MİLLETİN SİZLERE VERDİĞİ YETKİYİ KULLANIN!..
Abdullah Çağrı ELGÜN
7 Haziran
seçimleri sonrasında, Deniz BAYKAL’ın Meclis Başkanı seçilmesi ve sonrasında
CHP’den koparacağı Millet Vekilleri ile AKP-BAYKAL HÜKÜMETİ’nin kurulmasının
istendiğinden, daha o günlerde yazdığımız bir makale ile bahsetmiştik.
Kurulması planlanan bu koalisyonu, büyük bir uzak görüşlülük ile kavrayan sayın
Dr. Devlet BAHÇELİ, bugüne geldiğimizde nasıl bir zeka ile bu oyunu bozduğunu,
daha oyun başlamadan ters yüz etmiş, olduğunu göstermiştir.
Gelinen
noktada sn. Dr. Devlet BAHÇELİ CHP, MHP ortak adayı Sn. Ekmelettin İHSANOĞLU’nu
Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdi. Bu oyunu kavrayamayan CHP lideri, Sn.Deniz
BAYKAL’ı aday olarak göstererek “ortak adayın” Cumhurbaşkanı olmasını
engelledi. Bunun üzerine oynanan oyunlar
ve kurulması düşünülen koalisyonlar ve AKP’nin blöflerini göremeyerek, oyalanan
ve vakit kaybeden CHP, seçim öncesi tamamen karşı olduğu ve bir çok tavizler de
vererek koalisyon kurmak için gittiği Davutoğlu’nun söylemlerine kanmış; fakat
koalisyon teklifi dahi yapılmadan geri döndürülmüştü.
Halkın %
60 lık blok olarak gördüğü ve iktidarı, muhalefet karşısında yenilgiye
uğratarak AKP’yi tek başına iktidardan aldığı halde; AKP’nin iktidar olma,
iktidarda kalma arzusu, hırs ve hatta ihtirası, millete rağmen devam etmiştir.
Hükümet edenlerin İktidardan bir
dakikalığına da olsa vazgeçmeye niyetleri yoktur… Üstelik, son gelinen
noktada: “İster kabul edilsin, ister
kabul edilmesin, yönetim sistemi değişmiştir.” denilerek Başkanlık sistemine
geçildiğini, ilan etmiştir. Tabii PKK’da doğuda yerel yönetimlerinin
bağımsızlığını ilan etmiştir.
Rejim
değiştirmek, bir anayasal süreçtir. Böyle bir süreç yaşanmadan yönetim, değişti
demek nasıl bir iştir anlaşılamamıştır… Eğer böyle bir şey olacak ise buyurunuz
SEÇİMSANDIĞI yaklaşmıştır. Pusulaların arasına bir de bu tercihi koyarsınız
“Başkanlık Sistemini” de bu seçimde birlikte oylattırırsınız. Eğer halk buna oy
verir, %60 “Evet!” der ise “Başkanlık Sistemine” geçmiş oluruz… Sıkıntı da
ortadan kalkar… Böyle olmayacaksa, gereksiz dayatmalardan vazgeçip normalleşme
yolunda adımlarımıza kuvvet verelim.
Bugün AKP
diye bir parti yoktur. Kalmamıştır;
çünkü AKP-CHP’nin kuracağı koalisyonunu
bütün iş adamları, ortak akıl istediği halde Davutoğlu gerçekleştirememiştir…
CHP ve MHP’ye giden AKP, koalisyon kurmak için bir gayret sarfetmiş; fakat
vesayet sebebiyle bu konuda eli kolu bağlı kalmıştır. Kırk gününü oyalama
taktiği ve oyun içinde oyun ile oyalayarak geçiren AKP, parti olarak sahnede
yoktur, sahneden çekilmiştir. Bu hali ile bir siyasi kuruluş AKP’den söz etmek
mümkün değildir. Bütün AKP’liler de bunu görmektedir. Hatta Basındaki haberlere
göre Sn. Davutoğlu’nun muhalefet partilerine, uzun uzun görüşmeler esnasında,
terör hakkında bilgi verdiği, kendi görüşlerini anlattığı; fakat koalisyon
yapmayı teklif dahi etmediği aktarılmaktadır.
Hükümeti
kuramayarak değil, bilerek ve isteyerek hükümet kurma alternatiflerini bitiren,
hükümeti kurdurtmayarak, her türlü riski göze alarak, tek başına iktidar olmak
için yeniden seçime giden hükümet, bu konuda başarılı olamayacaktır.
Sebebi
şudur ki: Üç yıldır devam eden ve uğrunda bugüne kadar 50.000 masum
vatandaşımızın canını alan terör duracak;
halk savaşsız bir ortamda huzur ve sukûn bulacak; bayraklar
indirilmeyecek; yollar kesilerek yolcular öldürülüp, arabalar ateşe
verilmeyecek; okullar içindeki öğrencileri ile birlikte, camiler ibadet edenler
ile birlikte yakılmayacak; iş yerleri,
fabrikalar ateşe verilmeyecek; yerel yönetimler ilan edilmeyecek; öğretmen,
doktor, hemşire, asker, polis dağa kaçırılmayacak, devletin görevlileri
çarşıda, pazarda, evinde, ensesine kurşun sıkılarak öldürülmeyecek; bazı esnaf
ve iş yeri sahipleri devletten para
almak amacıyla PKK’ya gelin benim iş yerimi yakın diye yalvarmayacaktı… Bunu
gerçekleştirecek olan ve dağdan inip Meclise giren koalisyonun muhataplarına
koalisyon için çağrı dahi yapılmadı… Peki bunlar ile yapılmıyorsa, bu konuyu
kimin ile görüşeceksiniz, görüşüyorsunuz?!..
Vatandaş
bu oyunu da görüp bu oyunu da bozacaktır. Sizin gördüğünüzü vatandaşın
göremediğini sanarak yanılgıya düşmek, vatandaşı hiçe saymak, halkı hafife
almak, onu es geçmek mümkün değildir. Bunu, yeni seçim sonrasında da göreceğiz…
İktidar
muhataplarına: "Dağdan inin, siyasete girin." Çözüm süreci sona
ermiştir, Çözümü buzdolabına kaldırdık.”, diyerek onların % 10 barajını geçerek
seksen(80) Millet Vekili çıkararak Meclise girmesine yol veren, geçmişte CHP,
şimdi de AKP olmuştur. İkisi de aynı
ölçüde veballidir… Kiminle neyi çözüyorsunuz? Şimdi niçin çözmüyorsunuz?!..
Şimdi onlar söylenenleri dinledi gereğini yaptı… Siz neden yapmıyorsunuz?!.
Sn. Devlet
BAHÇELİ’nin öne sürdüğü AKP, HDP koalisyonunun
gerçekleşerek halkın dertlerinin bitirileceği, olmaz ise AKP-HDP, daha
olmadı, AKP,CHP,HDP koalisyonunun mümkün ve de uyumlu olacağını, MHP’nin de
memnuniyetle Muhalefette kalabileceğini belirtmesine rağmen, AKP tek başına
iktidar hırsı sebebiyle, bu koalisyonları denememiş hatta HDP’ye dağdan inin
siyasete girin demesine rağmen koalisyonu HDP’ye teklif dahi etmemiştir… Halkın
seçtiği ve büyük bir teveccüh göstererek Meclise taşıdığı bu partiyi
partileştiren, siyasete girmelerine yol açan, dağdan indiren odur. Arınç bunu itiraf etmiştir…Eee! Niçin ortak olamıyoruz?.. Ortaklık dahi
teklif edemiyoruz?...
Halbuki bu parti, terörü durduracak tek
muhatap, Meclis’e kadar taşınmış tek meşru siyasî partidir. Meşru yolla veya olmadan gelmiş olsa bile tek
muhataptır. Böyle olmak ile birlikte son
günlerde sanki dağdaki PKK seçimi kazanmış gibi
HDP dışarıda kalmış, PKK, Kandil, bu partiden daha öne geçer olmuştur…
Peki ne
oldu ki muhataplar ile iktidar arasında ipler gerildi? 7 Haziran sonrasında gereksiz söylemler
çoğaldı: “PKK sizi tükürüğü ile boğar.”, “Herkes silahlansın.” , “Bizim ne
olduğumuzu size göstereceğiz!..” Tabii
bunlar gereksiz anlamsız Vekillere yakışmayan sözlerdir… Meclis’e girerek söz
sahibi olmuş ve dahi bu kadar halkın teveccühüne mashar olmuş iken bu
sözler “GEREKSİZ”, “BOŞ” “BEYHUDE”
ve anlamsızdır… Ne istiyorsunuz? Ne yapıyorsunuz?!..
Türk
ordusunun karşısında hangi gücün bir fonksiyonu olabilir? Tarih, bu konunun açık olarak, bir değil, bir çok
belgeleri ve örnekleri ile dolu olup denemek bile acı, ıstırap ve çok büyük
kanın akması sebep olur. Kardeşin kardeşi yok etmesi demek olur ki bu
düşmanlarımızın işine yarar. Kazanan kimse olmaz. Kaybeden bu ülke ve vatandaşı
olur…
Önümüzdeki
beş günde de yeni bir altarnatif belirmez ise seçim tek mecburi istikamet
olduğu belirmiş olacak… Bu seçimde Başkanlık sitemi de halk tarafından
oylansın, konu sonlandırılsın.
Koalisyon,
koalisyonlar, AKP için büyük risktir.
“İntihar edecek hali yok!” Sözü ile de teyit
edilmiştir. 7 Haziran’da yazdığımız makalemiz, ve ”Deniz BAYKAL’ın manevrasına
karşı, sayın Dr. Devlet BAHÇELİ’nin
yaptıkları MHP’nin doğru yolda olduğunu gösteriyor…
AKP'nin
hiç bir şekilde iktidarı bırakmak gibi niyeti yoktur; çünkü bırakacağı
bakanlıklarında da bu kadar
yolsuzlukları ve kirli işleri çıkabileceği endişesini taşımaktadır.
Bürokratlarını ise içten içe bir korku sarmıştır. İktidardan çekilmeleri halinde, adalet önüne
çıkarılacaklarını ve yapılan yanlışların hesabını veremeyeceklerini
bilmektedirler. Bunun için iktidara sıkı sıkıya sarılmıştır. PKK, Yerel
yönetimlerin bağımsızlığını ilan etmiştir. Acil ve köklü bir çözüme ihtiyaç
vardır.
Türk
ordusunun PKK’lı 5000 kişiyi öldürdüğü, “Çözüm Süreci”nin inşasında Obama’nın
eli varlığı ve Ortadoğu’nun şekillenmesine el atacağı düşünülmelidir. Türk
siyasi sisteminin çöktüğü ayan beyan ortadadır. Ülke Diktatörlük ve Bölünme
arasındaki süreçte seçime doğru ilerliyor…
Muhalefet
için,, CHP, MHP ve HDP’nin
birbirlerine yakın söylemleri ile
MHP’nin ileri sürdüğü şartlar: 17-24
Aralık, soruşturmasının yeniden yapılması; Dört
bakanın yargılanması olayları,
"Çözüm
Süreci" sona erdirilmesi, süreçleri ilgili partilerin muhataplarınca kabul
edilmemiş bir koalisyon gerçekleştirilememiştir. Böyle bir durumda muhalefetin
yan yana gelmesi ve ülkeye sahip çıkılması zaruri ve hatta bir mecburiyettir…
Vekillere sesleniyoruz: İKTİDAR kaybetmiş, MUHALEFET kazanmıştır. Bu gerçeği
görün, ve bu milletin sizlere verdiği yetkiyi
kullanın... (Ankara, Çarşamba, 19 Ağustos 2015)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder