ADALET
HERKES İÇİN
Abdullah
Çağrı ELGÜN
Referandum bitti.
Anayasa ve Başkanlık Sistemi memlekete hayırlı uğurlu olsun. Kazanan da
kaybeden de bu ülkenin mensupları ve bu ülkenin insanları. Bu sebeple kazanan
ülkemiz Türkiye olacaktır. Türkiye diyorum; ama ülkemizin adı konusundaki
tartışmalar devam edecek mi? Ülkemizin üniter devlet yapısı, Türkiye adı
kalkacak mı? Bayrağı, İstiklâl Marşı, Türk, Türkiye, Türkiye Cumhuriyeti,
kavramları rafa mı kaldırılacak?.. Bu kavramlarıyla ilgi endişe, kaygı ve
tereddütlerimiz devam edecek mi?..
Milleti bir bütün
olarak kucaklayıp kardeşliğimiz perçinlenecek mi, adalet, hak, hukuk, herkes
için aynı mı olacak; yoksa ilgililerin sesinden sadece ve devamlı “Ak Parti Kadroları! Ak
Parti Kadroları!” nakaratlarından başka ses işitmeyecek
miyiz? Milletin diğer unsurları, görmemezlikten gelinip yok mu sayılacak? İktidar sahiplerinin bu endişelerimizi
giderecek yeni sözler üretmesi, yeni projeler ortaya koyması ve tez elden ülke
içinde huzurun tesissisinin sağlanması bir zarurettir.
İktidar dışarıda,
ülkeye düşman unsurlarla, hiç taviz verilmeden yapılacak mücadelede halkı
arkamıza almak da ayrı bir güç ve güven kapısı olacaktır. Komşularla gerilen
hatlar düzeltilmeli, gereksiz tartışma ve polemiklerden kurtulunmalıdır.
Ömür dediğimiz şey, çok
kısadır. Bizim çocuklarımız, sonra torunlarımız, sonra onların çocukları ve
sonra da onların torunları gelecekler. Bizler, ölmeden önce idealimiz yapmak ve
yaşatmak, ülke içinde kalıcı, doğru ve silinmez izler bırakacaksak, öncelikle adaleti, herkes için tesis etmeliyiz. Vatandaşın
beklenti ve sorunlarını çok acil olarak yeniden yeniden gözden geçirilmelidir. Çocuklarımızın,
torunlarımızın güven ve huzurlu, yarınları,
sokaklarda huzur içinde dolaşabilmeleri içinde bulunduğumuz zamanda yapacağımız
icraatlara ve gerçekleştireceğimiz “herkes
için adalet”e bağlıdır..
Suçlu, suçsuz
hapislerde yatan binlercesi yetmezmiş gibi yeniden yeniden tutuklamalar, yeni cezaevlerinin
açılması, kişi ve toplulukların sadece muhalefet etmiş olması, haklarında
şikayet olması, veya olay yerinde, yanında yöresinde tesadüfen bulunması sebebiyle
tutuklanmaları, ceza evinde tutukluluk halinin devam etmesi adalet
olmayacaktır…
Bence referandum
sonrası beklenen ve olması gereken şudur: Toplumun
bütününü kapsayacak genel bir af yasası ile ülke insanlarının acıları
hafifletilmeli, yüreklerine su serpilmelidir… Gerçek suçluların suçlarının
hafifletilmesi, suçsuzların derhal çıkarılması, hapishanelerin boşaltılarak
okullara fabrikalara ve üretim sahalarına dönüştürülmesi yerinde olacaktır. Uzun
süre hapiste yatanların cezalarında indirime gidilmesi, suçsuzların ya
görevlerine iadesi veya bunlar, görevlerine iade edilmeyecekler iseler bile,
tutuklama öncesi çalıştıkları kurumlarında gelebilecekleri makam ve mevkileri
kendilerine iade edilip alabilecekleri en son maaşlarından emekli edilerek, mağduriyetleri
giderilmelidir. Böylece hayatlarını devam ettirebilmelerinin sağlanması adil, yerinde
ve hakkaniyete uygun bir karar olacaktır.
GERÇEKLER
ACIDIR, HAZMI ZOR OLUR
CNN’de Ahmet HAKAN’ın hazırlayıp sunduğu “Tarafsız Bölge” programında konuşan Mahmut AKPINAR, Ahmet HAKAN, Mehmet METİNER;
Başbakan, Bülent ARINÇ’a: “Dershaneler üzerimden beni, hükümetimi
tehdit ettiler. Elimizde kasetler var dediler. Piyasaya süreriz dediler. Hükümetini
yıkarız dediler. Ben de onların restini
gördüm; ve onlara şöyle dedim: sonunda bu alçaklığı da yapacak mıydınız? Dedim
onlara…”
Dershane işini kaşırsan
elimizde kasetler var. Hükümetinizi düşürürüz. Demiş olduklarına, Sayın ARINÇ: “Bizzat tanıklığımdır!.” diyor. Bunlar
her kim ise kamuoyuna açıklanmalı, derhal yakalanmalı ve kanun önünde hesap
vermelidirler.
“22 Mar 2017 tarihinde, “FETÖ
soruşturmalarında adı geçen ve üniversiteden ihraç edilen Merkez Partisi Genel Başkanı, Prof. Dr. Abdurrahim Karslı, KRT'de Çağlar CİLARA'nın programında, "Ben FETÖ'cü değilim, herkese ilan
ediyorum. Ben 28 Şubat dönemini özlüyorum. İslâm’ı öyle bir yorumladılar ki
şuanda herkes İslam'dan nefret ediyor" şeklinde ifadeler kullandı.
Bugün sokak ortasında,
parklarda bahçelerde başı örtülü kızların gençlerle el ele kol kola, diz dize,
yanak yanağa dudak dudağa… olduğunu görmemek için âmâ olmaya gerek yoktur.
Henüz abdesimle duruyorum diyenlerin ağzından çıkan yalan yanlış lakırtılara
bakınca, gerçekten inananlar gördükleri karşısında kızarıp bozarıyor, kan ter
içinde kaldıklarına şahit oluyoruz. Bir kısım İslâmcılar tarafından islâm’ın
içi boşaltılmıştır. Ne dersek diyelim ne
kadar inkara kalkışırsak kalkışalım gerçekler acıdır; ve hazmı da zor olmaktadır.
TOPLUMDA
İNAÇ SAPTIRMASI
Toplumda bir algı
yanıltması, kafa karışıklığı, ve zihin bulanıklığı hat safhaya ulaşmıştır.
Yanlışı görüyor, bizzat şahit oluyor; fakat sürekli aldanmaya, aldatılmaya, ses
çıkarmıyor. Hatta bu ikilik, ona hoş bile geliyor, denebilir. Görsel basının
etkisi ile göze, kulağa ve zihne hitabeden bu iletişim araçları karşısında insanların
algıları şaşmış, aklı karışmış, zihni bulanmıştır. Toplumu: “Zaman sana uymuyorsa, sen zamana uy!”
felsefesine takılmış: “Takıl bana
hayatını yaşa!..” diyenlere uymuş, zamana ayak uyarak, doğru ve yanlış karşısında
akıl, mantık ve vicdanına kilit vurarak gözlerini kapatmıştır..
YANLIŞTA
ISRAR
“Ben
gidersem dünya batar.” Diyenlerin bugün hepsi kabirdedirler;
fakat dünyanın hâlâ batmadığını göre göre, muhatapların gözlerine baba baka yanlışın
olanın gitmesine izin vermiyor. Yanlışta ısrarda devam ediyor… Anadolu’da güzel
bir söz vardır. “Yer yarılır adam çıkar.”
Her şey biter, her fani ölür, her şey
yok olup gider fakat hamiyetsiz ve hürriyetsiz yaşanmaz. Mevlânâ’nın dediği gibi: “İnandığın
gibi yaşayamıyorsan; yaşadığın gibi inanmağa başlarsın.” Bugün toplum
olarak rotadan sapmış olarak, gerçeği görüyor; fakat yaşadığımız gibi inanmak
için bahaneler ve yollar üretiyoruz.
BUNDAN
SONRA NELER YAPMAK GEREKİYOR?
Kendi kendimizle,
insanımızla, toplumumuzla, cemaatimizle, top yekün millet olarak yan yana,
huzur ve barış içinde yaşamak istiyoruz.
İKTİDARA
DÜŞEN GÖREV
Bu memleketin
sıkıntılarına ACİL çözümler bulmaları gerekmektedir. 15 yıldır tek başına
hükümet olarak, her istediğini yapabilen ve yaptırabilen bu iktidar sahipleri,
halkın huzur, sükûn ve müreffeh hayata erişme yolundaki azim ve kararlılığını
gerçeğe dönüştürebilmelidir.
Ülkemiz:
Komşularıyla barışarak, yeniden huzur ve barışı yakalaması: “Yurtta barış
dünyada barış” ilesini yerine oturtarak kendisini yenilemesi gerekmektedir.
Bu konuda muhalefete de
büyük görevler düşmektedir. 2019’a çıkarılacak rakip Başkan adayını belirlemesi gerekmektedir.
Şimdiden çıkaracağı kadroyu, yapacağı projeleri, mümkünse, halkın hemen
hepsinin mutabakat ettiği anayasayı bugünden hazırlayıp ortaya koymalı,
maddelerini halka sunabilmelidir.
Adil
yargılama,
Hapishanelerin
boşaltılması.
İçeride
ve dışarıda olanların sıkıntılarını giderecek, iş aş, ekmek kapısı ve onların
psikolojik problemlerine de çareler aramalıdır.
İçeride barış, dışarıdaki
barış, yurtta barış, dünyada barışı tesis etmek iktidarda olanların sorumluğu
ve görevlerindendir.
FETO:
Türkiye’ye getirilip onun
muhatapları ile yüz yüze, karşılıklı olarak yargılanmalıdır.
Tarafsız, bağımsız ve
vicdanlı hakimlerin karşısında herkes hesap vermekten hiçbir şekilde çekinmemelidir.
Aksi durumda şaibeler, şüpheler, akılları kurcalayan sorular her daim zihinleri
bulandıracak, yarın sırf bu yargısızlık yüzden çocuklarımız, hatta torunlarımız
zan altında kalacak; ve millet, içi huzur bulamayacak, belki de sokaklar bizim
için tehlikeler ile dolu olacak ve rahat yüzü göremeyeceğiz endişesi
taşımaktayım…
Bugün ekonomi, tüketim
ekonomisi, terör en yüksek noktada, sanayi gittikçe küçülmektedir. Bu konularda da acil çözümler ve projeler
gerekmektedir.
Masum insanların hak, hukuku
zail oldukça, Türkiye’nin sırtı yerden kalkmaz.
MİT
Balyok programını, 15 Temmuzdan çok önce satın almıştı. Neden tedbir alınmadı?
FETO dahil
muhataplarının hepsinin yargılanması burada sorulara cevap vermesi, herkes için
yararlıdır. Ne olursa olsun, en iyisidir. Yarınlardaki bir günde, olanların hesabını
millet birbirinden, çocuklarımızdan, torunlarımızdan soracaktır!.. Ne pahasına olursa olsun, her şüpheli,
sorumlular için yargılanmak gelecektekilerin hayatlarının garantisi, güvenceleri
ve huzur içinde ülkede dolaşabilmeleri için bir garanti, ve teminat belgesidir.
KAYNAKLAR:
1.
CNN’de Ahmet HAKAN’ın hazırlayıp sunduğu “Tarafsız Bölge” programı
2.
Prof. Dr. Abdurrahim KARSLI, Merkez Partisi Genel Başkanı: “22 Mar 2017
tarihinde konuşmaları: KRT Kültür TV. Saat: 21.20 Programı
3.
http://www.sabah.com.tr/yazarlar/kahraman/2017/04/21/referandum-sonrasi-2
4.
http://www.yeniasir.com.tr/yazarlar/cahit_sonmez/2017/04/18/referandum-sonrasi-piyasalar
5.
http://www.sabah.com.tr/yazarlar/kahraman/2017/04/21/referandum-sonrasi-2