12 Mart 2018 Pazartesi

İTTİFAK ve SEÇİM SANDIĞI; Abdullah Çağrı ELGÜN

İTTİFAK ve SEÇİM SANDIĞI
Abdullah Çağrı ELGÜN
Erken seçim davulları gümbür gümbür çalarken, ittifaklar ve ittifak arayışları da son hızla ilerlerliyor. Gündemde yine erken seçim var!..  Ha söylendi ha söylenecek!
Ankara kaynayan kazan gibi buharları çıkarken kimin eli kimin cebinde belli değil; ancak şu var ki mühürsüz oylar ve bir birini tanımayan seçmenlerle seçimi kazanma(oy çalma) taktiği, tilki kurnazlığını AKP, yine milletin önüne koyuyor.
Erdoğan ne olursa olsun; ve neye mal olursa olsun, bu seçimi hiç kimseye kaptırmamakta kararlı. İktidara göre bu seçim, Cumhuriyeti kuranlarla, Hilâfet taraftarlarının, geçmişten bugüne,  bir hesaplaşması olarak duruyor. AKP, 18. yılında ilk defa tek başına seçime girmekten korkuyor. Üstelik MHP'nin bunca zaman iktidara her zor zamanlardaki, kayıtsız şartsız desteğine ve bugün Başkanlık Sistemine açıktan omuz vermesine ve AKP-MHP ittifakı ile MHP'nin kendini böldürme, kurban edilmesine rağmen, AKP, bu seçimden korkuyor.
MHP'nin bu fedakârlığı, kendi kendini yok etme intiharı AKP’ye yetmiyor...  AKP, yanına BBP alıyor; fakat yine bir içten içe korku onu öylesine tereddütte, endişeye sevk ediyor ki Saadet Partisi lideri Temel KARAMOLLAOĞLU da çağırıyor. Ondan yardım talep ediyor. Buna yirmi(20) Millet Vekili ile üç(3) bakanlık vermekten çekinmiyor...
Yarın BTP(Haydar BAŞ) ve BDP(Emine AYNA, Kamuren YÜKSEL'e de baş vurursa şaşırmamak gerekir... AKP, sonun yaklaştığını, iktidarı kimlere bırakması gerektiğinin hesaplarını da yapmış gözüküyor.
AKP: "Biz geçmiş ile bugünü hesaplaştırdık, yüzleştirdik. Türkiye Cumhuriyetini Atatürk'e İngilizler kurdurdu!.. Atatürk İngiliz ajanıydı!.. Atatürk Türk bile değildi!" diyebilecek kadar vefasız; imam olmayan, imam kılıklı akıldan yoksunlar; "Ah, keşke bu ülkeyi kurtarmasalardı da bunların yerine, Yunanlılar alsaydı!.." sözlerini adeta kusan, tarih bilincinden yoksun sarıklı Mısırlılar... Büyük Türk Milletinin aslî değerlerini, aslî cevherlerini değersizleştirme, yarışında hiç bir dönemde, bu kanı bozuklara, bu iktidarın gösterdiği zaaf kadar zaaf gösterilmemiş ve bunlara bu iktidar kadar sahiplenme, koruma, destek ve sevgi göstermemiştir.
Koca AKP, işte bu değer yoksunlarını ziyaret edip, Türk Milletinin aslî unsurlarını sıfırlamak istediği için, meydan savaşı yapmış Mareşal unvanlı millî kahramanlarını hiç etmek isteyenlere bal kaymak sunup, takdir ettiği, ekmeklerine yağ sürdüğü, Habur'da Devlet Töreni, Kandil'de Pazarlık, Saray'da mutabakat yaparak...vb. bu cüceleri hastanelerde ziyaret ettiği içindir ki tek başına seçime gidemiyor?..
Halka güven veremiyor ve halk AKP’ye karşı güveni fanatik taraftarlar hariç, yitmiş durumda. Yapılan anketler gösteriyor ki Kahraman Türk Ordusunun başarılı Afrin Savaşı bile, bu hükümetin oyunu, istenilen sayıya erdirememiştir... Koca AKP şimdi ne oldu da tek başına seçime gidemiyor?..
Devlet BAHÇELİ, hatta BBP bile onu kurtaramıyor?.. Bu ittifakla bile seçilememe riskine karşı, "Barış Süreci ve Açılım" sunduğu HDP'nin oylarına sarılacak ve HDP'nin çatı içine doğrudan doğruya, resmî olarak olmasa bile gizlice, (millete çaktırmadan) nasıl bir anlaşma yapılacağı, kaç millet vekili ile Kürt oylarının AKP'ye getirileceği hesapları ile uğraşmaya başlamıştır...
Geçmişte kimin(HDP'de) millet vekili olup olmayacağına dahi karar veren; şu olmasın, bunu çıkarın, şu olsun diye işaret ederek, HDP vekillerini dahi AKP'nin belirlediği gibi bugün de kendi belirleyeceği adaylar ile bir uzlaşı sağlanacaktır...  Böylece bu seçim asla ve asla  RİSK ETMEMEK kaydı ve amacı ile  AKP-MHP, BBP ve gizli ortak BDP ile  seçime gidilecek ve kazanılmak istenecektir... O zaman, bu ittifakın adı ne olacaktır?..
Diğer taraftan CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi(Saadet KARAMOLLAOĞLU) ve hatta, BTP(Haydar BAŞ) ile ittifaka gidilecektir. Böylece bugüne kadar iktidar yüzü görmemiş irili ufaklı, bütün partiler de mecliste olacaklardır.
Mecliste ise durum tamamen değişecek. Bundan sonraki dönemde AKP içindeki bütün ülkücüler de dahil olmak üzere, MHP, İYİ Parti ve BBP tek partiye dönüşecek; ve ne ERDOĞAN ne Bahçeli ne de KILIÇLAROĞLU  gelecekte olmayacaklardır.