12 Aralık 2017 Salı

“MEHMET OKANDAN”, AĞABEYİMİZDİ; Abdullah Çağrı ELGÜN

“MEHMET OKANDAN”,  AĞABEYİMİZDİ
        Abdullah Çağrı ELGÜN
O KANDAN hey, OKANDAN!
Kalmadı hiç o, kandan
Kanat çırptı yürekler,
Gitti Mehmet OKANDAN

OKANDAN’ı aldılar,
Kanadımız kırdılar.
Bir çığ koptu o dağdan,
Kalbimizden vurdular…

OKANDAN bir dağ idi
Yel vurdu dağ eridi 
Yaş döktü gök yürekler. 
OKANDAN Uçmağ erdi

O KANDAN hey, OKANDAN!
Göz, kan ağlar OKANDAN
Dinmez yürek sancımız
Göçtü Mehmet OKANDAN
HAYATI HAKKINDA
1945 yılında Kayseri‘de doğdu.  İlk orta ve liseyi Kayseri’de bitirdi. Adana İktisadi ve Ticarî ilimler Akademisinden mezun olarak Kayseri’de iş hayatına atıldı.
Jandarma Asayiş Vakfı Kurucusu, Üniversite Sanayi Araştırma İşbirliği Vakfı Kurucu Üyesi oldu. Milliyetçi Hareket Partisi, Türk Kültür Derneği, Ülkücü İşçiler Derneği, Kayseri Büyük Ülkü Derneği, Kayseri Türk Ocağı gibi…vb. dernek, parti ve vakıflarda hem kurucu üyelikleri hem de yönetim kurulu üyelikleri ve kimi derneklerde de yöneticilikler yaptı.
İŞ HAYATI:
Çukurova Üniversitesi İktisadi Bilimler Akademisi’ni bitirdikten sonra Kayseri’nin iş merkezi organize sanayinde, imalat ile işe başladı. Belli bir dönem soba imalatı yaptı. Bu işlerin ağır ve aksak yürümesi OKANDAN’a göre değildi. 1995 yılında bu işi bırakarak daha hareketli bir iş olan, tekstil işine girdiğini görüyoruz. Böylece tekstil işinde patron olarak uzun bir süre devam ettikten sonra işleri oğullarına bıraktı.
MHP’den bir çok kez adaylık düşündü ise de bütün teşebbüs ve çabaları boşa çıktı. Bir türlü kısmet olmadı. OKANADAN yine de yılmadı, küsmedi, darılmadı…
1980 İhtilâli döneminde kendisine Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı teklif edildi. Mehmet OKANDAN bu teklifi kabul etmedi.
Sonraki dönemlerde kendi mahallesinden aday oldu. Serçeönü Mahalle Muhtarlığını büyük bir çoğunlukla kazandı. Tek başına girdiği hangi seçim olursa olsun mutlaka kazanırdı. Öyle de oldu. On beş yıl boyunca Serçeönü Mahallesinde, çok başarılı şekilde muhtarlık yaptı.  Yaşasaydı yeniden seçimlere katılır ve yine Kayseri Serçeönü Mahallesi Muhtarı olurdu.  On beş yıl sürdürülen Muhtarlık döneminin bir son baharında 28 Ekim 2015 yılında Büyükşehir Belediye Başkanlığının yaptığı bir toplantı sonunda, daha genç bir yaşta kalp krizi geçirerek hayata gözlerini yumdu.
SOSYAL HAYATI:
Onu 1972-1973’lü yıllarda 27 Mayıs Caddesi üzerinde bulunan Belediye İş Merkezi içerisinde bulunan Türk Kültür Derneğinde tanıdım.  Boylu poslu diğerlerine göre biraz şişman yakışıklı ve babacan tavırlıydı. Tok, gür ve kendinden emin bir ses tonu, hoş, güler yüzlü, müşfik bakışlarıyla, dimdik duran vücudunun heybeti, herkesçe kabul görürdü. Kültür Derneği’nin Mehmet OKANDAN Ağabeyi idi…
Azimli çalışkan ve kararlı bir karakter adamıydı. Davasına ölünceye kadar sadık kalmış, davasını hiçbir şart ve zorda satmamış, değiştirmemiş bir ülkü deviydi…
Sürekli olarak derneğin düzenlediği etkinliklerde firesiz olarak onu görürdüm. Şen şakrak ve sürekli gülen yüzü herkese bir güven telkin ederdi. Babacandı. Sevecen tavırları insanı kendiliğinden ona yaklaştırır, onunla sohbet onunla hasbihal kaçınılmaz olurdu.
Türk Kültür Derneği içerisinde zaman zaman o gür sesiyle gürler. Ufuk açan bilgilendirici, fikirlerini topluluğa aktarır, el kol hareketleri ile konuşmasını tamamlardı. Bazan da haklı ve yerinde   fikirleri ile sert gür çıkışlar yapar, taşı gediğine oturttururdu.
OKANDAN, Türk Ocağı konferanslarındaki tartışmalarda, mülâhazalarda, istişarelerde ve konuşmalarda boy gösterir, gürül gürler, bazen de sert çıkışlar yaparak oradakilerin gönlüne girerdi.
Bazan da bayram merasimlerindeki törenlerde Okandan’ı enönde bayrağı taşırken görürdünüz.
Son zamanlarda siyah bir kalpak edinmişti. Kış günleri kalpağını kafasından çıkardığını hiç görmedim. Sadece Muhtarlık evinde kalpağı çıkarır, geniş cüssesiyle koltuğu olduğu gibi doldurur, misafirlerine ikram ve iltifatlarda bulunmadan edemezdi. Kültür etkinliklerindeki bayramlaşmalarda o güçlü kolları ile sizi kucakladığında öyle bir sarsardı ki yer yerinden oynuyor sanırdınız.
Onunla ayrı bir muhabbetimiz ve karşılıklı devam eden sevgimiz vardı. O, ülkücülerin Mehmet OKANDAN Ağabeyiydi…
Bir gün Ankara’dan geldiğimde ona uğradım. Hava karlı ve kış ortasıydı. Selam verip içeri girdim. Beni görünce birden bire şaşırdı ve yerinden doğrulmak istedi. “Hoş geldin Ağam!” dedi. Koltuğunda iki büklüm olmuş oturuyordu. “Ne bu hal Ağabey?”, “Kurtlar artık yaşlanıyor mu?.” dedim.
 “Çok acıyor!..” dedi. Meğer beli ağrıyormuş. Birçok doktora gitmiş ağrısını hafifletememişlerdi. Bu ağrılı haliyle bile koltuğunda çalışmasına devam ediyordu. “Biraz mola ver, git evde dinlen.” dedim. “Vatandaşın acısı benden fazla!..” dedi.
İdealist insandı. MHP’sinden her idealist ülkücü gibi bir dönem aday olmak istedi; fakat çeşitli alavere dalaverelerle geçiştirilmesi onu girişiminden vazgeçirse de davasından vazgeçiremedi. Harekete, inandıklarına ve idealizmine küstürmedi..
Ölünceye kadar da idealinden ayrılmadan, kimseye küsmeden, kinlenmeden yılmadan, yorulmadan Hak bildiği yolda yoluna devam etti.
SİYASΠ HAYATI:

