SESSİZ ÇIĞLIK
Abdullah Çağrı ELGÜN
Vatandaş, iktidarın
kazanımlarını ve bunca zaman ülke içinde ördüğü otobanları, köprüleri, yer üstü ve yer altı tünellerini, hava
yollarını, hızlı trenleri, alış veriş merkezlerine yaptığı yatırımları, paradan
attığı altı sıfırları gördü. Yolsuzluğu, hırsızlığı, adam kayırmayı, rüşvet
alış verişlerini, baskı, dayatma, gerçekleri karartma, ihanet çetelerini; Türkiye'nin içine düşürüldüğü aczi, hazin tabloyu 1 Kasım 2015 seçimlerinde, iktidarın geçen on üç yılda, içine düşürüldüğü kaos ve hezimet dönemini, doğu vilayetlerimizde beyaz toroslarla korkutulmuş halkı, terörle yıldırılmış vatandaşları, canlı bombalarla huzuru kaçırılmış insanlarımızı, ekonomik tehlikelerin geleceğine dair söylemler ile aklı karıştırılmış, demokratik olmayan uygulamalar ile iradesinin albukaya alınmışlığını seyrettiği ve "Çözüm süreci" korumasında üç yıl operasyonsuzlukla geçen sürede: Komşularımızda
baş gösteren Mülteci Akımı ve Savaş, İçimizde Doğudaki İç Savaş sebebiyle
uğraşacak ve düşünecek zaman değildi. Görüldüğü ve denendiği üzerine “Koalisyon Çok Başlılık”
şimdilik uygun değil, dedi; ve “Pratik
Yaklaşım ve Zekasıyla” iktidarın takdir edilesi güzel yaptıkları azını, kötü
yaptıkları çoğuna tercih etti!..
“Hükümetin az yaptıkları yeniden çok yapacaklarının, delilidir.” Dedi. Öyleyse bunca çığırtkanlığa, kaosa, diğerlerine verdiği oyun maharetsiz ellerde, haybeye gitmesine üzüldü. Kavgalı söylemlere, çatışmalara, gereksiz sataşmalara, onay vermedi. Kararsızlığı sevmedi. “Sessiz Çığlığını” kimselere anlatamadı. Düşündü, taşındı, son ana kadar sessizliğe büründü. Zaten her gelen bir çok olumsuzluklar yapıyordu. Yiyor, içiyor, haksızlık da yapıyor… Yapıyor; ama gelen gideni aratır. Şu nedametli coğrafyada her tarafımızda savaş şimşekleri çakarken “Dere geçilirken at değiştirilmez!.. “diyerek tepki göstere göstere, üzüle üzüle, bunca zaman yapılan adaletsizliği, yaşanmadık rezalet, planlanmadık tuzak, oynanmadık oyun, yapılmadık haksızlık kalmadığını, ötekileştirmeyi bile bile, göre göre, kerhen “iktidarın ihtiraslı isteğine” Pratik Yaklaşım ile cevap vererek, görevden aldığı, tahtından indirdiği mevcut iktidara yüklendi ve onu hak ettiği oyların çok çok üstüne çıkararak iktidar yaptı…
İktidarda olanlar, bu
avansı iyi kullanmalı; çünkü bu iktidar için sonun bir başlangıcı olacaktır. “Kuruluş İlkeleri”nden ayrılıp: Hak, Evrensel Hukuk Sisteminden Uzaklaşma, Durumu
Gidermek İçin Yasa Yapma, İnsanlar Üzerinde Tahakküm Kurma, Din ve Vicdan
Özgürlüğünü Engelleme, Adalet, Eğitim, Sosyal Güvenlik, Taraf Tutma, Bütün
Halkın Kucaklanmaması, Eşit İşe Eşit Ücret, Maaşlardaki Dengesizliğin
Giderilmesi, Nefreti Yaygınlaştırma, Mülkiyet ve İnsan Haklarını Hiçe Sayma ve
Halkın Bir Kısmını Bir Kısmı Üzerinde Otoriter Yapmak Amaçlı İktidar Gücünü
Kullanma ve Diğerlerini Mağdur Etme alışkanlığına devam eder, “Kuruluş İlkeleri”nden ayrılırsa % 80
oy almış olsa bile bu iktidar devam edemez… Bu kazanımlar “sonun başlangıcı” olur ki bunu ne millet ne de iktidar istemez…
Zaten 7 Haziran 2015 Seçimlerinde, vatandaş iktidara, bir ihtar çekti, göz dağı verdi. İktidar ile oyun oynadı!.. Muhalefete de: “ Buyur, sen yap!” dedi; fakat muhalefet icranın başına geçmek, Meclisi Çalıştırmak, halka söyledikleri vaatleri gerçekleştirmek yerine, birbirleri ile dalaşmağa, birbirlerini itham etmeğe ve söz düellosuna başladı… Konumunu ve milletin kendisine verdiği bu AVANSI, YETKİYİ kullanamadı… Millet de dört ay gibi kısa bir sürede yaşanan kaosu gördü Ekim Ayının başlarında gördü, son haftasında kararını verdi ve verdiği avansı, yetkiyi değerlendiremeyenlerden geri aldı!..
