17 Mayıs 2024 Cuma

“TASARRUF mu, ISRAFI ÖNLEMEK mi?,,” Abdullah Çağrı ELGÜN

“TASARRUF mu, ISRAFI ÖNLEMEK mi?,,”

Abdullah Çağrı ELGÜN

“Tasarrruf” Türkçe sözlükte, biriktirme, bir kenara para koyma demektir!.. “İsraf” ise: Bir kaynağın veya malzemenin gereksiz yere harcanması, boşa gitmesidir… İşte tam da bu sebeple “Tasarruf Paketi” nin adı, “İsrafı Önleme Paketi” olması gerekirdi…

Cumhurbaşkanı Erdoğan samimi ve gerçekten israfı önlemek istiyorsa, önce kendisinden başlaması gerekirdi. Yoksa halkın üç kuruşluk ekmeğine, asgari ücretlinin açlık ile boğuşmakta olan, on bin liralık gelirine, bebeğine süt alamayan annenin ekmeğine, geçim standartlarının altında çalışan ücretlilerin lojmanına, servislerine, öğle yemeklerine göz dikmemesi gerekirdi…

Sn. Cumhurbaşkanı eğer gerçekten israfı önlemek istiyorsanız, önce kendinizden başlayınız. Sonra ihale verdiğiniz Şirketlerden, Gelir Garantili emtiyadan, en son da ihtiyaç kalacağını sanmam; fakat en sonra da vatandaştan…

AKP’nin, ilk dört yıl içinde yaptıkları doğrular gibi geriye doğru ve yeniden Hakk’a döndüğünüz anlaşılsın. Yeniden bir ruh ve kan kazanınız. Halkı gönlünden öyle bir yakalayın ki sizi, bir daha sevme ve yeniden size doğru bakabilmelerine imkân olsun!..

Meselâ: 1150 odalı Saray’dan çıkıp, Süleyman DEMİREL gibi halkın içinde Çankaya’da bir sokaktaki kiralık bir daireye yerleşiniz.

Atatürk Orman Çiftliği üzerine oturtulmuş, 1150 odalı Sarayı, İlim ve Araştırma Merkezi olarak Dünyanın bütün Akademisyenlerinin, Bilim Adamlarının Araştırma ve Bilim Üretme Merkezi yapınız.

Motosikletli Korumalar, Kurşun Geçirmez Arabalar ve Koruma Ordusu Konvoylarını itibardan tasarruf ederek kaldırınız.

Böylelikle Sarayın günlük masrafı: 34 Milyon 119 bin Türk Lirası, aylık 1 Milyar 23 milyon Türk Lirası, yıllık ise: 12 Milyar 283 Milyon Türk Lirasını, şahsî olarak israf etmekten kurtaracaksınız…

Bürokrat ve Siyasîlere çoklu maaş sistemi adaletsizliğinden derhal vaz geçiniz!

Diyanetin eline teslim edilmiş olan tüyü bitmedik yetimlerin parasıyla alınmış milyonluk zırhlı araçların yerine, yerli ve daha tasarruflu araçlar olsun. Diyanetin bütçesini diyanetin kendi imkanlarıyla Camilere gelenler ve hayırseverlerin kuracağı “Diyanet Vakfından” karşılasın. Böylece bu yükten kurtulan hükümete: 91.8 Milyar Türk Lirası kaynak hazır...

Din ve devlet işleri birbirlerine karıştırılmadan, Cemaat ve Tarikatlar ellerini, Okullardan, Yurtlardan ve Öğrenci Evlerinden ve halkın üzerinden çeksin. Cemaat ve Tarikat Yurtları ve Evleri kapatılsın. Yerine Devlet Parasız Yatılı Bölge Okulları ve Mesleki Liseleri, Polis ve Askerî Okullar tekraren kurulsun. Buradan çıkanlar eskiden olduğu gibi vatanın birçok yerinde mezun olur olmaz görev alışınlar.

Devlet Sosyal Devlet olduğunu Avrupa’nın en gözde ülkelerinden daha demokrat ve daha sosyal olduğunu örnek bir ülke olarak göstersin.   Hiçbir vatandaşımız, yarın ne yiyeceğim, ekmeğim olacak mı, karnım doyacak mı diye düşünmesin. Çocuklarımız ve gençlerimiz geleceğe güvenle bakabilecekleri en gözde, refah ve mutlu birinci sıralarda yer alan Avrupa ülkesi gibi “Sosyal Güvenceye” kavuşsun. Halk, gözlerini uykulardan açıp, kendine gelip: “Ne oluyor iktidara?” diye baksın!.. Herkes hayretler içinde gözleri açık kalsın!..

Kamu ve Özel İş Birliği Projelerin, Geliri, Döviz Garantili Şirketlere Ödenen Desteklemeler, sadece bu neslin değil, gelecek bir, iki neslin de ödeyeceği DOLAR ve AVRO’yu bırakarak, Türk Lirasına çeviriniz… 7 Temmuz 2022 yılındaki Sayıştay Raporuna göre: Bu anlamsız ve “verimsiz”, ülkemizin belini kıran faiz ödemeleri 2024 yılı itibariyle artarak ayyuka çıkan gider; 153 Milyar Doları, bıçak gibi kesiniz!..

Üniversiteler, Sayıştay, Danıştay, TUİK, BDDK, SPK, Merkez Bankası, TRT, Anadolu Ajansı, TRT, …tek bir adamın emir ve direktiflerine amade kılınmış ne varsa bağımsızlaştırınız. Herkes kendi işini yapsın. Özgürce düşünüp özgürce kararlar vererek nefes alsın, bağımsız kalsın… Hiçbir Atama Devlet Memuru, Öğretmen, Öğretim Görevlisi elemanını kendi kurumu kendi belirlediği kriterler içinde kendisi seçsin. Siyasîler kurumların tamamından ellerini çeksinler. Dindar nesil yetiştireceğiz inadından kesinlikle vaz geçiniz… Dünkü AKP iktidara gelmeden ve Siyasî İslamcılar insanlarımıza el atmadan önce, bugün sizin 35-40 yıldır yetiştirmeğe çalıştığınız nesilden daha samimi dindardı Allah’tan korkar, adalete inanır, insan haklarına ve vicdana saygılı ve daha doğru bir nesildi…

Siz geldiniz ceketli kravatlı, uzun ve kısa düzgün giyimli bay bayan ne ildiği belli olan, disiplinli devlet memurları gitti. Sakal geldi, sarık geldi, Cübbe geldi, Şalvar geldi… Öğretim Görevlileri Rektörler dahi sakal bırakıp, üç el tesbih ve cübbe ile dolaşır oldular. Neredeyse her 300 metreye bir Cami, Mescit geldi. Yanına bir de Kuran Kursları, onların Lojmanları geldi.

Ne oldu?..

Genel evleri kapatıldı, zina serbest kaldı… Tekelde içkiler pahalandı iş piyasada serbest rakı yapanlara ve her 100 metrede “Gece Nöbetçisi Tütüncü” lere kaldı. Afyon, esrar, eroin, bonzai, tiner içenlerin sayısı 2002-2024’ Emniyet Genel Müdürlüğünün Narkotik Suçlarla Mücadele Raporuna Göre: Türkiye’de (15-64) yaş aralığında her on yedi (17) kişiden birinin uyuşturucu kullandığı belirlendi!.. Türkiye’de “Esrar Kullanımında” yaşam boyu yaygınlığın yetişkinlerin %22si olduğu, bu oranın Türkiye’de yaklaşık 74 milyon kişiye karşılık geldiği belirtilmektedir.

Bu oranlar KAKOİN için %3.9 ile (13 Milyon Kişi); EKSTAZİ için % 3.1 ile (10 Milyon Kişi); AFTAMİNLER için ise % 3.5 (12 Milyon Kişi) olarak belirtiliyor…

 Sonrasında:

Ahlâk bitti! Haya bitti! Utanma bitti!.. Fuhuş sokaklara, parkalar, bir artı bir  ve apart dairelere, evlere, okullar yurtlara taşındı.

Eğitim bitti! Öğretim Bitti! Üniversiteler Bitti! Hak Biti, Hukuk bitti! Adalet Bitti!.. Demokrasi Bitti! Büyükşehirler özellikle de Ankara’nın sokakları akşamları saat 16.00 sonrasında, eskort kızların eş cinsellerin, kart ve telefonlarıyla dolup taştı. Belediye çöpçüleri temizlemekten bıktı… Onlar, dağıtmaktan bıkmadılar… Türk ve İslâm Kültürü bitti! Örf, âdet gelenek bitti! Sevgi ve Saygı küsüp gitti!..

Bırakınız okulların yakasını. Din adamı görevlendirmelerini. Okullara din adamı, Tarikat ve Cemaatlerden adam atamayı... Onlar da kendi işlerini yapsınlar…

Millet Vekili Sayısını yüz elli (150) kişiye indiriniz. Böylelikle ayda 70. Milyon, yılda ise yaklaşık 810 milyon israfı önlemiş olursunuz…

Kurumlar kendi binalarını boşaltıp, atıl bırakılarak kiraladıkları Bakanlık ve Kurum Binalarına ve kiraladıkları araçlara astronomik rakamlar ödemektedirler. Bakanlık ve Kurumlar, kendi binalarını yapmalı veya kendi binalarına taşınmalı, kendi araçlarını kullanarak israfı önleyeceklerdir. Böylelikle büyük bir israf da buradan önlenmiş olacaktır.

Devlette Fabrika Ayarlarına geri dönünüz!..

Yürütme Gücünün Cumhurbaşkanı tarafından kullanılmasına açık kapı bırakan gizli ve açık bütün kapılara açılsın, anahtarları kırılsın, bütün dünya Türkiye7de Hakimler, savcılar ve “Adalet” var diye güvenebilsin…

Savcılar, Hakimler, Yüksek Mahkemeler ve bütün Adalet Sistemini iktidarın baskısından kurtarınız. İktidar korkusundan azade çalışabileceği bir ortama döndürünüz…

Belediyeler Harcamalarını açık ve şeffaf yapıp, halkın beğenisine ve görebileceği yere assınlar. Vatandaşın yöneticilerinden asla bir şikâyeti olmasın…

Sayıştay raporları herkese açık bir şekilde halkın ve bütün basın mensuplarının huzurunda ayda bir defa açıklansın. Şeffaflık her kademeye yayılsın.  Örtülü ödenekler dahil, halktan gizli saklı hiçbir şey kalmasın!

Tespitler:

2002 yılında geleceğe Umutlu bakan Türk Halkı ve Türkiye gençliği 2024’e geldiğinde umudunu iyice yitirdi. 20-29 yaş arası Türk Gençliği Avrupa yollarına düştü!.. Okumuş aydın, akademik personel, Doktor, Mühendis, Öğretmen, Hemşire, Sağlık ve Teknik Personel Avrupa’ya yerleşerek Türkiye’den uzaklaştı. 
Bu genç nüfusun sayısı yaklaşık 500 bine ulaştı… Özellikle Recep Tayyip ERDOĞAN gençlere üç çocuk hatta beş çocuk önerirken, işsizliğin kıskacında boğuşan, ümidini ve hayallerin kaybetmiş Türk Milletinin genç nüfusu, çocuk yapmak şöyle dursun, evlenmekten korktu. Bu gençlerin çoğu, işsizlik ve önünün görememesi ve geleceğe güvensizlik sebebiyle 45- 55- yaş aralığında, müzmin bekar kaldı… Farkında mısınız? Bunun vebalini nasıl kaldıracaksınız?.. Yani hem göçler sebebiyle hem de çocuksuz aileler sebebiyle, AKP iktidara gelmeden önce genç nüfusuyla öğünen Türkiye, tam anlamıyla kısırlaştırıldı.  Geleceği karartıldı. Geleceği bitirildi…

2002 rakamlarına göre: Türk nüfusundaki azalmaya oranla, Türkiye’deki göçmenlerin sayısı ise her geçen gün artmaktadır… Göç alan en çok il İstanbul oldu: %35.4; Antalya: % 14.8; Ankara: 5.4; Bursa: % 3.9; Mersin: 3.5; Hatay, Gaziantep, Kilis, Karadeniz illerimiz…vb. çok sayıda göç aldı…

Gelenler en çok Rusya’dan: % 25; Ukrayna: 8.1; İran:6.5; Afganistan: 5.4; Irak:4.8; Suriye’den resmî ve kaçak olarak giren göçmen sayısını ise Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit ÖZDAĞ : 17 Milyon olarak açıkladı…

Suriyelilerin doğum oranı ise evli kadın başına çocuk sayısı 5.3 yani 6 bu durum 13-50 yaş arası kadın doğum sayısı 7-8-9 veya daha fazla olabiliyor… Bu durumda hiç çocuk yapmayan ve evlenmeyen Türkiye gençliğini düşününce asıl felaketin büyüklüğe gün yüzüne çıkıyor… 2007’den buyana gelenlerin çocukları bugün 17 yaşına geldi…

(Bizim gençler ise 45-55 yaşlarında işsiz güçsüz, üstelikte müzmin bekâr kaldılar… Devlet bunlara tez elden ve çok acil olarak el atmalı, bugün hâlâ atıl olarak bekleyen bu gençleri, topluma ve insanlığa kazandırmalıdır…)

Bu şu demektir: 15-20 yıl sonra Türkiye Nüfusunu Göçmen nüfusu geçecektir ve Türkler kendi vatanlarında göçmen olarak yaşamak durumunda kalacaklardır…

Türk Gençleri iş, aş bulamaz ise asla evlenemez…İşsizliğe çare bulunması, sosyal güvence ve evlilik ve çocuk yapmanın özendirilmesi ile yeni cazip kanunlar çıkarılmaz ise Türkiye yakın bir gelecekte, bir metre karesinde 25 kişi Şehit vererek sahip olduğu bu topraklara, elini kolunu sallayarak gelenlere ülkesini teslim etmek zorunda kalacaktır… Bugün bu sorumluluğun müsebbibi yirmi iki (22) yıldır doğrudan belediyelerle birlikte 30-35 yıldır başımızda bulunan Erdoğan Hükümetidir…

Erdoğan’ın Yanlış Politikaları:

Her fırsatta, yabancı güçler, kumpaslar, ihanetler sözü ile halkı aldatan iktidar, bugün de “Beka” sözüyle halkın karşısına dikilerek, kendini haklı göstermek istiyor…

Erdoğan’ın bu yanlış politikalarının sonuçları evlenmemiş çocuklarımızda görülüyor. Gençler geleceğe güvenle bakamadıkları, bunca zaman dirsek çürütüp okuyup adam olduktan sonra dahi işsiz güçsüz kaldıklarını görünce, özgüvenlerini kaybettiler. Çocuk yapmak şöyle dursun evlenmekten vazgeçtiler… Karamsar, kötümser ve gelecek kaygısıyla psikolojik bunalımlı gençler ve aileler azımsanmayacak derecede çoğalıyor. Türkiye giderek manevî duygularını, ruhunu ve kanını kaybediyor. Bu istatistiki rakamlara bakıldığında da böyledir.

İstatistiki rakamlara göre 2001’den 2023’e kadarki dönemde, evlilik oranı giderek azalıp %19-20’lere düşerken, boşanma oranları ise %45-46’lara ulaşıyor…

Enflasyon, ekonomik sıkıntılar Türkiye’deki aileleri olumsuz etkileyerek fuhşa, hırsızlığa, şiddete; alacağının alacağını alamaması, borçlunun borcunu ödeyememesi, bıçaklama, yaralama, öldürme ve baskınları çoğaltıyor. Kredi kartlarının ödenmeyen ekstraları, açık krediler, ödenemeyen faizli borçlar toplum yapısını,, derinden sarsarak ilerliyor…

Erdoğan iktidara geldikten sonra Türkiye, “İyileşeceğiz, Güzel Günler gelecek, kişi başı millî gelir 50 bin dolar olacak!..” sözleri hep lafta kaldı. Halk umudunu giderek kaybetti!.. Erdoğan’ın sözleri, hamasetten öteye gidemedi. Anlaşılıyor ki yıllardır burnumuzun hissettiği, kokuşmuş öyle bir leş çukuru var ki silkinip kendimize gelmezsek, hepimiz içinde boğulacağız…

İşte Şimdi Önerimiz:

Evlerde kullanılan Elektrik su ve doğalgaz bedava olsun ve vatandaştan, hiçbir şekilde ücret alınmasın.

Eğitim ve öğretim bedava olsun…İlk ve Ortaöğretimde Kitaplar Devlet eliyle bedava dağıtılsın. Yurt dışında burslu okuyan öğrencilere karşılıksız, geri ödemesi olmayan, yetecek kadar döviz üzerinden ücret ödensin.

Ülkemizin köylerinde yetişmekte olan zeki çocuklar evlerinden alınarak devletin en gözde okulları ve öğretmenleri elinde Fakülteye kadar, hatta doktorasını bitirinceye kadar devlet elinde ve gözetiminde, özenle yetiştirilip eğitilsin!.. Buradan çıkanlar derhal devletin kadrolarında görevlendirilsin.

Liyakat, hizmet yıl, kariyeri dikkate almayan hiçbir mesleğe, atama yapılmasın!

Gereksiz olan tahsil hayatlarındaki uzun süreli fakülte ve okulların eğitim yıllarının sayıları düşürülsün!..

Orta ölçekli sanayilere eleman yetiştirip derhal meslek sahibi yapı iş ve fabrika kuracak elemanlar yetiştirilsin!..

Polis ve askerî okullar yatılı ve Devlet elinde özenle uzun bir eğitim döneminden sonra yetiştirilip sahaya sürülsün!..

Arabalar fabrika çıkış bedellerine satılsın… Satın alınan araç devlet tarafından vatandaşın kapısına kadar getirip bırakılsın ve nakliye bedelleri devlet tarafından karşılanansın. 

Hastanelerin muayeneleri bedava, ilaçları, ücretsiz verilisin! Hastaların her türdeki ameliyatları ücretsiz olsun!.. 

Vatandaşlarımızı, doktorlarımız her altı ayda bir, ÇEKAP’tan geçirsin! Türk vatandaşının sağlığı ve sağlamlığı her daim kontrol altında ve Devlet garantisinde olsun!.. 

Ülkenin bütün kaynak ve kazanımları öncelikle kendi ülke vatandaşlarımıza, sonra komşularımızı, daha sonra da uzak yardıma muhtaçlara harcanabilir… Hiçbir çocuk sosyal güvencesi doğmasın, hiçbir insanımız sosyal güvenceden yoksun olarak ölmesin!.. Halk devletine sonsuza kadar güvenirken, devlet de vatandaşına tam olarak güven duysun.

İllâ da bir şikâyet olacaksa, ölümden olsun hayat güzel olsun!..

KAYNAKLAR:

https://t24.com.tr/haber/sayistay-raporundan-cumhurbaskanligi-nin-gunluk-masraflari-yuzde-52-7-artti-saray-in-gunluk-masrafi-15-milyon-lirayi-asti,1131118#google_vignette

https://www.google.com/search?q=Saray%27%C4%B1n+G%C3%BCnl%C3%BCk+Masraf%C4%B1%3F&sca_esv=94fa641d5e31d942&sca_upv=1&sxsrf=ADLYWIJDOxPz7Z1xSnoxD-xaPoXB9cazqw%3A1715850267819&source=hp&ei=G8xFZtyhL_eSxc8P7vKX8AU&iflsig=AL9hbdgAAAAAZkXaK2XLVN1jZhtihyHvbrfh8UBs-84i&udm=&ved=0ahUKEwicm8ut6JGGAxV3SfEDHW75BV4Q4dUDCBU&uact=5&oq=Saray%27%C4%B1n+G%C3%BCnl%C3%BCk+Masraf%C4%B1%3F&gs_lp=Egdnd3Mtd2l6IhxTYXJheSfEsW4gR8O8bmzDvGsgTWFzcmFmxLE_MgUQABiABDIFEAAYgAQyBRAAGIAEMgUQABiABDIGEAAYFhgeMgYQABgWGB4yBhAAGBYYHjIGEAAYFhgeMgYQABgWGB4yBhAAGBYYHki0ZVCIB1j0XnABeACQAQCYAb4FoAHoLqoBDjAuMTYuMi4zLjIuMC4xuAEDyAEA-AEBmAIZoAKqMagCCsICBxAjGCcY6gLCAgQQIxgnwgIKEAAYgAQYQxiKBcICCxAAGIAEGLEDGIMBwgIQEAAYgAQYsQMYQxiDARiKBcICCBAAGIAEGLEDwgIOEC4YgAQYsQMYgwEYigXCAgUQLhiABMICCBAuGIAEGLEDwgILEC4YgAQYxwEYrwGYAxeSBwwxLjEyLjYuMy4yLjGgB_bvAQ&sclient=gws-wiz

https://www.aa.com.tr/tr/gundem/turkiyeye-goc-edenlerin-sayisi-2022de-bir-onceki-yila-gore-yuzde-33-2-azaldi/2952767

https://tr.euronews.com/2022/04/11/turkiye-de-2021-de-evlenen-cift-say-s-562-bin-bosanan-174-bin-ciftler-neden-bosan-yor

https://www.narkotik.pol.tr/2023-turkiye-uyusturucu-raporu-yayinlanmistir

https://www.google.com/search?sca_esv=6965cced8725ff61&sca_upv=1&sxsrf=ADLYWILMg1PrRodlbr8Hs_hxlAkHNvyZ2A:1715971340345&q=Uyu%C5%9Fturucu+kullan%C4%B1m%C4%B1+ne+kadar+artt%C4%B1%3F&sa=X&ved=2ahUKEwjjib6xq5WGAxXiX_EDHVHJDGYQzmd6BAgbEAY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder