KATAR
KATAR GELİR, KATAR YARDIMI
Abdullah
Çağrı ELGÜN
Suudi
Arabistan, Mısır, Bahreyn Libya, Birleşik Arap Emirlikleri, Maldivler,
ondan fazla ülkenin ilişkilerini kestiği KATAR’a
yaptırımlar başladı
Osmanlı Türkiyesi’nin
Katar’ı,
1915 yılında İngilizler’in işgaline uğradı. Katarlılar, Osmanlı Türkiyesi içerisinde
1916 yılına kadar kalabildiler.
İngilizler’in Birleşik
Arap Emirliklerinin Konfederasyonun içinde yer almasını teklifine karşı çıktı.
Bunun üzerine 1918’de Katar, tek başına bağımsızlığını ilan etti. Modern KATAR’ın kurucusu, Kasım El Sani önderliğinde, 1971’de bağımsızlığın da verdiği bir güçle
Katar’da, doğalgaz ve petrol rezervleri (1940) keşfedilip işlenerek zengin bir
devlet haline geldi.
Erciyes Üniversitesi
Fen Edebiyat Fakültesi Arap Dili ve Edebiyatı Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Seyfullah KORKMAZ bana
gönderdiği bir yazıda diyor ki: “Niye mi
Katar Katar diye inliyorum? Oralar bizimdi. İnsanları kardeşimizdi. Bir ayak
oyunlarına kurban gittiler. Ben Refik KORALTAN’ın Hatıraları’nda okudum.
Atatürk diyor ki: “Biz güçlenip
etrafımıza bakar hale geldiğimizde, bizden İngiliz oyunları ile koparılıp
ayrılan Arap kardeşlerimizle, üçüncü kol ile ilgilenip onları uyandıracağız.
Onları tam bağımsızlıklarına kavuşturunca kurulacak olan İslâm Birliğini hayal
ettikçe heyecanlanıyorum.” Atatürk’ün bu sözleri nerede mi? Devletin Kırmızı Kitabının olduğu yerde…”Seyfullah
Kardeşim böyle yazmış ve dahası var… Onu başka zaman anlatacağım.
Katar
her fırsatta Türkiye’ye olduğu gibi Müslüman Kardeşler ve HAMAS’a
da sahip çıktı. Bugün, Ortadoğu’da ABD çıkarlarına karşı çıkan KATAR’a, ABD,
TERÖRE DESTEK verdiği iddiasını ortaya atarak, her türdeki yaptırımlar ile ablukaya
aldı. Amerika’nın yeni başkanı Donald
Trump’un Suudi Arabistan’ı ziyaret etmesinin ardından, Katar’ın bitirilmesi
için düğmeye basıldı.
Katar, Osmanlı
Türkiyesi’nin sadık bir teb’ası ve Müslüman kardeşimiz olduğu gibi, İmparatorluğun
yıkılmasından sonra da Türkiye ile çok iyi ilişkiler içerisinde oldu. Rusya
krizinde Katar: “Türkiye’ye en ucuz gazı ben veririm.” diyerek büyük bir
cesaret ve kardeşlik örneği gösterdi.
KATAR, küçük bir devlet
olmasına rağmen dünyanın en zengin en refah ve gelir düzeyi en yüksek olan
devletlerdendir. Erkeklerin nüfus oranı kadınlardan çok fazladır. Bunun sebebi oraya
işçi olarak gelenlerin tamamının erkek olmasından kaynaklanmaktadır. Katar, Türkiye’ye
yaptığı büyük yatırımlarla hem ülkemiz ekonomisini hem de Türkiye’ye destek
verdi. Türkiye’nin her zor ve en zor
zamanlarında yanında yer alan, en cesur Müslüman kardeşimiz olmuştur.
Suutlar, Katar’ı nüfuslarına
bir türlü katamadılar ve bunu da hiç bir zaman hazmedemediler. ABD başkanı Donald Trump’un Suudi ziyareti
sonrasında, Suutlar, Katar’a yaptırımları uygulamaya koydu. Katar, Mısır’a
Suriye’e ve Suidi Arabistan’a rağmen Türkiye’nin her zor zamanlarında yanında
yer almayı tercih etti. Katar’dan sonra yaptırımların Türkiye’ye geleceği
konusundaki uzman görüşleri yer almaktadır.
Bugün Katar, Türkiye’ye verdiği
desteğin bedelini ödemektedir.
Böyle
olunca bizim teklifimiz: “KATAR’I “BİRLEŞİK TÜRKİYE” NİN SANCAK BEYLİĞİ
YAPALIM.” Bu da olmazsa kabul ederlerse fahri de olsa 82
vilayetimiz olarak teklifte bulunalım…
Irak Bölgesel Kürt Yönetimi
Başkanı Mesut Barzani, PKK-PYD’yi tercih ederek, Türkiye ile yakınlaştığı için
ABD’nin tepkisini çekmektedir. Bu sebeple Barzani’yi köşeye sıkıştırmayı
düşünen ABD’ye karşı Barzani, masada Rusya kartını gösterdi.
Barzani, Irak Bölgesel
Kürt Yönetimi sınırları içindeki petrol sahalarının arama, işletme ve pazarlaması konusunda, Rus petrol şirketi Rosneft, doğalgaz sahaları için de Gazprom ile 50 yıllığına bir anlaşma
yaptı. Barzani, Ruslarla yapılan eşit ortaklığa “Evet!” dedi. (ww.yeniakit.com.tr/haber/dunyanin-en-zengin-ulkesi-katar-hakkinda-sasirtan-11-bilgi-343086.html)
İKTİDARLAR
ve DİN
Hangi iktidar din
sömürüsüne dayanmış yıkılmıştır.
1949’da CHP iktidarı
Din derslerinin mecburi olmasını kabul etti. Bol bol İmam Hatip Lisesi yaptırdı.
Gerçekte dini çok mu seviyordu? Halkı
din üzerinden istismara kalkıştı. Ne oldu? Yıkılıp gitti.
Saidi
Nursi Menderes’e: “Ayasofya’yı
aç darbeden kurtul!” diyordu. İnönü bağırıyor, “Menderes demokrat olan Said Nursi’ye,
seçim propagandası için bir araba kiralamış. Onunla Said Nursi’yi gezdiriyor”
diye bağırıyordu. (http://www.risalehaber.com/said-nursiden-basbakana-ayasofyayi-ac-darbeden-kurtul-235612h.htm)
Bediüzzaman Hazretlerinin talebelerinden Said Özdemir: “Said Nursi'nin darbeyi önlemek için
Menderes'e, iki tavsiyede bulunduğunu söyledi.”: "Ey Menderes senin başına bir felaket geliyor. Bu felaketi iki
büyük sadaka ile def edebilirsin. Birisi: Risale-i Nur, imanları kurtardığı
için büyük bir sadaka olarak kabul edilir. Onları bolca neşret. İkincisi:
Ayasofya'yı yeniden ibadete aç. Bu iki şeyi yap, bunlar seni beladan
kurtaracak."
1957’de
DP Menderes: Said Nursi’nin Cübbesini Bayrak Yaptı.
Gerçekten İslâm dinine hizmet mi, dini iktidar hırsına alet ve istismar mı ? Ne
oldu? Yıkılıp gitti.
1960’ların
ortalarında Süleyman DEMİREL: Nurcuların,
Tarikatların, Süleymancılarla yakınlaştı, onların sakallarını okşadı. Ne oldu? Yıkılıp
gitti.
1983’lerde
iktidara gelen Turgut ÖZAL: Bütün bir milleti Hac’ca götürmek
için Haç Seferleri düzenlemeye ve Adıyaman başta olmak üzere Yeni Kapı ve diğer
bütün Cemaatleri Köşke davet ederek, iftar verip arka kapıdan uğurluyordu… Gerçekten
İslâm dinine mi hizmet ediyordu?.. Yoksa dinî liderlerden istifa, dini istismar
ile iktidar koltuğunda daha fazla mı kalmak mı istiyordu?.. ANAP
önce yüzde yirmilere doğru geriledi, daha sonra da yıkılıp gitti.
Kim ki bu yüce dini,
gerçek hizmetin dışında, kendi emel ve arzuları doğrultusunda kullandı ise asla
iflah olmamıştır… Elinde Kur’an siyaset meydanlarında nutuk atan bugünkü
siyasilerin sonu da bunlardan farksız
belki de daha hazin alacaktır. Allah’ın Âlemlere, alem salkımlarına; Kâinatlara,
kâinat salkımlarına; Evrenlere, Kübik, Pirizmal, Santrifüj Evrenlere ve Bütüne,
Nizam, Sistem, Düzen ve Lâ Mekana indirdiği kaide ve kuralları kim çiğner ve bunu
kendi çıkarlarına âlet eder ve ona dinî bir kılıf uydurursa ALLAH’ın GAZABINDAN
KURTULAMAMIŞTIR… Bunlar, Kuran’daki âyet ve delillerle sabittir.
1983 rakamlarına göre Diyanet
İşlerinde Başkanlığında 46.bin personel yer alıyor. Bunun 23 bini ilkokul
mezunu. Peki o zaman Bu kadar fakülte enstitü ve İmam Hatip Liseleri ne için
kurulmuştur?.. Niçin o kadar yıl boyunca
eğitilmiş olduğu dalda hizmet vermez? İmam
ve Hatip olmazlar?.. Bu Fakülte ve Enstitüler ne işe yarıyorlar? Bakın ne işe yaradıklarına: Bunlar Hukuk Fakültelerine gidip savcı ve hakim oluyorlar. Bunlar Siyasal Bilgiler Fakültelerine gidip Kaymakam
oluyorlar.
Yapılan bir araştırma Kaymakam yetiştiren Bölümlerin öğrencilerinin yüzde 41’nin
İlahiyat kökenli olduğunu ortaya koyuyor. Bu nasıl oluyor?.. Hukuk
Fakültesi Mezunu olup da daha önce İmam
Hatip mezunu olanlara BURS veriyorlar. Burs
verilen öğrenciler de sınavsız savcı ve yargıç oluyorlar.
2000
yılına geldiğimizde:
Vali İlahiyat
Fakültesi Mezunu
Emniyet Müdürü
İslam Enstitüsü mezunu
Kaymakam
İmam Hatip Lisesi Mezunu olduğunu görüyoruz.
Olmasın
mı? Olsun! Dini bütün, samimi dindarlardan kim korkacak?. Allah’ı bilen adaleti
Kura’na göre uygulayandan kim korkar? Öyle olmadığını bugün Pazar, 11 Haziran 2017 tarihine gelinceye
kadar devlet ve millet olarak geçirdiğimiz bunca musibetten sonra anlayabildik…
Madem
İlahiyat Fakültesi, İslam Enstitüsü ve İmam Hatip Lisesi Mezunları Vali,
Kaymakam ve Emniyet Müdürü oluyorlar, o zaman: tıp fakültesi mezunları gazetecilik, edebiyat fakültesi mezunları da kendi işlerini yapmayı bırakıp doktor olarak atansınlar. Et ve süt
ürünleri bölümlerinden mezun olan Ziraat
Mühendisleri de genel cerrah, kulak,
burun, boğaz, göz, doktoru olabilirler. Berberler ve terziler öğretmen, Sanayideki zanaatkârlar da öğretim
görevlisi olarak iş bulabilirler… Madem bu okullar bu işi yapamıyorlar ve
bu işe yaramıyorlar, biz bu enstitü ve fakülteleri kapatalım veya adlarını
değiştirelim daha iyi olmaz mı?.. İmamlar da ilkokul mezunu olarak kalmaktan ve
kulaktan dolma bilgilerle kalmaktan kurtulur, yüksek bir eğitim görmüş olarak millete
daha iyi hizmet vermeye devam ederler.
Niçin
cahil kaldığımız gelişmemiş devletler kategorisinde olduğumuz anlaşılmıyor mu?
Ey
ilgili ve bilgililer!.. Her meslek sahibi, kendi işini yapmalı. Ne için
eğitilmiş ise o dalda, o branşta faaliyet göstermeli. Böylece, insanını, milletini,
vatanını en çok seven; işini en iyi yapan ve en başarılı insan olacaktır. Halk bilgi
yüklü, aydınlanmış olduğu için de ülkede böyle kargaşalar olmayacaktır.
ATATÜRK ve DİN
“Türk
milleti bütün sadeliği ile dindar olmalıdır.” Diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün Annesi, Zübeyde
Hanımdır. Zübeyde Hanım asıl adı Molla
Zübeyde’dir. Balkanlarda Ünlü Bektaşi
Şeyhi Rıfat Efendi’nin Mürididir.
On
iki (12) İmam’dan biri olan Ali Rıza’nın adını, babası oğluna İmam ı Rıza’ya
ithafen veriyor. Böylece Mustafa Kemal’in babasının adı İmam ı Rızaya ithafen Ali Rıza oluyor. İşte Atatürk’ün babası,
bu zat ı muhterem Ali Rıza Efendi’dir.
Mustafa Kemal,
yedi yaşında Kuran’ı hatmediyor.
Sekiz yaşında, Hafız ı Kelam oluyor.
Mustafa Kemal, zamanın en güçlü Hafızı, Yaşar Efendi’nin dizinin dibinde Kuran’ı
öğrenerek Hafız ı Kelam olma
payesini kazanıyor.
Balıkesir
Nasrullah Cami’inde 60 sayfalık Hutbe icra ediyor. İstiklâl Mücadelesinin
kararını Hacı Bektaşî Dergahı’nda Cemalettin
Çelebi Efendi’nin yanında alıyor. İstiklâl Mücadelesine katılmaya ve Türkiye
Cumhuriyeti’nin kurulmasına bu Bektaşî
Dergahı’nda karar veriyor.
ATATÜRK’e
dinsizlik yakıştırmasını yapanların çoğunun, İslâm dini ile alâkaları, haberleri
dahi yoktur.
Atatürk’e
dinsiz diyen, Ona iftira atan Osmanlıyı yıkanlardan biri olarak gören bu ahlâk
yoksunlarına bakınız… “H.Nihal ATSIZ’ın şu şiiri bu durumu çok güzel izah
ediyor : Bir kemiğin ardın saatlerce yol
giden; itler bile gülecek…” Vatanın her karış toprağını yabancılara peşkeş
çekmiş, kiralamış veya satmış, aldıkları ihalelerle Haliç’te Boğazda yalı ve
villa almış; “kamu arazilerini, dağ ve taşlardaki maden tapularını üzerlerine
geçirmiş, TC’yi silmiş, Türklüğü inkar etmiş, dolarları evlerine ve villalarına
balya balya yığmış” olan yandaş yalakalar vatansever; Atatürk ise hain öyle
mi?.. Pazar, 11
Haziran 2017
KAYNAKLAR:
1. http://www.cografya.gen.tr/siyasi/devletler/katar.htm
2. http://www.aljazeera.com.tr/ulke-profili/ulke-profili-katar
3.ww.yeniakit.com.tr/haber/dunyanin-en-zengin-ulkesi-katar-hakkinda-sasirtan-11-bilgi-343086.html
4.https://onedio.com/haber/gundemin-merkezindeki-katar-hakkinda-bilgi-sahibi-olmak-icin-ogrenmeniz-gereken-14-sey-773421
5.http://www.yeniakit.com.tr/haber/dunyanin-en-zengin-ulkesi-katar-hakkinda-sasirtan-11-bilgi-343086.html
6.Haydar BAŞ’ın masabaşı konuşmaları,
Ankara, 2017
7.http://www.risalehaber.com/said-nursiden-basbakana-ayasofyayi-ac-darbeden-kurtul-235612h.htm
8.http://www.sorularlasaidnursi.com/dp-iktidari-said-nursi-ve-yirmiyedi-mayis-ihtilali/
9.http://www.yeniakit.com.tr/kimdir/Turgut_%C3%96zal
10.Dr. Devlet BAHÇELİ grup konuşmaları yazılı
tebliği, 2016