Abdullah Çağrı
ELGÜN
Ortadoğu’da
barış: İngiltere, ABD ve İsrail’in Ortadoğu’daki; Ruslar’ın “Sıcak Denizlerdeki
(Karadeniz ve Akdeniz) emellerinin bitmesi ile Barışa Adım Atılacaktır…
2010 yılında Tunus’ta başlayarak
bütün Ortadoğu’ya yayılan, 2011-2015 ve 2019 yıllarında tamamen iç savaşa dönüşerek
yaygınlaşan, çıkar ve vekalet savaşları devam ediyor.
2015’ten bu yana
şiddetini artırarak devam eden savaşın getirdiği göç ile yaklaşık beş milyon
(5) Suriyelinin Türkiye’ye getirildiği(?!.) bilinmektedir…
Türkiye hükümeti (AKP),
muhtemel sınır güvenliğini sağlayabilmek için: Fırat
Kalkanı ve Zeytin Dalı Operasyonları
ile teröristleri dize getirmiş ve Amerikan emperyalizmine tam da son
vermek üzere iken: “Ateş Kes!..” diyerek “Yanlış
Karar”ın batağına saplanmıştır…
Burada yapılması gereken “Barışa Adım Atmak”, Esat ile anlaşmak ve yeniden
2005’li savaşsız, refah ve mutlu günlere geri dönmektir. Barış Savaştan her
zaman iyidir. Ülkemize
girilmedikçe halkımıza eziyet ve sıkıntı edilmedikçe; ülke, sınırlarımız ve
ötesinde, bizi alâkadar eden, gerçek bir tehdit arz etmedikçe savaş, cinayetten
başka bir şey değildir…
Sıcak Denizler
Barışa Adım Atarak, İngiltere, ABD, İsrail ve Rusya’nın emperyalizmini ve Rusya’nın açıktan ve gizli “Sıcak Denizlere İnme”, heveslerini kursağında bırakmak en başarılı ve en aktif siyaset yolarından biridir.
Barışa Adım Atarak, İngiltere, ABD, İsrail ve Rusya’nın emperyalizmini ve Rusya’nın açıktan ve gizli “Sıcak Denizlere İnme”, heveslerini kursağında bırakmak en başarılı ve en aktif siyaset yolarından biridir.
Suriye, dün, Filistin
için Israil’e büyük sed olabilirken, bugün iç ve dış savaşlar ve Esat’a yapılan
baskılar sebebiyle, bu ülke ve lideri Esat, can derdine düşürülmüştür…
İdlip bir kara
deliktir…Doğu Akdeniz’e ve Sıcak denizlerimize inen İngiltere, ABD ve Rus Savaş
Gemileri nereyi bombalamak için oradadırlar?.. Bunlar, Dünya Barışı için
bu çıkmaz sokaktan geri dönmelidirler… Türkiye, İran, Rusya, Suriye; Barışa Adım Atmak için birleşmelidirler.
Kazakistan’ın başkenti
Astana ve Rus Limanı Soci Görüşmeleri ile sağlanan mutabakata kesin olarak
uyulmalı dünyan insanlarının özlemi olan Barışa
Adım Atılmalıdır…
Amerika’nın, Suriye’nin Deyr ez Zor
Bölgesini, dünyaca kullanımı yasak olan “Fosfor bombası” ile
vurduğu, medya haberlerinde yer aldı… Bugün tam da
emperyalizmin boğazına pamuk tıkamışken, “Ateş Kes”
demek Amerika emperyalizmine devam etmek demektir. Askerlerimiz her ne olursa
olsun ateşi
kesmeden sonuna kadar gitmeli ve hedefe varmalıdır. Cesaret,
atılganlık, riskin olmadığı hiçbir davanın başarı kazanamayacağını herkes bilmelidir.
Beşer Esat
ve Suriye
Bugün için: Beşer Esat,
Suriye Halkının resmî Cumhurbaşkanıdır. Yarın ülkelerin başında kimin,
kimlerin olacağını kimse kestiremez… On yıl, on beş yıl sonra kimlerin nerede
olacağı ve hangi ülkelerin yan yana gelip birleşip bütünleşeceği, hangi
liderlerin, yerinde yerlerin eseceği, hangilerinin zirvede ve konuşulan
şahsiyetler olacağını kimseler bilemez. Hükümetler geçer giderler, Devlet
Politikaları sürekli ve kalıcıdır, buna gereğinden fazla dikkat edilmelidir…
Suriye Halkının resmî
Cumhurbaşkanı Beşer Esat’tır. Türkiye, daha dün kol
kola gezdiği Esat ile ne zaman düşman olmuştur?.. TRT ve medya kuruluşları, bu konuda kışkırtma
ve hasmane tavır takınmamalıdır… “Rejim Güçleri!..” ne demek? Suriye’yi ve
Esat rejimini tanımıyor musunuz? Bugün
gizliden gizliye BOP Başkanlığı hâlâ devam mı ediyor? Değilse, etrafımızda olan bitenlerin
mesuliyetini kim üstlenecek? Bir dönem Amerika’nın bütün isteklerini kabul
edip, aynı havuzda vals yaparken, bugün bir ileri iki geri hamlelerin sebebi
nedir?.. Böyle politikalara bir son verilmelidir!.. Amerika ile dost muyuz
düşman mıyız? Bu şekilde ortaklık devam edebilir mi?.. Devletlerde politika her
an ve zamanda değişkendir, değişebilir, değişmelidir… Bugün dost olduklarımızla
yarın düşman, düşman olduklarımızla da dost olabiliriz… Bu talihin ve bulunduğumuz
coğrafyanın bir cilvesidir.
Mensup olduğumuz milleti
kendimiz seçemediğimiz gibi komşularımızı da biz seçemiyoruz. Yarın bunlar da
değişebilir. Devlet adamlığında ve liderlerdeki cesaret, bazan bir ülkeyi, bir
orduyu ve bir devleti kurtarır bazan da ülkeleri başka devletlerin hegemonyası altına
sokar…
Azim ve Kararlılık
“Beş milyon Türk
vatandaşı olmuş Suriyelinin hakkını teslim etmek üzere!..” girip Suriye’yi
alacaksınız. Musul, Kerkük, Telefer, …vb. bize ait ne varsa alacaksınız… Mültecilere
teslim ederek, Türk bayrağını oraya dikeceksiniz… (Kırk yıl boyunca parça parça
sürekli savaş yapılmaz. Bir defa girilecek ve iş noktalanacaktır!..)
Askerimizi, güvenlik güçlerimizi, orada tutacağız, kısaca yerleşeceğiz. Soruyorum
mağdurları, bizim de vatandaşımız olan Suriyeli Göçmenleri, oraya yerleştirmeye
kimsenin itirazı olabilir mi?.. Biraz cesaret!.. Beşer Esat, Özgür Suriye
Ordusu, Kürt Grupları, Türkmenler veya Türk Ordusunun sarsılmaz azmi ve ezici gücü…
Kiminle yapacaksanız yapın ve elinizi çabuk tutunuz… Azim ve kararlılık ile bu
işi bitiriniz!.. Bazı işler, gecikme kabul etmez!..
Üç beş çatlak ses için de
meşhur Türk Ata Sözü yeterlidir: “İt ürür, kervan yürür!..”
Yapamıyorsanız Suriye üzerinde halen hakim unsur üzerine politikalar kurulmalı
ve stratejiler ona göre belirlenmelidir…
Amerika
Birleşik Devletleri
Türkiye’de her ne olursa
olsun ABD üstleri tamamen kapatılmalı, Amerika Ortadoğu’dan sökülüp
atılmalıdır. Kesin kararlılık, biraz
cesaret bunun için yeterli olacaktır. Bir ileri iki geri adımlarla politikalar yürütülemez…
İran ve
Rusya’nın bize bu konularda yardım etmesini beklemek hayal olur; ancak ABD ve
İsrail’i kendimize güldürürüz.
Suriye Savaşını görüşmek
üzere İngiltere, ABD, Almanya, Fransa, Ürdün,
Suudi Arabistan 14 Eylül 2018’de Mısır’da bir istişare toplantısı yaptı. Neticede, ülkeler ve halkları ve teröristleri
savaşa sokanlar bilmelidir ki savaş bitip taşlar yerine oturunca, besledikleri
teröristler sahiplerine geri dönerler “Besle kargayı, oysun gözünü!..” o zaman yanlışlarını telefi edemezler…Ortadoğu,
Osmanlı Devleti’nin yıkılmasının ardından İngiltere ve Fransa gibi Batılı
sömürgeci güçlerin kontrolü altına girmiştir. Böylece bölgeniz zenginlik
kaynakları yıllarca, bu bölge halkına değil, bu sömürgeci güçlerin baştaki yöneticileri
tarafından Batı’ya aktarılmıştır. Ülkenin halkını ise yıllarca baskı ve
şiddetle susturmuş, aç, açık, yoksul ve eğitimsiz bırakmıştır.
G 20 Zirvesi
Bu zirve hakkında bir çok
medya kuruluşları yazıp çizdi, yorumlar ve değerlendirmelerde bulundu. Bunun
için burada çok fazla konuşmanın yersizliği kanaatindeyim; fakat sonuç ve durum
halkın vicdanında sübut bulmuş olduğu kanaatindeyim. Şöyle ki:
Zirve görüşmelerinin
hemen akabinde veya aynı anda ve derhal parasını ödeyip teslim almamız gereken
malların kargoya verilerek yola çıkarılması gerekmez miydi?...
Biz o gün: “Türkiye’ye
haksızlık yapıldığını kabul ediyoruz!” söylentilerine kanmayız!..
Sonuç ne? O günden bugüne
kadar parasını ödediğimiz mallarımız bize hâlâ teslim edilmemiş ve teslim
edilmek için de bir adım atılmamış olarak görünüyor. Hâlâ yalvarmakla, aman
dilemekle, etmeyin, tutmayın, “Parasını ödedik yahu!..” larla vakit
öldüremeyiz! Başka alternatifler ve yaptırımlar, göz dağları ve çıkışlar
yapmalıyız…
Yüz Yıl Duran
Türkiye
Dün zor şartlar içinde
olmak hasabiyle tek kurşun sıkmadan emanet bıraktığımız eyaletlerimizin İnisiyatifi
İngiltere’nin hoyrat ve acımasız ellerinde kardeşlerimiz aç, yoksul, sefil ve
eğitimsiz bir vaziyette birbirlerine düşürülmüş ve savaşa şartlandırılmıştır… Buna
bir son vermenin zamanı geldi ve geçiyor..
17 aralık
2010’da Tunus’ta, seyyar satıcılık yaparak geçinen Muhammed
Buazizi’nin kendisini yakmasıyla başlayan ve adına “Arap Baharı” denen
ayaklanmaların her anlamda öncü ve önemli gelişmeleri oldu. Bugün bu gelişmeler,
Barışa Adım Atılarak halkın, refah ve mutluluğu yönünde gelişmelere
sahne oldu. İslâm dünyası Modern Türkiye ve onun halkı yanında Avrupa’yı tanıma
fırsatı elde etti. Bu durum Doğu halkının ne kadar geri kalmış, yoksul,
eğitimsiz ve kendi zengin kaynaklarının kendilerine değil, Batıya akıtıldığını,
yöneticilerinin kırallar gibi; fakat kendilerinin Batı ve Türkiye karşısında
geriliğini fark etmesine ve yöneticilerine seslerini yükseltmelerine sebep
oldu. Kısaca, Müslüman halkı uyandı!..
Bu gelişmelerle Barışa
Adım Atılarak Bu Doğu Müslüman Halklarının yoksulluktan kurtarılıp, refah
ve mutluluk yönünde bir ivme kazandırılabilir. Büyük ve güçlü devletlerin zayıf ve güçsüz devletlerin zenginliklerini,
yer üstü ve yer altı kaynaklarını sömürerek halklarını yoksul ve sefalete terk
etmeleri doğanın adaletine ters bir davranış olup Allah’ın hakkaniyet kurallarıyla bağdaşmaz…
Dünya kaynakları savaşa
değil, insanların huzuruna, sağlık ve refahı yönünde insanların mutluluğu için
kullanılmalıdır.
Bugün gerçekleştirilmesi
gereken tek şey, ülke halklarını, makul, ülkeleri içinde kendi tercihleriyle müreffeh
ve huzur içinde yaşamaları için onlarla iş birliğine gitmek olmalıdır. Bunun
yolu da yerinde ve zamanında yapılacak kesin bir savaş ve sonrasında Barışa Adım
Atmaktan geçer…
SONUÇ
OLARAK:
·
İngiltere, ABD, İsrail başka ülkelerin
topraklarından ve zenginlik kaynaklarına el koymaktan vaz geçmelidirler. Bunlar hiç bir zaman Türk ve Türkiye dostu olmamış, Ortadoğu'da İsrail'i korumak ve Büyük İsrail Kurmak için dost görünüp kuyumuzu kazmışlardır...
·
İngiltere, ABD ve İsrail savaşa sebep olan
devletlerle, Suriye, Türkiye, İran, Rusya, Çin ve kendini savaşın ortasında bulan
devletler, savaşa sebep olan unsurları ortadan kaldırarak, Barışa Adım Atarak, Ortadoğu’da
barışı derhal sağlamalıdırlar.
·
Bunca meşakkât ve acılar içinde yaşayıp
vatan özlemi ile dolu olan Mülteciler, bir an önce sahip oldukları vatan
topraklarına yeniden döndürülmelidirler.
·
Mevcut beş milyon mültecileri vatan
topraklarına döndürmek için kendi gençlerinden de oluşturulabilecek iyi bir ordu
gücüyle Irak, Suriye tamamen alınarak teröristler temizlenmeli barış sağlanarak
huzur ve müreffeh bir hayata adım atılmalıdır…
·
Barışa Adım Atmak, sadece kendimiz ve
kendi milletimiz için değil dünya insanlığı ve milletleri için de örnek bir
davranış ve insanlığın zaferi olacaktır.
KAYNAKLAR: