“MEHMET
OKANDAN”, AĞABEYİMİZDİ
Abdullah Çağrı ELGÜN
O KANDAN hey,
OKANDAN!
Kalmadı hiç o,
kandan
Kanat çırptı
yürekler,
Gitti Mehmet
OKANDAN
OKANDAN’ı
aldılar,
Kanadımız
kırdılar.
Bir çığ koptu o
dağdan,
Kalbimizden
vurdular…
OKANDAN bir dağ
idi
Yel vurdu dağ
eridi
Yaş döktü gök
yürekler.
O KANDAN hey,
OKANDAN!
Göz, kan ağlar
OKANDAN
Dinmez yürek
sancımız
Göçtü Mehmet
OKANDAN
HAYATI HAKKINDA
HAYATI HAKKINDA
1945 yılında
Kayseri‘de doğdu. İlk orta ve liseyi
Kayseri’de bitirdi. Adana İktisadi ve Ticarî ilimler Akademisinden mezun olarak
Kayseri’de iş hayatına atıldı.
Jandarma Asayiş
Vakfı Kurucusu, Üniversite Sanayi Araştırma İşbirliği Vakfı Kurucu Üyesi oldu.
Milliyetçi Hareket Partisi, Türk Kültür Derneği, Ülkücü İşçiler Derneği,
Kayseri Büyük Ülkü Derneği, Kayseri Türk Ocağı gibi…vb. dernek, parti ve
vakıflarda hem kurucu üyelikleri hem de yönetim kurulu üyelikleri ve kimi
derneklerde de yöneticilikler yaptı.
İŞ
HAYATI:
Çukurova
Üniversitesi İktisadi Bilimler Akademisi’ni bitirdikten sonra Kayseri’nin iş
merkezi organize sanayinde, imalat ile işe başladı. Belli bir dönem soba
imalatı yaptı. Bu işlerin ağır ve aksak yürümesi OKANDAN’a göre değildi. 1995
yılında bu işi bırakarak daha hareketli bir iş olan, tekstil işine girdiğini
görüyoruz. Böylece tekstil işinde patron olarak uzun bir süre devam ettikten
sonra işleri oğullarına bıraktı.
MHP’den bir çok
kez adaylık düşündü ise de bütün teşebbüs ve çabaları boşa çıktı. Bir türlü
kısmet olmadı. OKANADAN yine de yılmadı, küsmedi, darılmadı…
1980 İhtilâli
döneminde kendisine Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı teklif edildi. Mehmet
OKANDAN bu teklifi kabul etmedi.
Sonraki
dönemlerde kendi mahallesinden aday oldu. Serçeönü Mahalle Muhtarlığını büyük
bir çoğunlukla kazandı. Tek başına girdiği hangi seçim olursa olsun mutlaka
kazanırdı. Öyle de oldu. On beş yıl boyunca Serçeönü Mahallesinde, çok başarılı
şekilde muhtarlık yaptı. Yaşasaydı yeniden
seçimlere katılır ve yine Kayseri Serçeönü Mahallesi Muhtarı olurdu. On beş yıl sürdürülen Muhtarlık döneminin bir
son baharında 28 Ekim 2015 yılında Büyükşehir Belediye Başkanlığının yaptığı
bir toplantı sonunda, daha genç bir yaşta kalp krizi geçirerek hayata gözlerini
yumdu.
Onu 1972-1973’lü
yıllarda 27 Mayıs Caddesi üzerinde bulunan Belediye İş Merkezi içerisinde
bulunan Türk Kültür Derneğinde tanıdım.
Boylu poslu diğerlerine göre biraz şişman yakışıklı ve babacan tavırlıydı.
Tok, gür ve kendinden emin bir ses tonu, hoş, güler yüzlü, müşfik bakışlarıyla,
dimdik duran vücudunun heybeti, herkesçe kabul görürdü. Kültür Derneği’nin
Mehmet OKANDAN Ağabeyi idi…
Azimli çalışkan
ve kararlı bir karakter adamıydı. Davasına ölünceye kadar sadık kalmış,
davasını hiçbir şart ve zorda satmamış, değiştirmemiş bir ülkü deviydi…
Sürekli olarak
derneğin düzenlediği etkinliklerde firesiz olarak onu görürdüm. Şen şakrak ve
sürekli gülen yüzü herkese bir güven telkin ederdi. Babacandı. Sevecen
tavırları insanı kendiliğinden ona yaklaştırır, onunla sohbet onunla hasbihal
kaçınılmaz olurdu.
Türk Kültür
Derneği içerisinde zaman zaman o gür sesiyle gürler. Ufuk açan bilgilendirici,
fikirlerini topluluğa aktarır, el kol hareketleri ile konuşmasını tamamlardı.
Bazan da haklı ve yerinde fikirleri ile
sert gür çıkışlar yapar, taşı gediğine oturttururdu.
OKANDAN, Türk
Ocağı konferanslarındaki tartışmalarda, mülâhazalarda, istişarelerde ve konuşmalarda
boy gösterir, gürül gürler, bazen de sert çıkışlar yaparak oradakilerin gönlüne
girerdi.
Bazan da bayram
merasimlerindeki törenlerde Okandan’ı enönde bayrağı taşırken görürdünüz.
Son zamanlarda
siyah bir kalpak edinmişti. Kış günleri kalpağını kafasından çıkardığını hiç
görmedim. Sadece Muhtarlık evinde kalpağı çıkarır, geniş cüssesiyle koltuğu olduğu
gibi doldurur, misafirlerine ikram ve iltifatlarda bulunmadan edemezdi. Kültür
etkinliklerindeki bayramlaşmalarda o güçlü kolları ile sizi kucakladığında öyle
bir sarsardı ki yer yerinden oynuyor sanırdınız.
Onunla ayrı bir
muhabbetimiz ve karşılıklı devam eden sevgimiz vardı. O, ülkücülerin Mehmet
OKANDAN Ağabeyiydi…
Bir gün
Ankara’dan geldiğimde ona uğradım. Hava karlı ve kış ortasıydı. Selam verip
içeri girdim. Beni görünce birden bire şaşırdı ve yerinden doğrulmak istedi.
“Hoş geldin Ağam!” dedi. Koltuğunda iki büklüm olmuş oturuyordu. “Ne bu hal
Ağabey?”, “Kurtlar artık yaşlanıyor mu?.” dedim.
“Çok acıyor!..” dedi. Meğer
beli ağrıyormuş. Birçok doktora gitmiş ağrısını hafifletememişlerdi. Bu ağrılı
haliyle bile koltuğunda çalışmasına devam ediyordu. “Biraz mola ver, git evde
dinlen.” dedim. “Vatandaşın acısı benden fazla!..” dedi.
İdealist
insandı. MHP’sinden her idealist ülkücü gibi bir dönem aday olmak istedi; fakat
çeşitli alavere dalaverelerle geçiştirilmesi onu girişiminden vazgeçirse de davasından
vazgeçiremedi. Harekete, inandıklarına ve idealizmine küstürmedi..
Ölünceye kadar
da idealinden ayrılmadan, kimseye küsmeden, kinlenmeden yılmadan, yorulmadan Hak
bildiği yolda yoluna devam etti.
SİYASÎ HAYATI:
1969’Adana’da
yapılan Kongre ile Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin (CKMP) adı
değiştirilerek Milliyetçi Hareket Partisi adını almıştı. Amblemi üç hilâl
olarak değiştirildi. MHP’nin gençlik
kolları olan ve Ülkü Ocakları için de hilâl içinde Bozkurt amblemi kabul
edilmişti. Böylece Ülkücülerin MHP macerası da başlamış oluyordu.
Mehmet OKANDAN:
MHP, ÜGD, BÜD, ÜLKÜ BİR, POL BİR, MİSK…vb. kuruluşlarda kader birliği, gönül
birliği yaptığı çok çok ülküdaşları vardı. O dönemlerde OKANDAN zaten
milliyetçi bir delikanlı idi. O idealle yetişmiş, o idealle üniversiteye gitmiş
ve o idealle bitirmişti. Vatana millete bu yolda hizmet etmek istiyordu. Siyasî
tercihi de MHP olacaktı.
MHP’NİN
KURULUŞ MACERASI:
MHP, 1969’larda
Adana’da yapılan kongreyle Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin adını
değiştirerek, Milliyetçi Hareket Partisi yaptı. Büyük kongreden sonra partinin
logosu üç hilal olarak değiştirildi. MHP’nin gençlik kolları olan ve şu an
faaliyetlerine devam eden Ülkü Ocakları için Hilal içinde bozkurt amblemi belirlendi.
Böylece, Milliyetçi Hareket Partisi’nin tarihi serüveni başlamış oldu.
MHP’NİN İLK MİLLET VEKİLLERİ:
MHP, 1969 ve
1973 genel seçimlerinde çok büyük başarılara imza attı. 1965 seçimlerinde MHP
%2,2 oy alarak 11 milletvekili çıkardı. Alparslan Türkeş, Adana'dan
milletvekili seçilerek 1973'e kadar TBMM’de MHP’yi tek başına temsil etti.
Ancak 1973 seçimlerinde 3 milletvekiliyle meclise giren MHP, 1 Nisan 1975'te 1.
Milliyetçi Cephe Hükümeti 'ne girdi. 22 Temmuz 1977'de oy oranını %3.4’ten, %
6.4’e çıktı. 2. Milliyetçi Cephe Hükümeti ise biri başbakan yardımcılığı olmak
üzere 5 bakanlıkla temsil edildi. Böylece MHP, büyük bir atılımda bulundu.
Alparslan Türkeş, bu dönemlerde "Başbuğ" olarak nitelendiriliyordu.
Türkeş, MHP, ÜGD, MİSK ve POL-BİR kuruluşlarıyla teşkilatlanmaya başladı.
Birçok ülkücü 1970'lerdeki çatışmalarda sol görüşlü Komünistler tarafından
öldürüldü.
GEÇMİŞTEN
BUGÜNE MHP
Ankara’da
Öğretmen Okulu öğrencisi Ülkücü Dursun ÖNKUZU’nun üç gün boyunca işkence
edildikten sonra 23 Kasım 1970 tarihinde şehit edildi. Ülkücü gazeteci, yazar
ve milletvekili İLHAN DARENDELİOĞLU, Milletvekili ve dillere destan Gümrük ve
Tekel Bakanı Gün SAZAK ve MHP İstanbul İl Başkanı Recep HAŞATLI ve oğlu da aynı
şehadeti yaşadı. Komünist örgütlerin düzenlediği saldırılarda şehit düşürülen
bu kıymetli şahısların öldürülmesi ortalığı hareketlendirdi. Böylece Türkiye’de
hem siyaset hem de gençlik meydanları hareketlenmeye başladı.
ÜLKÜ
OCAKLARI ve MHP
Milliyetçi
Hareket Partisi, 1975'ten, 12 Eylül Darbesine kadar yaşanan terör olaylarında,
Ülkü Ocakları MHP ile ilişkilendirildi ve suçlandı. “Bozkurtlar” veya
"komando" olarak nitelenen gençler ile Komünist militanlar çatıştı.
Bunu takip eden günlerde bu olaylar, birçok haber ve makale kaynaklarında, Türkiye’nin
ülkesi ve milleti ile bir iç savaşa sürüklendiği şeklinde yorumlandı.
12 Eylül’de
Kenan Evren Darbesi’yle birlikte askerler darbeden sonraki bildirilerinde en
çok buna vurgu yaptılar. Ülkücü hareketin tarihi serüveni 1980 tarihine kadar
böyle devam etti. Milliyetçi Ülkücü Hareket’te 12 Eylül öncesi ve sonrası olarak
ikiye ayrıldığında maddî manevî ve
siyasî cephesinde 12 Eylül ile birlikte ve sonrasında birçok husus değişti.
Ülkücü hareketin büyük kayıpları oldu. 12 Eylül Darbesiyle birlikte, istisnalar
haricinde MHP ve Ülkü Ocaklarının hemen hemen bütün yöneticileri cezaevlerine
dolduruldu.Ülkücü
Hareketin 1991 tarihine kadar mağduriyeti olağanüstü şekilde devam etti.
Sonrasında ise toparlanma çalışmaları… Aslında Ülkücü hareket, Siyasi olarak bu
raddeden sonra siyasal ve sayısal anlamda çok güçlendi. Ancak ideolojik açıdan
bir o kadar zayıfladı.
12
EYLÜL 1980 DARBESİ
12 Eylül 1980
Kenan Evren Darbesinden sonra tüm siyasi partiler kapatılmıştı. 1983 yılında
yeni siyasal partiler kurulmasına izin verildi. MHP, Mehmet PAMAK tarafından
oluşturulan Muhafazakâr Parti ile temsil edildi. 1985 yılında, Muhafazakar
Parti ismi Milliyetçi Çalışma Partisi olarak değiştirildi. 1987 tarihinde
referandumun ardından yasaklar kalktı. MHP’nin lideri Alparslan Türkeş, nihayet
siyasî hayata dönerek, MÇP’nin genel başkanı oldu. 27 Aralık 1992'de, 1979
yılındaki delegeleriyle toplanan MÇP Kurultayı,
MÇP’yi feshederek, 24 Ocak 1993 tarihinde olağanüstü kongreyle partinin
adını MHP olarak değiştirildi. MHP ve ülkücü Hareketin tarihi serüveni hiçbir
partiye benzemezdi. Ülkücü hareket, çilelerle, göz yaşlarıyla yoğurulmuş
Türkiye’nin ve Türk dünyasının en büyük aksiyon hareketiydi.
MHP, Aralık 1995
genel seçimlerinde % 8.2 oy aldı. % 10’luk seçim barajını aşamadığı için
milletvekili çıkarması mümkün olmadı. MHP Lideri Alparslan Türkeş'in hayatını
kaybetmesinden sonra 6 Temmuz 1997’de MHP olağanüstü kurultayı toplandı. Merhum
Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş ve sağlığında Alparslan Türkeş’in yanından hiç ayrılmayan
Devlet Bahçeli arasında çok çetin seçim yarışı başladı. Devlet Bahçeli
seçimi kazanarak Milliyetçi Hareket Partisi’nin yeni genel başkanı oldu. Tam bu
sırada Mehmet OKANDAN’da MHP başkanı Sn. Dr. Devlet BAHÇELİ’yi Kayserili iş
adamları ve sanayicilerle tanıştırdı. MHP’nin Kayseri’de yapılanmasında maddî
ve manevi büyük katkılar sağladı; fakat sn. BAHÇELİ, MHP’nin başına geçtiği günden
itibaren geçen 20 yıllık süre ve dönemde, partisini ve ülkücüleri iktidara
taşıyamadı, ve gerçek bir varlık gösteremedi…
SN.
DR. DEVLET BAHÇELİ ile 1999 TÜRKİYE GENEL SEÇİMLERİ
MHP, 1999
Türkiye Genel Seçimleri’nde % 17.98 oy alarak patlama yarattı. MHP, en çok oy
alan ikinci ve 129 milletvekili çıkaran bir parti oldu. DSP-ANAP-MHP
koalisyonunu kuruldu. MHP, biri başbakan yardımcılığı olmak üzere 12 bakanlık
aldı.
MHP iktidar
partisi iken kendi yetişmiş kadrolarını uygun birimlerde değerlendirmek şöyle
dursun Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin aldığı seçim kararı ile 3
Kasım’da erken seçime gidildi. 2002 yılında sn. Dr. Devlet Bahçeli
Başbakan yardımcısı ve uhtesinde bulunan bakanlıkların tamamında onlarca Müşteşarlık,
Müşteşar Yardımcılıkları, Genel Müdürlük, Genel Müdür Yardımcılıkları, Daire
Başkanmlıkları ve Şube Müdürlüklerinin tamamına yakınını kendi kadrosu ile
doldurması beklenenirken, bu kadrolar boş olduğu halde doldurulmadan ve
kendisine teklif edilen ve yüz yılda belki de bir defa gelebilecek fırsatları(Cumhurbaşkanlığı,
Başbakanlık) elinin tersi ile iterek seçime gidildi.
2002 Türkiye
genel seçimleri MHP için hüsran oldu. %8.3'e düşen MHP parlamentoya giremedi. Kadrolar
BAHÇELİ ve ekibine kırıldı. Hüsrana uğradı ve bunu seçimde oyunu boş
atarak partisini cezalandırdı…
2007 Türkiye Genel
Seçimleri’nde MHP %14.29 oy aldı. 71 milletvekili ile mecliste grubunu kurdu.
Yerel seçimlerde ise MHP, biri büyükşehir olmak üzere 10 ilin belediye
başkanlığını aldı. Toplamda da 490 belediye başkanlığı kazandı.
2011 Türkiye Genel
Seçimleri’nde %14,27 oy alarak ve mecliste 53 milletvekilliği kazanarak meclise
girdi. MHP, Haziran
2015, 7 Haziran Türkiye
Genel Seçimleri’nde %16,29 oy aldı. 80 milletvekilliği kazandı. TBMM’de yeniden
grubunu kurdu. Bu seçimlerde sn. Dr. Devlet BAHÇELİ’nin seçmenini hüsrana
uğrattığını söylemek doğru olur. Seçmenin Başbakanlık beklentisi ve Devlet
BAHÇELİ’nin bunu kabul etmemesi ile yeniden erken seçime sürüklenen seçmen,
bunu da affetmedi ve MHP, %11.94 oy ile yine cezalandırdı; fakat anlayan yine
olmadı… Millet vekili sayısı yarı yarıya düşürerek kırka (40) indi…
İşte bu son
yenilgi, parti içerisinde olağanüstü
kongre isteklerine ve başkaldırıları da beraberinde getirdi. Başkanı değiştirme
düşüncesi, başkan adaylarının artmasına, MHP’nin parçalanma ve bölünmesine yol
açtı …
MHP
ve 2015 TÜRKİYE GENEL SEÇİMLERİ
Bir iktisat
doktoru olan Devlet BAHÇELİ, MHP’yi adeta iktidar yapmamak için direniyor,
iktidarı döneminde doldurması gereken kadroları boş bırakıyor, ülkücülerin
kadrolaşmasına ve iktidarı kontrol etmesine izin vermiyordu…
2015
seçimlerinde de MHP girdiği seçimlerde seçmenlerinin beklentilerinin çok altında
oy aldı… Böylece MHP’de kurultay çağrıları ve sesleri yükselmeye başladı.
Kurultay seslerinin her geçen gün artmasıyla birlikte adaylar Dr, Devlet BAHÇELİ, Tuğrul TÜRKEŞ’ten sonra
da MHP’de liderlik yarışı başlattı. Dr. Seyfi ŞAHİN, Dr. Mesut TÜRKER, Aytekin
YILDIRIM, Ramiz ONGUN, Taner ÜNAL, Süleyman Sırrı SAZAK, Sinan OĞAN, Koray
AYDIN, Ümit ÖZDAĞ, Meral AKŞENER gibi MHP’yi iktidar yapmak isteyen başkan
adayları ortaya çıktı.
Böylece, MHP'de
547 delege, olağanüstü kurultay taleplerini Milliyetçi Hareket Partisine
iletti. Meral Akşener, Sinan Oğan, Koray Aydın, Ümit ÖZDAĞ; MHP Genel başkan adayı olduklarını açıkladılar.
MHP genel
başkanı Devlet BAHÇELİ, yaptığı açıklamayla kurultay çağrılarını reddetti. BAHÇELİ;
kurultay tarihi olarak 18 Mart 2018 tarihini gösterdi. BAHÇELİ muhalifleri
"Kurultay Çağrı Heyeti"
oluşturarak, MHP’nin olağanüstü kurultaya götürülmesi talebiyle Ankara 12. Sulh
Hukuk Mahkemesinde dava açtı. MHP Genel başkan adaylığını ifşa eden altı
muhalif adayın katılımıyla, MHP’nin 6.Olağanüstü Büyük Kongresi toplanarak
Tüzük kurultayını yaptı. Kongrede partinin tüzüğündeki 13. madde yenilendi.
Nihayet 15 Temmuz darbe girişimine kadar Meral
AKŞENER, Sinan OĞAN ve Koray AYDIN Türkiye’de en çok konuşulanlar
arasındaydı.
15 Temmuz darbe
girişimi sonrasında ise Türkiye’nin gündemi tamamen farklılaştı. Her ne kadar
muhalif adaylar, kongre tarihi gibi 15 Temmuz öncesi çok konuşulan hususlar
gündem dışında kalmışsa da MHP Türkiye gündeminin tam ortasına düşerek
konuşulmaya devam etti. 15 Temmuz’un sıcak havasından sonra yeniden muhalif
adaylar ses getirmeye çalışsa da Türkiye’nin içinde bulunduğu durum ve daha
baskın gelen gündemler muhalifleri gölgede bıraktı. Bugün geldiğimiz noktada
MHP, Evet- Hayır noktasında daha fazla bölünmüştür. Tabandan yükselen farklı
sesler MHP üst yönetimin otoritesini sarstı.
KAYSERİ’de
MHP ve MEHMET OKANDAN
Kayseri’inin
bütün ekabili, zengin ve iş adamları ve varlıklı aileleri, o günlerde MHP’li
veya MHP sempatizanı olduğunu söylemek yerinde olur. Bunların yanında yerlisi
olmadıkları halde şehrin sayılı bazı
isimlerini de unutmamak gerekir.
İbrahim
ÖZBEKARLAR, Mehmet KIZIKLI, ÖZBIYIKLAR, ÇARŞIBAŞILAR, BAŞKALLAR, GERÇELLER, Nevzat
TÜRKTEN, Mustafa ÖZTÜRK, Halit ERKİLETLİOĞLU, Hasan Sami BOLAT, Hacı Ali ŞAPÇI,
Faruk ÇARÇIBAŞI, Zeynel TİMUR, Muzaffer TOK, Hüseyin CÖMERT, Nafiz AĞCA, İsmail
BOZKURT, Bekir ADIYAMAN, Alim GERÇEL, Hasan Ali KİLCI, Osman USLU, Celâl
TOPRAK, Galip AYATA, Mehmet KILINCER, Ali KARGI, Ali Şahin FEVZİOĞLU, Günay
ARTUNER, Metin SOYLU, Cemal OĞUZKAN, Cemal AÇIKGÖZ, Kamil KANTARCI, Zeki CEREN
ve kardeşleri, Hamza AVŞAROĞLU ve kardeşleri, Yılmaz KUZUGÜDENLİOĞLU, Metin
ÖNEN, Veli KILIÇ, Burhan KARAMUSTAFAOĞLU, Ahmet DARENDELİOĞLU, Mehmet YILMAZ, İbrahim SUNGUR ve kardeşleri, Bekir ALP, Ziya
KARACA, Salim KARAKOÇ, Haluk SEZEROĞLU, Eftal Emre, Ahmet AYER, Köksal AKÇALI, Tuğrul KOÇER, Orhan KÖKSAL, Orhan AKŞİT, Abdullah
Çağrı ELGÜN, Kenan YAVAN, Ertuğrul YALÇIN, Erdoğan TANRIÖVEN, Aydın ÇETİNKAYA, Emir
BOSTAN, Mustafa GÖRÜLYILMAZ, Mustafa ACAR, Cengiz KURT, Mustafa TEKİN,…vb. ismini
burada zikredemediğim onlarca kişi ve onlarca şahsiyet... O günkü MHP veya Ülkü
Ocağı saflarında bulunan ak pak, pırıl pırıl genç ve dinamik insanlardı.
Bu öyle bir
teşkilattı ki bu saydıklarımdan birinin burnu kanasa hepsinin burnu kanar ve
bir birinden haberdar olurlardı. Samimiyet, bağlılık, sadakat ve dürüstlük bu
sağlam ruhlu ve sağlam karakterli insanlara özgüydü…
Sayılar azdı;
fakat Çin Seddi yeniden fethedilecek olsaydı bu yağız ve gözü kara neferlerle
yeniden fethedilebilirdi. Nihayet seçimler sonrasında Gün SAZAK’ın BAKANLIĞI
dönemi bu söylediklerimin canlı birer şahidi ve delilidir.
SON
SÖZ:
Mehmet OKANDAN, Kayseri’nin
yerli aileleri arasında mal mülk ve varlıklılık bakımından hatırı sayılır
zenginlerindendi. Şaşılacak bir mal ve mülk zenginliği içinde mütevazi bir
hayat yaşadı. Eli açık ve bonker bir kişilik sahibiydi. Kendi işleri ve mutluluğundan
ziyade başkalarının mutluluğu için koşturan müthiş bir hayırseverdi.
Sanayi’de
Türkiye’nin dün ve bugün de önde marka bakımından önde gelen fabrikanın sahibi
ve ortakları arasındaydı. Fabrikasında çalışan hemen herkesi ev sahibi yapmıştı.
Sosyal yönü çok
gelişmiş bir insandı. İyi, adil bir arabulucuydu. Çevresindeki hemen herkese
kucak açmış yardım severlik abidesiydi. Ölürken bile en az yüz kişiden alacağı
olan bir insandı. Alacaklılardan asla para pul istemez getirirlerse: “İhtiyacın
varsa dursun!” derdi. Kimseye karşı nefsi bir kinini ne duyan ne de söyleyene
rastlamadım.
MHP’nin
vitrininde yanlış adamlar olmasın diye arkadaşları gibi o da birkaç kez aday
olmuş partisi ve idealine hizmetten geri durmamıştı …
Emir
BOSTANCI: “Morgda olan
bedenini yıkatmağa gittiğimizde, yüzündeki tebessüm hâlâ eksilmemiş, sanki
yeniden gençleşmiş ve güzelleşmişti.” Diye naklediyor. “Nasıl yaşarsanız öylece haşredilirsiniz.”
Meşhur hadisi herhalde bunun için söylenmiş olsa gerektir…
Siyasete girdiğinde Kayseri’de her dört
kişiden üçü ya onun tanıdığı veya akrabalarından biriydi. Bu sebepledir ki
hiçbir düğünü ve cenazeyi kaçırmamağa büyük özen gösterirdi. Kayseri’deki
Organize Sanayisinin kuruluşunda ve arsalarının tedarikinde sayılamayacak kadar
emeği olduğu inkar götürmez bir gerçektir.
Oğlu
Kağan OKANDAN: Son olarak bulunduğu görevi Serçeönü
Mahallesi Muhtarlığıydı. Nikah kıyar, evlenmek isteyen, eşiyle ailesiyle,
eviyle arası bozuk olup düzeltmek isteyen, iş ortakları ile problemi olup
çözdürmek isteyen, iş arayan, iş bulmak isteyen, aç olan, açıkta kalan, yardım talep eden,
herkes muhtarlıkta buluşurdu. O aynı zamanda adil bir arabulucuydu…
Mehmet
OKANDAN, her yaptığı işten büyük bir haz alır asla gocunmazdı. Toplumun bir bakıma mıknatısı,
çimentosu, harcı görevini üstlenmişti. İnsanları barıştırıp kaynaştırmada,
babacan tavrı ve hareketleri gülen çehresiyle ondan daha iyisi yoktu…
İş hayatında,
Cemiyet hayatında hep yardım, hizmet odaklı, madden, manen, ihtiyacı olanın
yanında görülmüştür.
Babası olmayana
baba, kardeşi olmayana kardeş, olma hizmetinden bir an geri durmamıştır.
Ölümünden sonra
anladık ki muhtarlığı Allah ömrünün son günlerinde MEHMET OKANDAN’ın insanlara daha fazla yardım edebilmesi için on
beş (15) yıl süre ile gerçek ihtiyaç sahiplerini belirleyebilmesi için nasip
etmiş. 28 Ekim 2015’te bir Sonbahar mevsimi gibi bu hayattan öbür hayata göçüp
gitti.
Ruhu şad, mekanı
Cennet olsun. Rahmet ve minnetle yaddediyorum.
1)Mehmet OKANDAN’ın
oğlu: Kağan OKANDAN, belge, bilgi ve fotoğraflar.
2)http://www.milliyet.com.tr/serceonu-mahalle-muhtari-mehmet-okandan-kayseri-yerelhaber-1039091/
3)https://www.facebook.com/serceonumuhtarligi/
4)Kapsam Haberi:
http://www.kapsamhaber.com/mhp/mhp-ne-zaman-kuruldu-gecmisten-gunumuze-tum-detaylari-ile-mhp-h38982.html
5)http://www.mhp.org.