ORTA DOĞU'DA
HUZURA DOĞRU
Abdullah
Çağrı ELGÜN
Türkiye
dünyanın en güçlü ordularından birine sahiptir. Böyle olmasına rağmen
caydırıcılık gücünü kullanmakta yeteri kadar maharet gösterememektedir. Bu
konuda çok başlılık mı yoksa alınacak kararlarda formalitelerin mi bağlayıcı
olduğu belli değildir.
Yanı
başımızda bulunan Irak, Mısır, Suriye, Ürdün, İran sınırlarında meydana gelen
olaylarda çok atıl durumda kaldığı, gereken performansı gösteremediği herkes
tarafından gözlemlenmektedir... Sınırlarımızdan teröristlerin serbestçe girip
çıkmaları İŞİD'e katılan yerli ve yabancılar, ülke içinde cirit atan diğer
devlet ajanları ve sınırlarımızda meydana gelen kaçakçılık olayları
söylediklerimizi ispatı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yahudiler,
İsrail'in ülküsü: Tevrat'ta vaad edilmiş topraklar olarak geçen Kenan Diyarı:
Sion dağı, Dicle, Nil'den Fırat'a kadar uzanan bölgede, büyük İsrail devletini
kurma arzusudur.
Bunun
geçekleştirilebilmesi için dünyada dağınık bir şekilde yaşayan İsrail oğulları,
dünyanın bir çok yerlerinden akın akın gelerek Filistin topraklarına
yerleştiler. İngilizler ve Amerika'nın desteğinde Filistin toprakları üzerinde
İsrail devletini kurdular. Filistin topraklarını işgal etmekle kalmayıp sonraki
yıllarda çeşitli bahanelerle Suriye'deki Golan tepelerini de işgal ettiler...
Oldu bittiye getirilen bu durum, sonraki yıllarda hayal edilen Kenan diyarının
yavaş yavaş ele geçirilmesi olarak düşünülebilir.
Bugün
gelinen noktada Nil'den Fırat'a uzanan vaad edilmiş topraklarda hegemonya
kurmak için Mısır, Libya, Suriye, Ürdün üzerinde bir çok oyunlar oynanarak
ilgili devletleri devre dışı bırakmıştır. Suriye üzerinde yaşayan Araplar,
Kürtler ve Türkmenler birbirleriyle savaştırılıp düşman edilirken, bir yandan
da bu gurupların oluşturdukları, çeteler silahlandırılmış, terörist örgütlerin
yörede gerçekleştirdikleri infial(İŞİD, PYD, PKK, DEAŞ...vb.), bu insanları
yurt ve yuvalarından kovalayıp, atarak, açlığa, susuzluğa, fakirliğe; mafya ve
insan tüccarlarının merhametine terk etmişlerdir...
Buralardan
canlarını kurtarmak için kaçarak Mülteci durumuna düşen bu insanların halleri
çok perişandır... Yöreden yaşarken, canlarını kurtarmak için kaçarak Türkiye'ye
gelen Mülteci kardeşlerimiz, en çok da Fas,Tunus, Cezayir, Libya ve Türkiye'ye
gelmekte, bazıları da buralardan Yunanistan, Almanya, Amerika ve Sahra altı
Afrika'ya göçmen olarak gitmektedirler...
İngiltere,
Amerika, Almanya ve İsrail desteğindeki PYD güçleri, Kuzey Suriye şeridinde,
kanton bölgeler kurarak ilerlemektedir... Türkiye sınırından Akdeniz'e uzanan
500 kilometrelik uzunluğunda bir şerit oluşmuş olup; burada Büyük Kürdistan
devletinin sınırları çizmiş ve haritaları çıkartılmıştır. Türkiye sınırlarında
olan bu oldu bittilere bakıyor, görüyor, hiç bir şey yapmadan sadece
seyrediyor. Bu durum ileride Türkiye'nin başını çok ağrıtacaktır.
SURİYE SINIRINDA İKİ ÖNEMLİ AKTÖR
Suriye
sınırında iki önemli aktör: Amerika ve Rusya'dır. Amerika PYD örgütünü siyasi
olarak havadan desteklemektedir. İŞİD örgütünden daha tehlikeli olan bu örgüt,
dış güçlerin de desteğinde, girdikleri bölgelerdeki halka işkence, zulüm ve
toplu ölümler gerçekleştirerek gözlerini korkutmakta oradaki insanları imha
etmekte olup, yöre halkını göçe mecbur ederek Mülteci durumuna düşürmektedir.
Türkiye'nin geçmişindeki bu eski şehirlerinde yaşanmakta olan hadiselere
seyirci olarak bakması yanlıştır... Bizim kan, din kültür kardeşliğimizin,
akrabalığımızın bulunduğu bu meskun yer ve yörelerin elden çıkması, Türkiye'nin
de geleceğini tehlikeye sokmaktadır...
Kısaca
Amerika iç işlerimize de müdahale ile güneyimizde bir Kürt devleti
kuruyor. Kuruyor ise biz ya onu destekleyip kontrol altına almalıyız;
veya ülkemize dahil etmeliyiz. Yapamıyor isek bu kurulan devleti bir daha
teşebbüse mahal vermeyecek şekilde yıkmalıyız.
Türkiye'de
yoksulluk da giderek yükseliyor. Şehirlerde açlık sınırı çok yüksek. Doğu ve
Güneydoğuda sosyal yardım girdileri tamamen bitmiş, ekonomik sıkıntı hat
safhaya ulaşmıştır.
PKK, KDK
birbirlerinden farklı değildir. Doğu vilayetlerimizde halkı huzura kavuşturmak
mecburiyetindeyiz. Devleti güçsüzleştiren, sokak hakimiyetini terör
örgütlerinin elinden alıp devletin güvenlik güçlerine teslim etmek
gerekmektedir.
Buralarda
ve ülke genelinde suç işleyenlerin ıslahı ve suça teşvikin önlenmesi için
caydırıcı cezalar ve davaların çok kısa sürede sonuçlandırılması şarttır...
Ayrıca bugüne kadar hapishanelerde yatanlar için de bir "GENEL AF" fa
hepsinden çok ihtiyaç vardır.
Terörle
beslenen doğuda esnaf ve tüccarlar devlet tarafından güvence altına alınmıştır.
Bu sebeple dükkanları, mağazaları, fabrikaları sigortalıdır. Bunlardan birine
teröristler tarafından yapılacak bir saldırı, yangın,, kundaklama olduğunda
devlet bunların daha önceden fotoğraflanmış görüntülerine bakarak 35.000 dolar
ile 45.bin dolar arasında güvence bedeli ödemektedir. Hak zaii durumunda bunu,
kaymakamlar, jandarma komutanları, muhtarlar ile tesbit etmekte ve devlet
eliyle ödemektedir. Ne yazık ki buradaki art niyetliler, devletten bu paraları
alabilmek için teröristlere adeta yalvarmakta: "Bizim bakkalı ne zaman
yakacaksınız?.." diye kundaklanma ve yakılma sırasına girmektedirler. Bu
teröristler : "Dur bakalım sana sıra gelmedi. Gelecek haftayı bekle, öbür
haftayı bekle." gibi sözler vermektedirler. İşte devletin parası doğuda
buralarda çar çur edilmektedir. Ayrıca bu yakılan ve kundaklanan boş yerler
aslında ne yazıktır ki yakıldı gibi gösterilen içi boşaltılmış dükkanlar ,
marketler ve benzerleri silahların ve mermilerin satıldığı, kaçak gayri ticari
yerlerdir.
Çözüm
Sürecini bekleyen iki grup bulunmaktadır:
Birincisi:
Kendilerini Türkiye'nin bir parçası olarak gören ve Türkiye'de entegre olarak
yaşamak isteyen Kürtlerin...
İkinciside
Türkiye'den toprak talep eden, toprak kopararak bir Kürt devleti kurmak isteyen
siyasi gruptur. Bu her iki grubun da problemi kendi içinde ve makul ölçülerde
ekonomik, sosyal güvence ve sosyal devlet ve gelir dağılımındaki denge ile
sağlanacaktır.
İşsizlerimize
mutlaka bir iş verilmeli, iş verilemeyenlere de iş bulununcaya kadar sosyal
güvenlik kurumu tarafından maaş verilerek, huzura yürünecektir.
Bütün
vatandaşlarımız, Sosyal Güvenlik şemsiyesine altına alınacak, böylece hiç kimse
iş, sosyal güvenlik kısaca geleceği konusunda bir endişe ve kaygı
duymayacaktır. Terör, asayişsizlik ve fakirlik de bu yörede değil, ülkenin
tamamında bitecektir.
Böyle bir
ülkede vatandaşlarımızın her biri, kendilerinden ve geleceklerinden emin bir
şekilde, hiç bir şeyden endişe duymadan köy, ilçe ve şehirlerimizde kavga ve
şiddetten uzak, sağlıklı, mutlu bir şekilde hayata atılacaktır.
Nüfusa
kayıt esasına bağlı olarak açık veya gizli işsizler tespit edilecek İsviçre,
Hollanda, Belçika, Almanya gibi sosyal güvenlik şemsiyesi getirilecektir.
Türkiye'deki bütün kesimler için Sosyal Yardım algısını, partilerin,
hükümetlerin elinden alıp doğrudan devlete vermek gerekmektedir.
Türkiye'de
ekonomiyi canlandırmak, tarıma, hayvancılığa önem vermek ve atıl durumda olan
ziraat ve veteriner mühendislerini hayata geçirmek en önemli hamlelerden bir
kaçı olacaktır. Normal olarak ekonomi kısıldıkça halk darboğaza girer. Büyüme
durur. Makro verilerde ise büyüme yükselirken ekonomi canlanır, Halk
nefes alır. Yeni atılımlar, yeni oluşumlar, yeni çıkışlar olacağından büyüme
artar, kıriz ortadan kalkar ve refaha doğru yol alınır.
Komşumuz
Yunanistan'ın ekonomisi çöküyor... Yunanistan oylamaya giderek Avrupa
birliğinin baskılarından ve borç batağından kurtulmak istedi. YURO'dan ayrılmak
için karar aldı.
Rus Akımı
için AKP hükümeti Rusya'ya akımı sizden geçireceğiz diye söz vermiş. Türk
akımına bu sözü kim verdi?.. Bakan mı bürokratlar mı?..Türk Akımı'nın durum ne
olacak belli değil. Sayın Cumhurbaşkanı enerji akımları ile yakından
ilgileniyor ve Bakü'de bu iş bitirilmiş olduğunu Gastro açıklamış
bulunuyor.
Kaçakçılık
ağları ve hızlı boru hatları ile kazancımız başkalarının ceplerine
aktarılmaktadır. Bunlara engel olmak gerekmektedir. Sadece 4 haziran 2007'den
2009 Hazirana kadar 573 eylem 2009'dan sonra da 973 eylem ve kundaklama
gerçekleştirmiş olan teröristlerin Türk ekonomisine verdiği zararı önler isek
Türkiye Avrupa'nın değil dünyanın en güçlü devleti olacaktır...
Orta Doğu
huzura doğru giderken, ordu eski gücüne ve çevik manevra kabiliyetine yeniden
kazandırılmalıdır. Ordu içerisinde komandolar benzeri; ama komandolardan da
daha ileride her türdeki teçhizat ile donatılmış, öncü, vurucu ve çevik bir
güç, Akıncı Birlikleri kurulmalıdır.
Ortadoğu'da
huzur önemlidir.
Ortadoğu'da huzur yoksa dünyada da huzur yoktur...
(Ankara,
Salı, 07 Temmuz 2015)