İktidar ise bugün,
kendisine KERHEN oy veren; ama düşünce birlikteliği olan oyları, yeniden ÖDÜNÇ
OLARAK almıştır; fakat bu “Hükümet Etme”
iktidarın SON ŞANSIDIR…
Bunca zamanki
iktidarında insan için, insanlık için, hak, hukuk, insan hakları, adalet,
eğitim, sosyal güvence, işsizlik, yarı aç yarı tok gezen vatandaşları için yapabilecekleri
iyileştirmeleri ertelemiş, geçiştirmişti. Bütün bunları bir “Devlet Politikası”,”İnsan Hak ve
Özgürlükleri” açısından “olmazsa olmaz” bir mecburiyet kabul
etmedikçe başarılı olamaz… İnsana, insanın huzuruna, refahı, ve insanlığın
gelişmesine yatırım yapmayan hiçbir iktidar uzun süre iktidarda kalamaz…
7 Haziran 2015
Seçimlerinde Gerçek Bir Meclis Tablosu ortaya çıkmıştır. Muhalefet, ortaya
çıkan genç, dinç ve eylemci, icraatçı vekillerin enerjisini, performansını heba
etmiş, yüzde atmışlık blokun (%60), bilgi
birikimi, devlet deney ve tecrübesi olan KILIÇTAROĞLU
ve koalisyon tecrübesi olan BAHÇELİ ve
DEMİRTAŞ dahil bu tecrübeyi
kullanmada acze düşmüş, hatta birbirlerine düşmüşlerdir. Meclisin çalışmasını
sağlayamamış, Meclis Başkanlığını bu anlaşamamazlık sebebi ile azınlığa düşen iktidara,
altın tepsi içinde sunmuşlar. Mecliste gerçekleştirilmesi gereken vaatlerini
yapma konusunda, yan yana gelememişlerdir. İktidarın oyununu ve taktiklerinin
kurbanı olmuşlar, Meclis başkanını
iktidardan düşenlere hediye etmişler, meclisi çalıştırmak istemeyen
iktidarın tuzağına düşmüşlerdir. Meclis doğru dürüst çalıştırılamadan, seçim
kararı alınmış, kazanan yüzde altmışlık grubun seçim vaatleri askıda
kalmıştır.
Hiçbir parti iktidar
hariç; basın yayın ve televizyonlarda kendi dertlerini, kendi haklılıklarını
halka anlatamamışlardır.
Çoğunluk, söylemler ve
iddialarında haklı oldukları halde, İktidar olduklarının farkına varamayıp,
gücünü seçimde söyledikleri vaatlerini gerçekleştirerek hayata geçirmek yerine,
birbirleri ile atışmalarda, sataşmalarda ve fikir ayrılıklarının ifade
edilmesinde harcamışlar, Meclisi çalıştırmak istemeyen iktidara kolaylık
sağlamak için olsa gerek birbirlerine düşmüşler, birbirlerini kötülemişlerdir.
CHP
(132), MHP (80) ve HDP (80) Toplam: 292 vekil, azınlığa
düşen iktidar: 258’olup muhalefetten 34
vekil daha az iken, seçimin galibi olmuş gibi hareket serbestliği içinde
hareket edebilmiş, Meclis Başkanını hiçbir takıntıya uğramadan büyük bir
siyaset uzmanlığı ile seçmiştir… Kazananlar ise yeterli vekil çoğunluğuna sahip ola ola “Koalisyon Kurabilecek” gerçek bir iradeyi gösterememişler; hatta 1
Kasım 2015 seçimine kadar Meclisi çalıştırıp propagandalarını Mecliste
yapabilecek iken, bunu bile başarmakta acze düşmüşlerdir. Böyle olunca halkın
iktidara taşıdığı çoğunluğa güveni kaybolmuş, sessizliğe bürünüp şikayet ve
sitem ettikleri iktidardakilere yöneltmiş ve çoğunluk verdiklerine de: “Madem böyle, size verdiğim oyları alayım
da görün bakalım! Bu kadar bağırıp çağırabilecek misiniz ”diyerek sessiz bir çığlık içinde seçimi
beklemeğe başlamışlardır. Seçim sonrası sonuç ortadadır.
Milletin
iktidara cevabı şöyle oldu: Seçim sonuçları hem anket
sahiplerini hem siyasetçileri hem bu konuda ahkam kesen duayenler için tam
anlamıyla bir sürprizdir…
Seçimlerde beklenilen
şey MHP, CHP oylarını yükseltirken AKP ve HDP’nin oylarının azalacağı ve olası
bir CHP, MHP koalisyonunun olacağı varsayımları üzerinde duruluyordu.
Vatandaş duayenleri,
anketleri ve seçim stratejistlerini yanılgıya ve yenilgiye uğrattı… Bilakis
iktidarın son ana kadar yaptığı mücadeleyi, azmi ve kararlılığı gördü, intiharı
önledi. İktidara yeniden bir tolerans, hoşgörü ve şans vererek 400 vekil vermedi; ama tek başına idareyi
tekrar al, bu çatışmaları bitir, kaosa son ver, ikilikleri gider. Halka doğru
bilgiler ver. Tarafsızlığı yeniden tesis et. Hak, hukuk, adaleti gerçekleştir.
Milletin devlete ve bürokratlarına olan güvenini yeniden sağla… Ayırımcılığa
son ver, seçimlerde vaat ettiğin sözleri yerine getir. Dedi.
MHP elli yıla yakın
varlığında, Devlet BAHÇELİ’nin
liderliğinde, on yedi seçim geçirmiş, hiçbir vakit “Tek Başına İktidarı” yakalayamamıştır. Bütün Ülkücüler tarafından “Dava”
diye bilinen “Ülkü”, “Uzak Yurtlar”, “Turan”, “Kızılelma”
idealini gerçekleştirme, fikirlerini bir program dahilinde uygulayabilme
eyleminden hep yoksun kalmışlardır.
Ülkücüler, ilk
üstadları, yaşları ve ömürlerinin sonlandırıp, bu ülkü uğrunda geçirdiği bunca
meşakkat ve çileli yılları, birer birer tamamlayıp, hayat sahnesinden çekilerek
teker teker ebediyete yolcu olurlarken:
Görmeden
ölürsem millette ümit ettiğim feyzi;
Yazılsın
seng i kabrime: “Vatan mahsun, ben mahsun!”. Diyerek kederli
ve gözü açık gitmişlerdir…
Sn.
Dr. Devlet BAHÇELİ: Bu gün dahi MHP hareketinin içinde,
panikleyen, endişeye kapılan, daha hızlı
gitmek isterken menzil şaşıran, “Dava”nın
otobüsünden birer birer atlayarak; ve, veya dava disiplinine baş kaldırarak, garip eylemlerde bulunup; dolmuşa,
taksiye, uçağa binip: “hiç olmazsa
düşüncelerimi iktidar yapayım. Sermayeden, iktidardan, paradan, makam ve
mevkiden istifade edeyim.” hevesi ile otobüsten inenleri görmüş, sadece
seyretmiş, gönül burukluğu, iç çekmesi ile onlara sadece el sallamış; fakat
asla üzüntü duymamış; hak bildiği yolda tek başına kalsa da devam etmeğe karar
vermiştir.
Bu
davanın gelenleri, gidenleri, ihanet edenleri, dalga geçenleri, dalkavukları,
bukalemunları; ve gerçek idealistleri olacaktır; fakat bu dava asla bitmeyecektir!..
Omuzdan omuza, dededen babaya, babadan oğula, oğul ve kızlardan torunlara ve
daha genç nesillere, bir şelâlenin gürlüğünde, bir kısrağın şahlanışında, bir
aslanın haykırışında, ülkücülerden ülkücülere, zamandan zamana akıp ilelebet ve
sonsuza kadar gidecektir…
Biz de diyoruz ki:
Uğruna
öldüğümüz Türk’ün Kızılelması, bir gün gerçek olacak,
Bize
yâr olmasa da, bugün şu kahpe felek, yarın süre dolacak.
Ey
Türkoğlu, hazır ol, tufan olsa yer küre, gök yarılıp, zelzele!
Türk’ün
Turan illeri, Türk’ün Kızılelması elbet gerçek olacak!..
MHP’de lider her zaman
ve her vakitte Alpaslan TÜRKEŞ’tir.
Sayın Dr. Devlet BAHÇELİ bu davanın kırk yedi yıllık sarsılmaz eri, bilge ve
güçlü lideri, MHP’nin on yedi (17) yıllık başkanıdır. Başkan olduğu günden bu
yana MHP’yi iktidara taşımak gibi bir misyon takip etmemiş, “ülkücü, dava
adamları yetiştirme ve bu dava adamlarının bir kısmını hazır kuvvet olarak
MHP’de tutma, diğer bir kısmını da diğer partilere dağıtarak, ‘ülkücü’ fikri, düşünceyi, kişileri ve
fikirleri, “Dünya Türklüğü ve
Müslümanlığı Açısından” iktidar yapma davasını güttüğünü, MHP’nin bir iktidar partisi değil, bir misyon partisi olduğunu bir bir
konuşmalarında, arkadaşlarımıza ifade etmişlerdir…
Uzun
soluklu bir mücadelede Sn. Dr. Devlet BAHÇELİ bu anlamda çok başarılı olmuştur.
Ülkücüleri eylemlerden, mafyalıktan ve kötü görünümlü imajlardan ve sokaktan kurtarmıştır.
Bugün
biz Ülkücüler için bundan sonraki hedef, Ülkücüleri kitle olarak, grup olarak,
hareket olarak, parti olarak, fikir, düşünce olarak da iktidar yapmaktır.
Böyle olunca MHP’de Sayın Dr. Devlet BAHÇELİ yaşı, devlet tecrübesi,
koalisyonlar tecrübesi açısından da bilgi ve birikiminden yararlanılacaktır;
fakat 1 Kasım 2015 seçim itibarı ile
bu misyonu başarı ile tamamlamıştır.
Hiçbir fani ölümsüz değildir; fakat Atatürk’ün de dediği
gibi: “Mesele ölmek değil; ölmeden önce
idealimizi yaratmak, yapmak, yaşatmaktır…” MHP’nin
bunca yıllık Bilge Lideri Sayın Dr. Devlet BAHÇELİ, MHP’nin başında yine MHP’nin şu andaki teşkilatı içinden ve dışındaki
ülkücülerden, donanımlı, sadakat sahibi, ahde vafayı kendine düstur edinmiş, devlet
adamlığı kimliği olan (Bunu sn. Bahçeli gözlemlemiş, izlemiş ve bilmektedir
veya ilgililer ile istişare edecektir.) beş veya on yeni lider adaylarını bulacaktır,
bulmalıdır.
Sn.
Dr. Devlet BAHÇELİ’nin bizzat seçeceği, onay vereceği
özellikleri olan bu lider adayları alınacak ve Genel Merkezde çağın bütün
icaplarına göre, her türlü donanım ile yetiştirilecektir. Onları bugün MHP’nın
başına geçecekmiş gibi yetiştirecek. Kendisi de bizzat bu hareketin içinde kalarak
seçtiği yeni lider adaylarına: deney, tecrübe, bilgi birikimi, siyaset adamlığı
bilge liderliğini aktaracaktır. Kendisi
arzu ettiğinde, hazır olduğu kanaatine vardığında da bu adaylardan birini,
kendi yerine getirecek; ve Türkiye akıp giden bu zamanda MHP’nin iktidarında huzura
olan susuzluğunu giderecektir vesselam…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder