OYUN ve TUZAKLAR
Abdullah Çağrı ELGÜN
Avrupalıların
yüzyıllardır ele geçiremedikleri Anadolu toprakları, bugün topsuz tüfeksiz, silahsız
ve kültürel olarak beyin gücü ve düşünüş olarak ele geçirilmiş bulunmaktadırlar.
Ülkemizin,
hemen her millî kuruluşu satılmış veya tamamen tasfiye edilmiş; veya yabancı ve
dış sermayelerin eline geçmiştir. Yer altı ve yer üstü kaynakları tamamen
özelleştirilmiş ve yabancıların kullanımına devredilmiştir.
Özelleştirme,
Sözleşmeli Personel, Taşeronluk Şirketleri ile Devlet Baba Geleneği toprağa
gömülmüş, milletin devlet babaya olan güveni kırılmış, insanlarımız güvenden
yoksun, tereddütlü, gelecek endişesi ile pısırık ve korkaklaştırılmıştır.
Aydın
korkak, aydın pısırık, aydının zihni bulanmış, aklı karıştırılmıştır. Dini bir
araç gibi kullanarak, ülkemizde, milleti çeşitli etnik kimliklere bölen, ayrıştıran,
bu ayrılık ve farklılıklardan nemalanan bir sitem mevcuttur. Ülkeyi ve halkını
ayrıştırıp mozaikleştirerek küçültüp, bölen ve kolay yönetmeğe çalışan
kapitalist düşman ile karşı karşıyayız. Gelinen noktada Millî Devlet, mozayik
bir devlet olarak gösterilerek, millî devlet algısı bulandırılmıştır. Saf,
temiz, Türk ve Müslüman vatan evlatları ayrıştırıp kamplaştırılarak samimi
insanlar para babaları ve küresel güçler tarafından yönlendirilerek gerçek
niyetlerini gizlemeyi başarmışlar; ve iktidarın her alanını ele geçirmişlerdir.
Ülke bu oyun ve tuzaklara maalesef düşmüş ve hâlâ bu düşüşten kurtulamamıştır…
Basın
yayın ve görsel medyada gerçekleştirilen Bizans oyunları ve zihinleri
bulandıran, korku ve güvensizlik ortamı, ekonomide de çöküşe doğru bir eğilme
yaratmıştır. Ülkenin dört bir yanı Kurtuluş Savaşı gibi PKK, PYD, İŞİD, DAİŞ,
ve Küresel Güçlerin işgaline uğramışken ve bir İç ve Dış Barış ve bir İstiklâl Savaşı verilirken, Anayasa,
Başkanlık Sistemi gibi tali unsurlarla uğraşılması anlamsız ve beyhudedir.
Normal zamanlarda olması gerekenlerin “Yangından
mal kaçırır gibi” bugüne
sıkıştırılması oldukça manidardır.
YENİ
ANAYASA ve BAŞKANLIK
Yeni
Anayasa gelirse, Millî devlete son verilerek, ABD’den ithal edilen Başkanlık
modeline geçilerek yeni özerk bölgeler ve eyaletler ortaya çıkacaktır. Bu ise
bir başlangıçtır. Gerisi sonradadır… Bu ise tek adamlığa hatta diktatörlüğe
doğru gidişin bir göstergesidir. ABD’den ithal edilen başkanlık sistemi ile:
Millet
Meclisi ve Vekilleri etkisiz ve yetkisiz kılınıyor.
Milletin
ve Meclisin yetkisi tek ele devrediliyor.
Millî
devleti ortadan kaldırarak, eyalet ve özerklik yapılanmasına yol açılıyor.
Türk
tipine uygun olmayan bu sitemde, çoğulcu demokrasiden ve çok partili sistemden
uzaklaşarak esas iki partiden bahsediliyor. Halk için değil halka karşı ayakta
durmak için iki partili bir sisteme geçilmek istemektedir. Bu sistemde iki parti de sistemi ayakta tutabilmek için rakip partiye
ihtiyaç duymaktadır. Bu Kapitalist sistemde partiler, para babaları, finans
baronları, silah tüccarları ve kodamanlar buradan nemalanırlar. Ezilen ve
fakirleşen halktır.
Türkiye,
1988’de Srazburg’da “Yerel Yönetimler Yasası” na imza atmıştır. Türkiye, bu yasa ile yerel yönetimlere özerklik veren
ve ülkeyi on iki(12) eyalete, küçük birimlere bölerek, küresel bankerlere bağlanma tuzağına
düşmüştür.
2006’da
BOP Başkanlığını kabul edenler Başkanlık
Sistemi ile Türkiye on iki bölgeye ayırıyor. Her bölge, kendi yatırım
kararını alacak ve bunun için Küresel
Valiler, Belediye Başkanları ve Özel Sektör Yetkilileri ile birlikte Bölgesel Yasalara imza atacaklar.
Eyaletler,
Merkezi yönetimden ayrı olarak icraat yapacaklar. Yaptıkları projeleri için
küresel bankerlere borçlanacak ve parayı aldıkları bankerlerin emirlerini
yerine getirmede tereddüt etmeyeceklerdir; veya borç batağında boğulacaklardır.
Türkiye’de
bu uygulamayı gerçekleştirmek ve mevcut Yerel Yönetim uygulamaları konusunda
yol haritası belirlemek için girişimde bulunmuşlardır. Böylece Belediye Başkanları, Yargıçlar, Federal
Yönetimler ve Federal Mahkemeleri yerinde görüp incelemek ve uygulamayı öğrenmek
için Kolerada ve Arizona Eyaletlerine
giderek uygulamaları yerinde görüp bilgilendirilmişlerdir. Hatta bunun için
Federal Mahkemeler ve kurulacak (12) on iki Eyalet için Kayseri’de Eski
Dikimevi Yıkıntıları arsasına büyük bir bina yapılmış ve inşaatın içi ona göre dizayn edilmişti…
Seçim
öncesinde bölünme öncelikle ordu içinde gerçekleştirildi. Böylece Türk ordusu küçültülerek Korucular dağıtılacak ve Güneydoğu’da sadece
bir kolluk gücü oluşturulacak ve özel ordu oluşturulması için yerel yönetimlere
yetki için düğmeye basılmıştı…
“Doğuda Valilere ve
komutanlara Operasyon yapmayın” emri, “Sınırda Teröristlere Çadır
Mahkemelerinin Kurulması, ve dağdakilerin yargılanmadan serbest bırakılması,
Doğudaki Belediye Başkanları ve Eş Başkanların Eyalet Yasaları oluşturması;
Asker ve Polis Birimleri Kurması; Yerel Mahkemeler Kurarak Türkiye Cumhuriyeti
Savcılarını Yakalatıp Yargılama durumuna gelmeleri… vb.”
hepsi bunun içindi. Güneydoğuda Türk ordusunun yer almayacağını, Bölgenin özel
güvenlik şirketlerine ve bölgesel silahlı güçlere bırakılacağı dahi açıklanmıştı.
Geçen
seçimden sonra gelinen noktada imzalanan sözleşmelerle emperyalistlerin oyununa
gelmiş: “Yanıldık, yanıltıldık, kandırıldık”, POP Başkanlığı, Çözüm Süreci; Eyaletlerin
Kurulması, Akil Adamlar, Ülkeyi kan gölüne çeviren önemli eylemler tarihe kara
bir leke olarak geçmiştir. Küresel
Güçlerin ve Emperyalistlerin sıkıştırması ile Emperyalistlerin kıskacına
girmiş, ve çıkış yolu, ve tarihî bir hatadan dönüş için teröristlere yapılan yeniden
operasyonlarla şehirler halaç pamuğu gibi dağıtılarak boşaltılmış, göçler
başlamış ve nihayet geçmişteki bir yanılgı düzeltilerek tarihî bir yanılgıdan
dönüşe imza atılmıştı…
OYUN ve
TUZAKLAR
Bugün
yapılmak istenen Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi ile ülke Küresel Efendilerin
eline verilecektir. Oynanan bir oyun ve tuzaktan başka bir şey değil. Bizi
yönetenler bir kez daha kandırılacak, bir kez daha aldatılacaktır.
Küresel
güçlerin hedefi Başkanlık sistemi ile ülkeleri küçük parçalara bölmek ve küçük
lokmalar halinde kolay yutabilmektir. Bu getirilmek istenen Başkanlık ve
Sistemde:
Anayasada
Türklük kavramı olmayacak,
Milliyetçiliğe
yer verilmeyecektir.
Uluslararası
sözleşmelere bağlı kalınacak,
Egemenlik
uluslararası kuruluşlarla paylaşılacaktır.
Azınlık
Halkların kendi kaderlerini tayin için hukukî dayanak yaratılacaktır.
Meclis
Yetkisiz, etkisiz olarak, Vekiller sadece Başkan’ın memuru olarak uşak
muamelesine tabi olacaklardır.
Devletin
bütün kurumları tek kişinin iki dudağının arasından çıkacak söze bağlanacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder