafından islâm’ın içi boşaltılmıştır. Ne dersek diyelim ne kadar inkara kalkışırsak kalkışalım gerçekler acıdır; ve  hazmı da zor olmaktadır.
TOPLUMDA İNAÇ SAPTIRMASI
Toplumda bir algı yanıltması, kafa karışıklığı, ve zihin bulanıklığı hat safhaya ulaşmıştır. Yanlışı görüyor, bizzat şahit oluyor; fakat sürekli aldanmaya, aldatılmaya, ses çıkarmıyor. Hatta bu ikilik, ona hoş bile geliyor, denebilir. Görsel basının etkisi ile göze, kulağa ve zihne hitabeden bu iletişim araçları karşısında insanların algıları şaşmış, aklı karışmış, zihni bulanmıştır. Toplumu: “Zaman sana uymuyorsa, sen zamana uy!” felsefesine takılmış: “Takıl bana hayatını yaşa!..” diyenlere uymuş, zamana ayak uyarak, doğru ve yanlış karşısında akıl, mantık ve vicdanına kilit vurarak gözlerini kapatmıştır..
YANLIŞTA ISRAR
“Ben gidersem dünya batar.” Diyenlerin bugün hepsi kabirdedirler; fakat dünyanın hâlâ batmadığını göre göre, muhatapların gözlerine baba baka yanlışın olanın gitmesine izin vermiyor. Yanlışta ısrarda devam ediyor… Anadolu’da güzel bir söz vardır. “Yer yarılır adam çıkar.”  Her şey biter, her fani ölür, her şey yok olup gider fakat hamiyetsiz ve hürriyetsiz yaşanmaz. Mevlânâ’nın dediği gibi: “İnandığın gibi yaşayamıyorsan; yaşadığın gibi inanmağa başlarsın.” Bugün toplum olarak rotadan sapmış olarak, gerçeği görüyor; fakat yaşadığımız gibi inanmak için bahaneler ve yollar üretiyoruz.
BUNDAN SONRA NELER YAPMAK GEREKİYOR? 
Kendi kendimizle, insanımızla, toplumumuzla, cemaatimizle, top yekün millet olarak yan yana, huzur ve barış içinde yaşamak istiyoruz.
İKTİDARA DÜŞEN GÖREV
Bu memleketin sıkıntılarına ACİL çözümler bulmaları gerekmektedir. 15 yıldır tek başına hükümet olarak, her istediğini yapabilen ve yaptırabilen bu iktidar sahipleri, halkın huzur, sükûn ve müreffeh hayata erişme yolundaki azim ve kararlılığını gerçeğe dönüştürebilmelidir. 
Ülkemiz: Komşularıyla barışarak, yeniden huzur ve barışı yakalaması: “Yurtta barış dünyada barış” ilesini yerine oturtarak kendisini yenilemesi gerekmektedir.
Bu konuda muhalefete de büyük görevler düşmektedir. 2019’a çıkarılacak rakip  Başkan adayını belirlemesi gerekmektedir. Şimdiden çıkaracağı kadroyu, yapacağı projeleri, mümkünse, halkın hemen hepsinin mutabakat ettiği anayasayı bugünden hazırlayıp ortaya koymalı, maddelerini halka sunabilmelidir.
Adil yargılama,
Hapishanelerin boşaltılması.
İçeride ve dışarıda olanların sıkıntılarını giderecek, iş aş, ekmek kapısı ve onların psikolojik problemlerine de çareler aramalıdır.
İçeride barış, dışarıdaki barış, yurtta barış, dünyada barışı tesis etmek iktidarda olanların sorumluğu ve görevlerindendir.
FETO:
Türkiye’ye getirilip onun muhatapları ile yüz yüze, karşılıklı olarak yargılanmalıdır.
Tarafsız, bağımsız ve vicdanlı hakimlerin karşısında herkes hesap vermekten hiçbir şekilde çekinmemelidir. Aksi durumda şaibeler, şüpheler, akılları kurcalayan sorular her daim zihinleri bulandıracak, yarın sırf bu yargısızlık yüzden çocuklarımız, hatta torunlarımız zan altında kalacak; ve millet, içi huzur bulamayacak, belki de sokaklar bizim için tehlikeler ile dolu olacak ve rahat yüzü göremeyeceğiz endişesi taşımaktayım…
Bugün ekonomi, tüketim ekonomisi, terör en yüksek noktada, sanayi gittikçe küçülmektedir.  Bu konularda da acil çözümler ve projeler gerekmektedir.
Masum insanların hak, hukuku zail oldukça, Türkiye’nin sırtı yerden kalkmaz.
MİT Balyok programını, 15 Temmuzdan çok önce satın almıştı. Neden tedbir alınmadı?
FETO dahil muhataplarının hepsinin yargılanması burada sorulara cevap vermesi, herkes için yararlıdır. Ne olursa olsun, en iyisidir. Yarınlardaki bir günde, olanların hesabını millet birbirinden, çocuklarımızdan, torunlarımızdan soracaktır!.. Ne pahasına olursa olsun, her şüpheli, sorumlular için yargılanmak gelecektekilerin hayatlarının garantisi, güvenceleri ve huzur içinde ülkede dolaşabilmeleri için bir garanti, ve teminat belgesidir.
KAYNAKLAR:
1. CNN’de Ahmet HAKAN’ın hazırlayıp sunduğu “Tarafsız Bölge” programı
2. Prof. Dr. Abdurrahim KARSLI, Merkez Partisi Genel Başkanı: “22 Mar 2017 tarihinde konuşmaları: KRT Kültür TV. Saat: 21.20 Programı
3. http://www.sabah.com.tr/yazarlar/kahraman/2017/04/21/referandum-sonrasi-2
4. http://www.yeniasir.com.tr/yazarlar/cahit_sonmez/2017/04/18/referandum-sonrasi-piyasalar

5. http://www.sabah.com.tr/yazarlar/kahraman/2017/04/21/referandum-sonrasi-2

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder