5 Haziran 2016 Pazar

DÜNYA LİDERLİĞİ ve AYAKLARIMIZA TAKILANLAR; Abdullah Çağrı ELGÜN

DÜNYA LİDERLİĞİ ve AYAKLARIMIZA TAKILANLAR:  Abdullah Çağrı ELGÜN
      
GÜNDEMDE ÖNE ÇIKANLAR
Devlet nerede diye feryat edenlere, soranlar… Kumpas kuruluyor, savcı ve yargıç yolu açılıyor diye bangır bangır bağıranlar… Ülkenin en yetkilileri en yetkililerine, ağza alınmayacak sözler, hatta hakaretler yağdırıyor!..  Muhalefet partilerinin bölünüp parçalanması senaryoları, ufak partilerin isimlerinin ve esamelerinin silinip, ortadan kaldırılması senaryoları… Paralel yapının  "İnlerine girilerek" hanelerinin başlarına yıkılarak dünyanın onlar için dar edilmesi... Bu senaryolar başlığında, ezici bir çoğunlukla, yeniden tek başına iktidara sahip olmak isteği, taraftarları kendinden geçiriyor…
Ülkenin bir tarafında yangın var, yürekler paramparça olup analar kan ağlayıp kan kusarken, diğer tarafta ötekileşmiş halk ve taraftarlar: "Seni başkan yaptıracağız. Sonra da bunların hepsi buralardan çekip gidecekler?!." Heyecanlı sözleri, çığlıkları yükselirken bu başkanlık: “Partili Başkanlık mı olacak, Partisiz  Başkan mı olacak?” Derken yeni başbakan sayın Binali YILDIRIM ile  “Partili Başkanlık?!..” başkanlığa henüz geçmeden resmiyet kazandı.
Taraftarların ve basındaki propaganda sözlerin başında söylenen en olumlu söz “İlk defa halkın seçtiği Cumhurbaşkanı”… Peki bu doğru mu?!. Kenan EVREN’i kim seçti? Halk seçmedi mi?  Bunlar da istese kesin olarak başkan olamazlar mıydı? Bunların önünde bir engel mi vardı? Niçin Başkan olmadılar? Büyük heyecanla ve dolu dizgin “Başkanlık” a doğru gidiyoruz.  Hayırlı olsun! “BAŞKANLIK” İSTİYORUZ!...
Ülke Cumhurbaşkanını, “Başkan” yaparlarsa, kan  akmayacak, ülke Cumhurbaşkanını “Partili Cumhurbaşkanı”  yaparsa, gözyaşı bitecek. Millet mesut ve refah içinde yaşamaya başlayacak. Kargaşa ve memleketimizdeki savaş bitecek. İnsanlımız ayrışmayacak, ülkemizde devri saadet başlayacak, ne mutlu! Hepimiz Cumhurbaşkanının “Başkan” olmasını istiyoruz!.. Eğer böyle olmakla BARIŞ olacaksa, bu her kim olursa olsun getiriniz... Partili Başkan, Partisiz Başkan, Bağımsız veya Bağımlı, Tek Adam veya Diktatör her kim olursa olsun, Başkanı seçelim. Şu çığırtkanlıklar çığlıklar bitsin. Kan dursun. Göz yaşları akmasın. On bir milyonu işsiz ülkemiz insanı, ve dahi Mülteciler mutluluğa kavuşsun. Suriyeli, Iraklı, Libyalı, Mısırlı,..vb. Müslüman kardeşlerimiz de ev bark iş ve güvence bulsun. Milletimiz ve dünya savaşsız huzur ve refaha ersin. Yetti artık! “Başkanlık” istiyoruz!...
"Partili Cumhurbaşkanı", "Partili Başkan" olunca bu kaos bitecek mi?.. Asla! Bir de bu coğrafya çok çetin!.. Çok doğru. Daha önce çetin değil miydi?.. Şimdi mi aklımıza geldi? 24 milyon kilometre kara büyüklüğündeki topraklardan çekile çekile 780 bin kilometre kareye kadar gelmişiz… Bizi bu hale hangi nasıl bir düşünce getirdi? Biz daha ne kadar çekileceğiz? Bu kargaşa bu göz yaşı bu kan neden?..Daha ne kadar vurulacağız ?.. Bizim ilk meselemiz Başkanlık(!) Öyleyse: “Başkanlık” istiyoruz!...
Helikopterimiz  Rus yapısı bir füze ile PKK’lılar tarafından düşürülüyor?  PKK’nın elinde bu silahtan atmış tane olduğu söyleniyor. Hep vuruluyoruz. Çözüm Başkanlık(!) Öyleyse:  “Başkanlık” istiyoruz!...
Bütün bunların sorumlusu, halk mı muhalefet mi yoksa on beş yıldır büyük bir yetki ile halk desteğini arkalarına almış ve her seçimde tek başına iktidarı ellerine geçirmiş, bizi şuan idare edenler değil midir?...  Bunlar sessini yükseltip bangır bangır bağırırken: “Seni başkan yaptıracağız!..”,  “Seni başkan yaptıracağız!..” madem bu kadar isteniyor ve taraftar var, biz de diyoruz herkes duysun ve bilsin ki: “Başkanlık” istiyoruz!.. Seni başkan yaptıracağız(!..)
PKK, PYD ve ÖZGÜR KÜRDİSTAN

Güneydoğu’da halka kamyonlar üzerinden herkesin gözü önünde kaleşnikof silahlar dağıtılıyor. Polis ve güvenlik güçleri, bunlara müdahale etmek istiyor; fakat yetkililer bu müdahaleyi durduruyor.
PKK şehirde Trafik kontrolü yapıyor
Vergi topluyor.
Yerel yönetimler ilan ediyor,
Şehir ve sokak isimlerini ve yol levhalarını değiştiriyor?
Eş başkanlıklar kuruyor.
Teröristler: yol kesiyor, kimlik soruyor, devletin askerini, öğretmenini, polis ve doktorunu dağa kaldırım mahkeme kurup yargılayabiliyor; ve sonucunda infaz ediyor...
Devlet, halkın kesinlikle karşı olduğu bu teröristlere, halka rağmen, müdahale etmeme, bu olan bitenleri üç yıl boyunca seyretme kararı alıyor!.. Bu nasıl bir anlayış, nasıl bir sorumluluk ve nasıl bir politika ki teröristler şimartılıyor,  böylece bir hak ve statü kazanıyor?.. Sonra da orada ikamet eden vatandaşlarımızın can güvenliğini sağlayamadığı için bulundukları bölgelerden taşınması için tebliğ çıkarıyor, ve bu memurları izinli sayıyor?!..
Valilere, komutanlara, kaymakamlıklara bunun ile ilgili kararlar, emirler gönderiyor... Bunların bulundukları belde, köy, ilçe ve şehirlerde organize olmalarına, hendek kazmalarına, yolları kazıyıp mayın döşedikten sonra, belediye eliyle kazılan yolların asfaltlanmalarını seyrediyor?!. Sessiz kalıyor, göz yumuyor.  Bu durumdan şikayetçi olan yöre esnafının ve halkının sözlerine kulak tıkıyor…  İdareci ve memurları ya görevden alıyor veya bunları Teröristler ile Güvenlik güçleri arasında "kendi başlarının çaresine bakmak üzere" üç yıl boyunca terk ediyor.
Üç yılın sonunda da birden bire gazaba gelip: “Teröristlere kan kusturacağız. Silahlar gömülünceye kadar operasyonlar devam edecek.” deniyor... Bunlar silahları evelere sokarken kamyonlar üzerinde dağıtırken neredeydiniz?..  
Ülke kaynakları yatırımlara harcanacak iken teröristlerin yıkıp yaktığı ve tahrip ettiği yollar, okullar, Camiler ve resmî binaların onarılması veya yeni baştan yapımı, şehirler ve onların tazminatlarına aktarılırken bu tahribatlar yapılırken seyreden, ettiren ve müdahale ettirmemek için emir çıkaran  sorumlular, sadece şikayetçi olmak ve verilen emirleri yerine getirdiklerini, hata yaptıklarını yanıldıklarını söylemekle yetiniyorlar!..  Peki yanıldınız ANLADIK(!) Bir gün iki gün üç gün üç ay!.. Üç yıl boyunca yanılmak bin doksan beş(1.095 gün) baka durmak, seyretmek, yanılmak!.. Gaflet, dalalet değil ise tam bir ihanettir. 
Bu yetkililerden bu harap ve heba olan bu yapıların, şehirlerin parası yedi sülalesinden tanzim edilmeli dökülen kanın bedeli alınmalıdir…
“ PKKPYD ve sol terör örgütleri, 20 Mart'ta Türkiye'yi kan gölüne çevirecek büyük bir kalkışmaya hazırlanıyor. Plana göre, DHKP-C ve MLKP 11 Mart'ta sansasyonel eylemler yapacak. 20 Mart'ta ise Kandil'in talimatıyla 11 bin PKK'lı Yüksekova'yı kurtarılmış bölge ilan edecek. Suriye'den gelecek sekiz bin PYD'li ise Türkiye'deki güvenlik noktalarına saldıracak.
2015 yılı Ocak ayı içerisinde Kandil'de toplanan KCK Yürütme Konseyi'nde, kalkışmanın Hakkari Yüksekova'da başlamasına karar verildi. Örgüt daha sonra Bingöl, Muş, Ağrı, Van, Ardahan, Kars, Erzurum Kırsalı ve İstanbul Gazi Mahallesinde büyük çaplı ayaklanma başlatarak kurtarılmış bölgeler modelini uygulamaya koyacak. PKK tarafından öncelikle Hakkari Yüksekova'ya ilk örgüt bayrağının dikilmesi ardından Muş-Varto, Ağrı-Diyadin, Bingöl-Karlıova ve Erzurum-Tekman ilçelerinin ele geçirilmesi planlanıyor. Türkiye'de büyük şehirleri kan gölüne çevirmek isteyen sol terör örgütlere silah ve cephane desteği Suriye istihbarat birimi El Muhaberat tarafından temin edildi. Aralık ayından buyana Kesep hattından önemli oranda silah ve cephane sevkiyatı gerçekleştirildi. (http://www.sabah.com.tr/gundem/2016/03/09/20-mart-talimati)

Terörden olumsuz etkilenen 21 ilde bu yılın 10 ayında 11 bin 354 esnaf kapısına kilit vurdu, kapanan şirket sayısı 1.549'a ulaştı.” Adıyaman, Ağrı, Ardahan, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elağzı, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, Hahkâri, Kars, Kilis, Malatya, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Van olmak üzere TESK ve TOBB'da kayıtlı çok daha fazla sayıdaki iş yerinin kapandığı ise su götürmez bir gerçektir.

(http://www.dogrulukpayi.com/beyanat/567ba8e230946?gclid=CP_lrJLVjs0CFYHVcgod3iUILg)


Bu ilerleyen sürede Barzani: "Özgür Kürdistan için, Kasım ayı içinde oylama yapacağız." ABD: PYD bizim sağ kolumuzdur, onun desteğinde Suriye'de operasyonlara devam edeceğiz. Rusya: "Esat bizim dostumuzdur, onun yanında olacağız..." derken iki arada bir derede poitikasız bir politika ile karşı karşıya bulunuyoruz.
İÇİNDE BULUNDUĞUNUZ DURUM ve GÜZELLİKLER
Hükümet bütün bu kötü diye bildiğimiz kusurları nasıl örtüyor?  Müthiş yaptıkları iyi işler ve etkin ve geniş propagandalarla halka ulaşarak…
Yollar, boğazda yapılan dev köprüler, otobanlar, geniş tüneller, devasa hava alanları…
Millî otomobil fabrikası, Askeri Tank, Askeri Helikopter,  Mevziyi doksan derecelik açı ile görebilen silahlar…
İç bölgelerde bulunan dev şehirler, Marketler, devvasa formlar, AVMler, park ve bahççeler, millî ve manevî değerlere verilen önem ve kutlamalar, tiyatrolar, büyük şehirlerin belediyelerince düzenlenen etkinlikler (Kutlu Doğum Haftası, 29 Mayıs İstanbul’un Fetih Yıl Dönümü Kutlamaları),  halk oyunları, tiyatrolar. Halk ve belediye fırınları... Belediye koroları ve tiyatro toplulukları, kurslar, sanata ve sanatçıya açılan kapılar ve kısaca sosyal etkinlikler ile halkın nabzını diri ve canlı tutma. Muhtarlara kadar inerek, halkın istek ve arzularını belirleme ve kendi arzu ve istekleri ile halkın arzularını birleştirme  proje ve eylemleri. …
GERÇEKLEŞMEYEN  HAK ve HAKKANİYET 
Muhalefet iktidara soruyor. İktidar soru soranlar hakkında soruşturma açıyor. Açıklama yapanları hapse atıyor. Türkiye’de on bir milyonun üzerinde işsiz var. Zenginlerle fakirler arasındaki uçurum iyice açılmış. Zengin gittikçe zenginleşirken fakir de iyice fakirleşiyor. İşçi ve Memur maaşlarında bir türlü denge kurulamadı?  
Bölgemizde PKK terörü gençlerimizi şehit etmeğe, halkımızın can mal ve güvenliğini tehdit etmeğe devam ediyor. Doğuda bir savaş var. Komşularımız ile irtibatımız kopmuş, sınırlarımızda durmadan akın akın mülteci geliyor. Savaşın olduğu bölgelerde çığlıklar hat safhada, “Bizi kurtarın!” çığlıkları gazetelerin manşetlerine konu oluyor. Ülke insanları gergin. Başbakan altı ayını doldurmadan yerine yenileri tayin ediliyor.
Bu coğrafya çok çetin! Bu coğrafya nedametli! Bu coğrafya stratejik… Çok doğru. Yedi bin yıl önce de  yedi yüz yıl önce de bu topraklarda bizler vardık… Bu topraklarda biz hâlâ varız…  Bugün 93. Yılını dolduran Cumhuriyet mutluluğu yakalayamıyor, halkı gerginliklerden gerginliklere yol alırken, hükümetlerin zenginleştirdiği bir avuç mutlu azınlık haricinde, ülke insanları bir birine düşman gibi bakar olmuşsa huzur bulamıyorsa, kesinle söylenebilir ki bu iyi yönetim eksikliğindendir. Osmanlıyı yönetenler bu coğrafyada yedi yüzyıldan fazla kaldılar. Biz torunlar hâlâ buradayız. İlelebet ve kıyamete kadar da burada kalacağız; fakat iyi yönetim şart…
OPERASYONLAR ve TÜRKİYE
İŞİD’e karşı düzenlenen Rakka Operasyonu İŞİD’in kalbi denilebilecek bu bölgeyi İŞİD’den tahliye amacıyla yapılıyor. Suriye’nin en büyük beşinci kenti olan Rakka Suriye Kürtleri PYD’nin desteği ile gerçekleştirilmek isteniyor. ABD’nin havadan ve karadan özel birlikleri ile desteklediği bu operasyon sonrası boşalan bu yere kim oturacak?  Kürtler mi? Eğer öyle olursa buna Araplar razı olacaklar mı?.. Eğer öyle olursa Kürt koridoru ile kapatılmış olan bu bölgelerin Türkiye’nin Müslüman Arap dünyasına açılması engellenerek Türkiye sınırlarına hapsedilmek isteniyor demektir.
ABD ve Rusya Suriye konusunda birlikte hareket ediyorlar. İŞİD’in sahiplendiği Rakka’nın kolay temizleneceği anlaşılıyor…
Türkiye NATO üzerinden bu hareketi bastırmak isteyebilir. Rusya’dan gelen destekle PKK’nın Türk helikopterini düşürdüğü şüpheleri artırmaktadır. ABD Rusya’nın bu yaptıklarına göz yumuyorsa birlikte yapılan önemli antlaşmalar var demektir. ABD Pasifik’te vurulduğu için  ÇİN’i kontrol etmek ve kendi kıtasında hapsetmek istemektedir. Bu sebeple Rusya’nın şimdilik yaptıklarına ses çıkarmamakla Türkiye’nin de kendi sınırlarına hapsedilmesi istenmektedir.
Obama’nın Japonya ziyareti Çin’e karşı Japonya’yı güçlendirme stratejisine bağlanabilir. ABD Orta doğuyu kontrol edebilirse Çin’i bağlayabilir. Bunun için Çin  de Basra- Bağdat(ABD) ittifakına önem vermektedir.
İŞİD 40-45 km gelip yerleşmiş şehirlerimize bomba yağdırıyor; her gün birkaç vatandaşımız ve bölge zarar görüyor; ve fakat mevcut hükümet buna ses çıkarmıyor?.. Neden Rusya ile gerilimi tırmandırtmayalım. Rusya ne der? Diye düşünüyor olmalı?.. Bu arada ABD İŞİD’i resmen destekleyip Fırat’ın batısını da tamamen eline geçirmek istiyor. Arap dünyası ile ilişkilerimiz tamamen kesilecek hale gelirken hükümetin politikalarındaki belirsizlik sürüyor…
Kürt tanımı, Suriye’yi de katarak tanımlamaktadır. Kısaca Suriye içindeki PYD nin desteklendiği Kürtler… İngiltere’nin organizatörlüğünde ABD, Rusya, Almanya, Fransa ve İsrail grubunun gizliden ve açıktan Türkiye’yi kendi çadırına hapsedilerek hem Arap Dünyası ile hem de Türk Dünyası ile bağlantıların tamamen koparılması politikaları yürürlüğe sokulmuş durumda…  
KURULTAY DEVLET BAHÇELİ ve MUHALİFLER

MHP’de, Sn Devlet Bahçeli’nin koltuğa yapışarak gitmemek için bu kadar direnmesi akla bir çok şüpheleri de beraberinde getiriyor.
Aradan geçen on yedi seçim ve Dr. Sn. Bahçeli'nin göreve başlayışının yaklaşık 20. yılı!?.  Ey sayın Başkan! Sayın Bahçeli! Kongre için alınan bu karar, niçin bu kadar gecikti? Niçin bu kadar kalabalıkların sesine kulak tıkıyor ve  ülküdaşlarını saf dışı edebilmek için disiplin olayları ve ihraç işlemlerine başvurmaktasın? Bırakın herkes yarışsın… Bırakın herkes bu partide var olduğunun bilincine varsın… Niçin yarışmamak için bu kadar direnip, şimdi kongre tarihi belirlemektesiniz? Bu kadar direnmek niye?..
Geçirdiğin hangi seçimde, partini tek başına iktidar yaptın? Yaklaşık 80 milyon insanın vebali omuzlarında ağır bir yüktür... Bunu nasıl kaldıracaksınız?..
Size buradan defalarca yazılan yazıları hiç mi okumuyorsunuz?.. Bizzat gönderdiğimiz makalelere de mi bakmak lüzumu hissetmiyorsunuz? Hep gerilerde, hep tökezlemekte hep iktidar dışı kalmak, size utanç vermiyor mu? Yoksa MHP'yi iktidar dışı bırakmak  için mi orada kalma ihtirasınız?.. 
Sayın Meral Paralelci, Sn. Ümit ÖZDAĞ asi, Sn. Sinan OĞAN disiplinsiz, Sn. Koray AYDIN bozguncu... Diğer adaylar da hain olmalı… Size muhalif olan, hemen herkesin bir kusuru var… Peki bu güne kadar size oy verenler kimler? Onların da aklından zoru olmalı?.. Kesin olarak onlara da bir isim bulacaksınızdır.
Lütfen bir iyilik yapın da bu seçimde aday olmayınız. Bu parti kendi kaderini kendisi seçsin. Dünya liderliğine soyunurken ayaklarımıza takılanları ortadan kaldıralım...Saygı ve selamlar... (5 Haziran 2016,  Pazar)  
KAYNAKLAR
1) http://www.sabah.com.tr/gundem/2016/03/09/20-mart-talimati
2)http://www.dogrulukpayi.com/beyanat/567ba8e230946?gclid=CP_lrJLVjs0CFYHVcgod3iUILg

               4) https://www.google.com.tr/search?q=Devlet+Bah%C3%A7eli+K%C3%BCrs%C3%BCde+sesleniyor%3F&espv=2&biw=1242&bih=606&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ved=0ahUKEwj2-rqcvJDNAhXH7RQKHSq-DV4Q_AUIBygC
                5) http://www.dunyabulteni.net/haber/306119/halk-tarafindan-secilen-ilk-cumhurbaskani-kenan-evrenmis

1

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder