YENİ AÇILIMLAR, BAHÇELİ ve ERDOĞAN
Abdullah
Çağrı ELGÜN
Asıl olan terör değildir!
Türkiye’de PKK ve KCK Modelinin Türkiye’deki demokrasiyi tanımadığı, Batı Tipi
Demokrasiyi reddederek, DEM Partinin Eş Başkanı Tuncer BAKIRHAN’ın:
13 Şubat 1925’te Dicle'de Şeyh Sait Ayaklanmasıyla, Seyit Rıza’nın 1937’de Tunceli İsyanının başlatan elebaşı olarak tarihe geçtiler. Bunlar: Rus, İngiliz, Fransızlarla iş birliği yapıp vatana ihanet etmişlerdi!.. Bu vatan hainleri Tuncer BAKIRHAN’ın söylediklerini yapınca, bunlara ne olmuştu? Onu söylemedi… Şimdi Kürt Halkı Şeyh Sait’in yaptığını yapınca silahlı isyana karşı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Polisi, Askeri ve bütün Kürt ve Türk, Türkiye Cumhuriyeti Halkıyla Hendek kazana, karşı durmadı mı?.. Yine aynı duruşu sergilemeyeceğini sananlar mı var?.. Siz kime, neye güveniyorsunuz?..
12
Ağustos 2014’te İktidarın suskunluğu sayesinde, Şeyh
Sait’in asıldığı Dağ Kapı Meydanı’na AKP Hükümeti “Çözüm Süreci” davulları
çaldırıp bölücülerle aynı harmanda “Mengri Megri” söyleyip “Beraber Yürüdük
Biz Bu Yollarda” ile coşunca, bu meydanın adına “Şeyh Sayit Meydanı” veriliyordu.
Bu yetmiyor, HDP Belediye Başkanı bu İngiliz İşbirlikçisi Vatan Haininin
Şeyh Sait’in heykelini şehrin en büyük meydanına dikiyordu!.. Üstelik Kanlı
bıçaklı, domuz bağı ile insan öldüren kadınları betona gömen Hizbullahçı HÜDAPAR
da bu heykeli sahiplenmiş ve Teröristlere "iadeyi itibar" talep etmemiş miydi?..
Türk
Halkına silah çekenler, Devletin mermisini, anlının ortasında bulacaktır!..
“Çözüm
Süreci” yanlıştı! Sonucu ortadadır. “Kürt Açılımı, Dersim
Açılımı, Ermeni Açılımı, Barzani Açılımı” aynı yumuşamanın başka türlü
varyantıdır. Çözüm hiç değildir!
1921
Koçgiri İsyanı, 1937 Dersim İsyanı da bu işin yanlış
olduğun ve(Bağımsız Kürdistan) için hata yaptıklarını, İngiliz ve Fransızların)
Oyununa geldiklerini (Nuri Dersimî, Hatıralarım) eserinde elebaşları itiraf etmişlerdi…
2010
yılında Seyyit Rıza’nın Tunceli Kışla Meydanı’na heykelinin dikilmesi, il
sınırları içindeki cadde, sokak ve meydanlara isimlerinin verilmesi takip
etmedi mi? Askerlerimiz tarafından öldürülen teröristlerin mezarları yaptırılıp
başına PKK bayrakları asmadılar mı?
Bütün bunları serbest bırakanlardan başka tavizler istenmeyeceği mi sanılydı?.. Şimdi
bunlar uslanıp kuzu mu oldular?.. Tarihte ne oldu ise Türkiye Cumhuriyeti Devletinin
cevabı eskisinden çok daha keskin ve çok daha şiddetli olacaktır!.. Bundan hiç
şüpheniz olmasın!
İlk
“Çözüm Süreci” ne işe yaradı?
Silahlı
isyanları, devlet silahla bastırdı. Bir iki akılsız meczubun düşünü, Bütün Kürt
Halkının isteği olarak kabul etmek ahmaklıktır!.. Geçen dönemde ne olmuşsa,
daha beteri olacak ve bir daha doğrulmamacasına kollar, beller kırılacak, başlar
bir daha kalkmamacasına ezilecektir!.. Böyle bir durum, bu defa bu isyancılarla
birlikte onlara yataklık ve yandaşlık eden her kim varsa, gereği yapılacaktır!..
Bu, ayrılık isteyen ve silah çekenlere karşı, Türk Polis ve Askerinin, onlara çiçek
atılacağını mı sanıyorlar?..
Demokrasi ve Devletin Ezici Gücü, bunun için vardır. Herkes aklını başına alsın!... 25 Temmuz 2015’te Hendek Operasyonu bunun için bir örnektir. Tekraren nasihate gerek yoktur! “Bir musibet bin nasihatten yeğdir!..” der atalarımız. İç savaş, çığlıkları atanlar iyi duysun ki Türk Devleti, her daim on sekiz (18) yaşındadır. Devletin en yüksek makamlarına kadar sürükleyip getirdiklerimiz Kürt Halkımızı, vatandaşlarımızı, hiçbir riske atmasınlar. Meczup düşlerin ve düşüncelerinin peşlerinden sürüklemesinler… Tarih bu tür fikir taşıyanların çektiği çok büyük acılar, sefalet ve mahrumiyet örnekleri ile doludur!.. Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Avşar, Yörük, Türkmen, Rum, Ermeni, Süryani, Arap...vb. TÜRKİYE CUMHURİYETİNE VATANDAŞLIK BAĞI ile BAĞLI HERKES, ETNİK KÖKENİ, DİNİ, DİLİ, CİNSİ, RENGİ NE OLURSA OLSUN TÜRKTÜR ve TÜRK VATANDAŞIDIR!.. Her kim, ayrılık tam tamları çalarsa, yazık olur...
Ebulfeyz ELÇİBEY:
"Türk değilim!" diyenlere karşı ısrar etmeyiniz; çünkü Allah'ın kendisine bahşettiği şerefi, istemeyen şerefsize; biz zorla, şeref verecek değiliz!" demektedir.
Anayasanın
İlk Dört Maddesi:
Anayasa’nın
ilk dört Maddesi değiştirilmek isteniyor. Bunu düşünenler, Anayasanın ilk dört
maddesini değiştirmeden 42. ve 66. Maddelerini kaldıramaz veya değiştiremezler.
Asıl maksat da bunları değiştirmek veya kaldırmaktır!.. Bu durum Türkiye ve
Türk Devletinin bölünmesine sebep olur. Böyle bir değişiklik, “Azınlıkların
kendi kaderini tayin hakkı doğurur. “Türkiye Cumhuriyetini kendi eliyle böler.
Anayasayı
değiştirmek için 400 Milletvekili bulunur. Bulunamaz ise bunlar çeşitli pazarlıklarla,
satın alınabilir. Tabi referanduma gerek kalmadan Anayasanın bu maddeleri
değiştirilme ihtimali yüksektir!.. Değiştirilirse ülkede içinden çıkılmaz bir
kaos başlayacaktır. Halk bu tepkiyi her daim “Anıtkabir” e çıkarak
göstermektedir!.. Hâlâ anlamayanlar varsa buradaki insan seline bir bakması
yeterlidir. Devletin olmadığı veya yetmediği yerde halk Devlet Gelinceye kadar kendi
gücü kullanır. Bu Halkın Anayasal hakkıdır. 15 Temmuz’da örneği görülmüştür. Bu
hassasiyete Dikkat etmek gerekli ve bir mecburiyettir!..
Anayasa’nın
ilk dört maddesi ile 42. ve 66. Maddelerinin değiştirilmesine ısrarla sahip
çıkmak gereklidir. Bu her Türk vatandaşının boynunun borcudur…
Dönen
Dolaplar ve Haberler:
Bunların basireti bağlanmış derler ya tam da doğrudur. Türkiye’de
olağandışı haberler çıkıyor. Terörist Başı Abdullah ÖCALAN’ın, Brüksel’de
KCK’ nın yaptığı toplantıya telefonla katıldığı iddia ediliyor.
Gazeteci
Ahmet Metin yirmi dakikalık bir video yayınlıyor.
Ekim
Ayında Bürüksel Rodinson Otel’de yapılan bu toplantıyı: R.T. ERDOĞAN, Devlet
BAHÇELİ ve A. ÖCALAN’ın çok önceden planladıkları
söyleniyor. Bunu AKP’ye yakın ROK ve
Abdülkadir SELVİ de söyledi. Bu herkesin malûmu…
“Yeni Çözüm Süreci” nin KCK’nın liderleriyle
Beşir ATALAY, Derya YANIK, Yalçın AKDOĞAN, Ayşenur BAHÇEKAPILI, Mustafa
KARASU, Ercümen… (Zenka TV.) Sabri ORKUN Bürüksel Radinson Otel’de buluşup
toplanıyorlar ve bu toplantıya Abdullah ÖCALAN’da telefon ile katılıyor.
Şimdi
daha önce devlet, Öcalan ile görüşmüş müdür?
Evet!..
MİT
veya görevlendirdiği kişilerin görüştüğü intibaı uyanıyor.
Bahçeli,
bu çıkışı, tek başına yapmamış, bizzat Erdoğan ile konuşup, istişare etmiş
olduğu anlaşılıyor; fakat tam da bu sırada hiç de olmayacak Belediyelere bu
Kayyum niçin? Seçilmiş Başkanları yerinden almak çözüme yardımcı mı olacak?
Belki de Erdoğan, bir taş ile birkaç kuşu birlikte vurmak istiyor olabilir mi?
1)
Belediyelere atılan Kayyumlar ile Öcalan’ı istenilen zemine çekmek!
2)
Devlet Bahçeli’yi ve partisini seçimler öncesi itibarsızlaştırmak!
3)
Mansur ve İmamoğlu’na gözdağı vermek!
Belki
de Mansur YAVAŞ ve Ekrem İMAMOĞLU’nun anlaşamayarak veya
anlaşarak taktik hatası yaparak, aynı anda aday yapılarak ikinci turda,
ERDOĞAN’ın fırlayıp çıkmak istemesi… Sinan OĞAN’ı bilerek öne sürenler,
bu seçimde de Milliyetçi seçmene Mansur YAVAŞ’ı yem olarak, bağımsız
aday yapabilirler mi?..
Sinan
OĞAN yeminde olduğu gibi. Bugün MHP’nin yerine DERVİŞOĞLU ve ÖZDAĞ da yine Erdoğan’ın
istediği yolda, yardıma hazır olacaklarından şüphe yok gibi görünüyor!..
Bu
Kürt Açılımı nedir?
Anadolu’yu
fetheden Alpaslan KURMANÇ, Yunus KÜRT, İsmet İnönü KÜRT, Ziya GÖKALP KÜRT, Turgut
Özal KÜRT, Atatürk TÜRK’tü mü diyelim?
Türkiye’de
bir Kürt sonunu var mı?..
Bir
Kürt, Türklerin yaptığı; fakat kendilerinin yapamadığı kanunlarca yasaklanmış
bir şey mi yapamıyor?..
Bu
ülkede Kürtlerin, Türklerden fark ne?
Kurtuluş
Savaşını birlikte yapmadık mı? Milleti birbirlerine düşürmenin yolu bu mu?..
Çözüm
Süreci”, “Otonom Devlet”, “Federe Devlet”, ”Federasyon”, “Eyalet” söylemlerine kim kaşıyor,
dillendiriyor, kullanıyorsa, bu düpedüz vatana, Türk Milletine ihanettir!.. Bu
fitnedir. Bu fitnenin başı ezilmelidir!..
Bence
tek çözüm var! Ayrılık isteyen ne kadar Türk, Kürt Vekil, Belediye Başkanı
Bürokrat varsa İstiklâl Mahkemesinde yargılanmalı. Tamamen temizlenmelidir.
Sanırım toplam bin (1.000) veya beş yüz (500) kişiden kurtulunca, bu iş
kökünden çözülür.
Türkiye
de Kürtler hangi makama isteyip de gelemiyorlar?
Hangi
mesleği isteyip de yapamıyorlar?
Hangi
okula gittiklerinde okuldan kovuluyor, çarşıya, pazara, otele, hamama
alınmıyorlar?
Sahillerin
en güzel yerlerinde onlar yaşıyor, Villalar onların zenginlik onların, ticaret
onların, Makam ve mevkiler onların… Bence Problem Kürtler de değil. Bu meseleyi
kaşıyıp kaşıyıp önümüze çıkaran iç ve dış düşmanlardadır diye düşünürüm.
Habur’da
bu kadar terörist serbest kaldı. Seçime giderek Milletvekili oldular. Bakan, Bakan
Yardımcısı, bürokrat oldular. Sonra Ne oldu? Bugünlere gelindi? Doğru yapılmış
mıdır?
Kırk
bin yurttaşımız şehit olmakla kalmadı, hâlâ Şehit vermeye devam ediyoruz. Demek
ki bu “Çözüm Süreci” nde bir hata var!.. “Çözüm Süreci” nin cazası
bize kırk binden fazla candır!..
YENİ
AÇILIMLAR, BAHÇELİ ve ERDOĞAN’a bütün Türk halkına kıyımdır, zulümdür!..