14 Ocak 2018 Pazar

DEĞİŞEN ERDOĞAN ve YANILAN BAHÇELİ!.. Abdullah Çağrı ELGÜN

DEĞİŞEN ERDOĞAN ve YANILAN BAHÇELİ!..
Abdullah Çağrı ELGÜN
İngiltere, Amerika, İsrail ve bunların kandırılmış uşakları (Barzani, PKK, PYD, DAEŞ) Ortadoğu’nun en güçlü devleti Türkiye’yi, içeriden ve dışarıdan kuşatma ve boğazını sıkarak teslim alma planını gerçekleştirmek istemektedirler. Suriye ve Irak’ın kuzeyinden Türkiye’yi kuşatma, çemberi daraltılarak devam ediyor.
Ortadoğu’nun eş başkanlığını üstlenen Erdoğan’a göre: “Diyarbakır bir üst olacak,  doğunun yıldızı parlayacak, Ortadoğu’da, geçmişte Osmanlının sahip olduğu topraklar, bu sayede Türkiye’ye dahil olacak (Yeni Türkiye) olacaktı.” Bu eş başkanlık  pohpohlanarak muhterem, ülke ülke gezdiriliyor, fondan kendisine aktarılan sekiz yüz milyar dolar(800.000.000$) para ile oto yolar, köprüler, tüneller yaptırılıyor, yandaş iş adamları ve mütaitlerin cepleri dolarlarla dolduruluyordu...
Eş Başkanlık ile donatılarak, ağzına bir parmak bal sürülen Cumhurbaşkanı GÜL, başbakan ERDOĞAN, mevcut kadroları lağvedip ve de boşaltarak, FETO elemanlarını devletin en kritik ve en üst makamlarına yüksek maaşlarla getirip değerlendiriyorlardı… Bu ikili ve ekibi, doğudaki Kürtler için de: “ Açılım ”, “ Çözüm Süreci ” üretiyor, “Kandil”, “Helsinki”, “Dolmabahçe Sarayı”, “İmralı” gibi yerlerde de teröristlerin önde gelen ele başları ve siyasî temsilcileri ile “Mütabakatlar” yapıyorlardı.
Bu çerçevede otuz dört(34) PKK’lı terörist, TCK’nunun 221.Maddesi ile düzenlenen “Etkin Pişmanlık” hükümlerinden yararlanmak için, DTP'nin kadın milletvekilleri: Sabahat TUNCEL, Pervin BULDAN, Gültan KIŞANAK, Fatma KURTULAN, Sevahir BAYINDIR, ile Bağımsız Milletvekili Ufus URAS, sanatçı eşi Zeynep TANBAY ve Barış Meclisi üyeleri ile 45 Avukatın da katıldığı, kalabalık bir grup, devletin özel güçlerinin korumasında, Habur Sınır Kapısında bayraklar, filamalar ve kortej eşliğinde muhteşem bir karşılama ile sınırdan içeri giriyorlardı…
Yıllar öncesinde Türkiye’yi görmeyi hayal bile edemeyen teröristler için on sekiz yıl önceki “ Dokunulamaz!.. ” denilerek korkulan Türkiye neredeydi, şimdiki Türkiye nerede?..
 (PKK’nin illegal başı: Abdullah ÖCALAN ve BARZANİ,… ile bizzat Türk Hükümeti, görüşmeler yapmıştı. Bütün bunlar sebebiyle Erdoğan, bizzat tek yetkili olarak, , kargayı besleyip, karnını doyurduktan sonra, verdikleri bu tavizlerle sırtını sevazlarken, Türkiye’nin gözlerini oyduruyorlardı!..
Teröristler ve bunları destekleyen siyasî uzantıları, bizzat iktidardan aldıkları bu güç ve tavizlerle terörü, şehir ve ilçelere taşıyıp daha da şiddetlendirerek (Diyarbakır, Silopi, Şırnak, Ankara, İstanbul) toplu katliamlara giriştiler. Siyasal terör örgütünün resmî ve gayri resmi  elemanları, ülkede “Bağımsız bir Kürdistan” kurmak için hemem her şeyi hazır hale getirmişlerdi. Eyaletler, bağımsız güvenlik teşkilatı, vergi memurları, belediyeler ve bunların eş başkanları ve burada “Bağımsız Kürdistan” için çalışan elemanlar…
2015 yılına gelindiğinde, bunlar ve partileri, meşru olarak siyasî faaliyetlerine devam eden, yıların milliyetçi partisi MHP’den daha fazla oy alarak TBMM’sine seksen ‘80’ miilletvekili yolluyordu…
Hükümet edenlerin, ayrılıkçı Kürtler ve onun taşeron örgütlerine sağladığı: “Bakanlık Koltukları ve kadrolar”, “Açılım”, “Mutabakat”, “Akil Adamlar Heyeti” FETO, …vb. arkalarının sıvazlanması, bu illegal örgüt ve onun siyasal temsilcileri ve elemanlarına gösterilen tavizkar tutum, ülke içinde, terörün  hortlamasına yardım edecekti… Böylece bu örgüt ve elemanları bölgelerde yaşayan halkı canından bezdirip, göçe, evini barkını, şehir ve ilçesini terke zorlayıp, şiddet, cebir ve zorbalıkla doğu bölgemizde bir “Kürdistan Devleti Kurma” hayali taşıyanlara yardım edecekti…
Gül ve Erdoğan, ABD’nin kendilerine sunulan planın gerisini, FETO ile kandırıldığında; PKK, YPG, İŞİD … ve Açılım Süreci” ile aldatıldığında anlamış; fakat iş işten çoktan geçmişti…
Erdoğan aldatılmamıştı!.. Bizzat kendi adamları ve iktidara taşıdıkları, ince eleyip sık dokuyarak; ve gerçek milliyetçi vatanseverleri de görevlerinden, makam ve mevklerinden alarak; belkide hayal bile edemedikleri makam ve mevkilere getirdiği, ekmek verdiği: “Ne istediler de vermedik?..”lerince aldatımış, aldanmış, kandırılmıştı!.. Yetmedi! Bizzat özene bezene, kılı kırk yararak seçtiği ve adına  ‘Akil İnsanlar’  adını verdiği, devletin parası ile bölge bölge dolaştırdığı kişiler dahi bu konuda Erdoğan’ı uyarmamışlardı. İkaz etmemişler; doğru bulduklarını, gördüklerini, dinlediklerini, gerçekleri söylememişler, iktidara yaranmak için, delik kayığa su taşıyan raporlarıyla bu aldatılmaya eşlik etmişlerdi. O bunun farkına vardığında  “Allah beni affetsin!..” diyordu.

Orduda yapılan: “Sarıkız, Balyoz, Ergenekon, …vb.” Kozmik Oda operasyonlarıyla ordunun omurgasını kırılmış, Türk ordusu dağıtılmış, devletin en uç noktalarındaki bürokratları kızağa çekilmiş, Müşavir, Araştırmacı kadrolarına itilerek, bankamatik memurluğuna mecbur edilerek devletin hafızası yok edilmişti. Bu da yetmeyerek, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa da bir operasyon yapılmış, Bakanlıklardaki İşleyiş Sistemi (Tüccar ve Müşteri İlişkileri Şeklinde) değiştirilmişti.
15 Temmuz 2015 Darbesi’nin gerçekleştirilmesi ile devlet giderek zayıfladı. FETO sanığı olarak görevden alınan Asker, Polis, Öğretmen, Öğretim Görevlisi, Sağlık ve Diğer Kamu Çalışanlarının sayıları bir milyonu (1.000.000) buluyordu.
Sadece 2018’in ilk ayında tutuklananların sayısı elli bin (50.000) civarındaydı. Türkiye Cumhuriyeti hafızası felç oldu. Kozmik Oda ele geçirildi ve devlete ait gizli bilgiler deşifre olarak dış istihbaratlar, teröristler ve rakip devletlerin eline geçti.
Hükümet ederek ve ‘Her Türdeki Tam Yetki’ ile donatılmış, hak ve hukuk tanımayan: “Efendim elimizde arama yetkisi yok!” diyen polise: “Emrediyorum! Kapıyı kırın ve içeri girin!.. Ben savcıdan yarın karar çıkarttırırım!..” diyebilecek kadar, adalet tanımaz, yetkililer, düştükleri hataların günahını karşıdakilere yükleyerek, zeytin yağı misâli su yüzüne çıkmayı da başarmışlardır…
FETO(Ne istediler de vermedik?), PKK(Açılım Süreci), PYD(Irak’ta Süleyman Şah Türbesini taşımalarına gözcülük ettirme), İŞİD(Yaralıların getirtilip, bizzat devlet hastanelerinde ameliyata alınıp tedavi ettirme), YPD ve PYD’ye(Topraklarımızdan geçiş İzni)  ile yapılan bütün yanlışları, yandaş medya vasıtasıyla kapatmayı başardılar.
Bugün: “Teröristlerle yan yana duranlar teröristtir!..” diyorlar… Geçmişe gidip basına yansıyan TV kameralarını, videoları, gazete manşetlerine bir göz atınca:
Kimlerin ülkede 56 kez bayrak indiren teröristi durdurmak isteyen Mehmetçiğe, emir vererek yapılacak operasyonu durdurduğu;
Dağlara süs ve askerlerimize güven vermek için kazılan Türk bayraklarını kazıttıklarını;
“Ne mutlu Türk’üm diyene!” Yazılarını sildirdikleri,
Atatürk Posterlerini okullardan ve resmî dairelerden kaldırttıklarını,
Okul bahçesinde ve şehir merkezlerinde bulunan Atatürk heykellerinin üstüne yağlı boya veya kireç döktükleri;
Şehir stadyumlarından Atatürk adını sildirdikleri;
Türk bayrağının rengini ve şeklini tartışmaya açarak kaldırmak istedikleri;
İstiklâl Marşı söylenirken, ayağa kalkmayarak Türk vatanına ve milletine saygısızlık ettikleri;
Resmî açılışların çoğunda İstiklâl Marşı söylemediklerini;  
“Andımız” ı kaldırttıklarını;
İstiklâl Marşı’nı kaldırmak istediklerini;
Ordu komutanlarına operasyon yaptırtmayarak, tereöristlerle yan yana durarak kameralara ve fotoğraf objektiflerine poz verdiklerini, eğer kör değillerse göreceklerdir…
Bizim en büyük reformumuz Cumhuriyet devleti ile halkı yüzleştirdik diyen yüzsüzleri;
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin adına cephe aldıkları ve değiştirmeye kalktıklarını, akıldan yoksun değillerse göreceklerdir;
Kimlerin, teröristlerle yanak yanağa öpüştükleri, el ele sıkışıp tutuştukları;
Diz dize şarkılar söyleyip coştukları;
Kimlerin, kardeş bayrağını kaldırıp, teröristlerin bayrağını  astıklarını;
Habur Kapıları’nda kimlerin nasıl karşılandığı;
Dolmabahçe, Kandil, Helsinki, İmralı …vb. kimlerle el sıkışıldığı,
Diyarbakır’da kimlerle, Kürtçe şarkılar eşliğinde oyunlara durulduğu, eşlik edildiği,
“Türk diye bir ırk yoktur!”
“AKP sayesinde Türk olmaktan kurtulduk!..”
FETO için Türkçe Olimpiyatlarında nağmeler dizip: “Beraber Yürüdük Bu Yollarda türküsü eşliğinde, Şu vatan toprakları hasreti içerisinde olanlar”rı aramızda görmek istiyoruz. Bu sıla hasreti bitmelidir. Bitsin istiyoruz. Bitsin bu hasret diyelim!.. Gurbeti bir kenara, hasreti bir kenara bırakalım diyorum!”
“Muhterem Hoca Efendi on iki (12) seneden beri Türkiye’nin dışında. Haksız bir şekilde ülkesinden hicrete mecbur edildi. On iki senedir hakkında yapılmadık iftira kalmadı. Medyası, siyasileri, bir takım çıkar odakları, bir takım Türkiye’nin karışmasında fayda ve menfaat umanlar, Hoca Efendi’yi hep kötülediler. Hep yanışıolduğunu söylediler. Hep bağlantılarını araştırdılar. O da on iki senedir hüzünlü gurbeti tercih eti.
Arkadaşlar bu kişi hakkında onlarca beraat kararı var!.. Gelebilir. Aramızda olabilir. Hayatının bundan sonraki dönemini Türkiye de geçirebilir; ama bakın o ne yapıyor. O şunu yapıyor: Benim Türkiye’ye girmeme bir engel yok!.. Beraat kararları var. Olaki birileri benim gelmemle Türkiye’yi karıştırmak isteyebilir. Türkiye’ye zarar vermek isteyebilir. İşte ben müsbet  hareket ediyorum.Türkiye’nin karışmasındansa İnsanların yanlışa sapmasından da insanların birbirlerini kötülemesindense çok sevdiğim vatanımdan uzakta kalmayı tercih ediyorum ve müsbet hareketi ihdas ediyorum Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü istiyorum.” Diyor…
Hoca Efendi yarın uçağa binip Türkiye’ye geldiğinde hakkında bin bir türlü iftira yapanlar olacak…” diye alkışlarla Türkiye’ye seslenenlerin de kimler olduğunu unutmamıştır…
Terörist başı APO’yu İmralı’da Doktorlar kontrolünde, Padişahlar gibi yaşatığı konusunda, hafızalarımız tazeleyecektir!..

DÜN, hafızalarımız tazeliğini korurken maceradan maceraya sürüklenen ülkenin on yedi(18) yılda tek elden idare ile bu hale getirenler, bugün “Demokrasi Kahramanı” gibi karşımıza geçmişler, aklımızla dalga geçiyorlar…
On yedi yıl önceki Türkiye ile şimdiki Yeni Türkiye’de neler değiştiğini ve nelerin değişebileceğini görmemek için kör olmak mı gerekiyor?..
On sekiz yıl önceki “Dokunulamaz!..” denilerek korkulan Türkiye neredeydi, şimdiki Türkiye nerede?.. 
Bilindiği gibi Dr.Devlet BAHÇELİ’nin çizgisinde bir değişiklik yok! Söylediği aynı, düşünüş ve fikirleri aynı; fakat karşısında yüzde yüz değişmiş bir Erdoğan var!..
Şöyle ki:
Tayyip ERDOĞAN: PKK ile mücadele etmiyor ona “Çözüm Süreci” üretiyor ve “Açılım” yapıyordu.
Devlet BAHÇELİ: Buna şiddetle karşıydı. Bugün de karşı. Duruşunda değişklik yok!
Tayyip ERDOĞAN: “Kandil”, “Helsinki”, “Dolmabahçe Sarayı”, “İmralı” gibi yerlerde teröristlerin önde gelen ele başları ve siyasî temsilcileri ile görüşüyor, “Mütabakatlar” yapıyordu.
Devlet BAHÇELİ: Buna şiddetle karşıydı. Bugün de karşı. Duruşunda değişklik yok!
Tayyip ERDOĞAN: Terör örgütlerine yapılması gerek yaklaşık beş yüze(500) yakın operasyonu durduruyor; ve terör örgütlerinin ilçe ve şehirlerde yeniden örgütlenmesine ve yerleşerek buralarda alan işgal etmesine karşı, alınmak istenen tedbir ve operasyonları engelliyordu…

Devlet BAHÇELİ: Bütün bunlara şiddetle karşıydı. Bugün de karşı. Duruşunda değişklik yok!
Devlet BAHÇELİ: “Ülkede tek terörist kalmayıncaya kadar operasyonlar devam etmeli, teröristlerin kökü kazınmalı!..” diyordu…
Bugün gelinen noktada Devlet BAHÇELİ’de tek bir değişiklik yok; fakat Tayyip ERDOĞAN, eski düşüncesinden üç yüz atmış derece dönüş yapmıştır…
Erdoğan, bu görüşünde sabit kalır, sözlerinin arkasında sürekli durur mu, yoksa 2019 seçimlerine yatırım mı yapıyor?..
Geçmiş geleceğimize ışık tutmaktadır!..
“Tarihi  ‘TEKERRÜR!’ diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı tarih, tekerrür ömü ederdi?..” M.A.Ersoy
On sekiz(18) yılda, yaklaşık elli yedi/57) devlet ve komşularımızla kurulan iyi niyet ve bunun akabinde gelişen vize uygulamalarının kaldırılması, Irak, Suriye, Mısır, Libya, Rusya…vb. devlet başkanları ile geliştirilen süper gelişmeler ve sonra tamamen tersine dönen ve yaz boz tahtasına dönerek bozulan ilişkiler ve kötü giden dış siyaset…
Devlet BAHÇELİ’nin çizgisine gelerek Devlet BAHÇELİ’yi arkasına alan ERDOĞAN yine büyük oyun peşinde midir? Geçmişe bakarak söyleyebiliriz ki bu defa yanılma sırası Devlet BAHÇELİ’dir…
Recep Tayyip ERDOĞAN’ın Cumhurbaşkanlığını meşrulaştıran BAHÇELİ, 2019 yılına kadar Cumhurbaşkanlığı Devlet Sistemi’nin arkasında olacağını beyan ediyor… Recep Tayyip ERDOĞAN’ın Cumhurbaşkanlığını kayıtsız şartsız destekleyeceğini ilânen duyuruyor.
Devlet BAHÇELİ’nin on sekiz yıl boyunca etrafımızda ve Türkiye’de yaşanılan ve halka yaşatılanları, Erdoğan için basına yasıyan kendi sözlerini ve Erdoğan’ın ağza alınmayacak derecede yenmez, yutulmaz BAHÇELİ ve ÜLKÜLER için sarfettiği sözleri her iki taraf da unutmuş mudur ki?!..   
Devlet BAHÇELİ’nin, Erdoğan’ın ülkeyi getirdiği bugünkü durumu, ülkenin talanını, kamu arazileri, kamu kurumları, ülkenin omurgasını kırıp Türkiye’yi dışarıda ve içeride kenndi zengin ettiği patronlara diz çöker hale getirdiğini; ve yaşanan maddî ve manevî değerler çöküşünü, yalan, dolan ve emeksiz zengin olma kolaycılığı zihniyetini, bugünkü Türkiye’deki kayıp ve kazançları görmesini arzu ederiz…
Şimdi bunların hepsi yeni, sinsi ve tilkice bir kılıflanmış kamuflaş örtüsü “Milî ve Yerli Murabakat” örtüsünün altına gizlenebilirler mi?..  Halk bunlara yine kanar mı?..
Peygamberimiz: Dağın yerinden oynadığını duyarsanız inanın; fakat bir kişinin huyunun değiştiğini duyarsanız inanmayın; çünkü o yine fıtratındaki şeye döner!..” demiş.
KAYNAKLAR:
1.      https://youtu.be/_97ux26E
2. http://cahilfilozof.com/son-dakika.tum-dünya-sokta-dunya-bu-video-yu-konuşuyor-silinmeden-izle-paylaş
3.      http://google.com.trq=Mübarek+özledik+seni+feto+
4.      Mübarek özledik seni Feto videoları
5.      Mehmet-yıldız-feto-video-yükle-video          
6.      https://www.youtube.com/watch?v=FCG7PXZDwHo
7.      https://www.youtube.com/watch?v=OlhevGf-jZk
8.       ://www.youtube.com/watch?v=OlhevGf-jZk
9. https://sorularlaislamiyet.com/dagin-yerinden-oynadigini-duyarsaniz-inanin-fakat-bir-kisinin-huyunun-degistigini-duyarsaniz
10.https://www.google.com.tr/search?safe=off&dcr=0&source=hp&ei=FJNZWpWjK5DHwQKB-Jr4DQ&btnG=Ara&q=Peygamberimiz%3A+%E2%80%9C%C5%9Eu+da%C4%9Fa+de%C4%9Fi%C5%9Fti+derseniz+inan%C4%B1r%C4%B1m+da+huylu+huyundan+vaz+ge%C3%A7ti+derseniz+inanmam%21..%E2%80%9D+