1969’Adana’da yapılan Kongre ile Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin (CKMP) adı değiştirilerek Milliyetçi Hareket Partisi adını almıştı. Amblemi üç hilâl olarak değiştirildi.  MHP’nin gençlik kolları olan ve Ülkü Ocakları için de hilâl içinde Bozkurt amblemi kabul edilmişti. Böylece Ülkücülerin MHP macerası da başlamış oluyordu.
Mehmet OKANDAN: MHP, ÜGD, BÜD, ÜLKÜ BİR, POL BİR, MİSK…vb. kuruluşlarda kader birliği, gönül birliği yaptığı çok çok ülküdaşları vardı. O dönemlerde OKANDAN zaten milliyetçi bir delikanlı idi. O idealle yetişmiş, o idealle üniversiteye gitmiş ve o idealle bitirmişti. Vatana millete bu yolda hizmet etmek istiyordu. Siyasî tercihi de MHP olacaktı. 
MHP’NİN KURULUŞ MACERASI:  
MHP, 1969’larda Adana’da yapılan kongreyle Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin adını değiştirerek, Milliyetçi Hareket Partisi yaptı. Büyük kongreden sonra partinin logosu üç hilal olarak değiştirildi. MHP’nin gençlik kolları olan ve şu an faaliyetlerine devam eden Ülkü Ocakları için Hilal içinde bozkurt amblemi belirlendi. Böylece, Milliyetçi Hareket Partisi’nin tarihi serüveni başlamış oldu.
MHP’NİN  İLK MİLLET VEKİLLERİ:  
MHP, 1969 ve 1973 genel seçimlerinde çok büyük başarılara imza attı. 1965 seçimlerinde MHP %2,2 oy alarak 11 milletvekili çıkardı. Alparslan Türkeş, Adana'dan milletvekili seçilerek 1973'e kadar TBMM’de MHP’yi tek başına temsil etti. Ancak 1973 seçimlerinde 3 milletvekiliyle meclise giren MHP, 1 Nisan 1975'te 1. Milliyetçi Cephe Hükümeti 'ne girdi. 22 Temmuz 1977'de oy oranını %3.4’ten, % 6.4’e çıktı. 2. Milliyetçi Cephe Hükümeti ise biri başbakan yardımcılığı olmak üzere 5 bakanlıkla temsil edildi. Böylece MHP, büyük bir atılımda bulundu. Alparslan Türkeş, bu dönemlerde "Başbuğ" olarak nitelendiriliyordu. Türkeş, MHP, ÜGD, MİSK ve POL-BİR kuruluşlarıyla teşkilatlanmaya başladı. Birçok ülkücü 1970'lerdeki çatışmalarda sol görüşlü Komünistler tarafından öldürüldü.
GEÇMİŞTEN BUGÜNE MHP

Ankara’da Öğretmen Okulu öğrencisi Ülkücü Dursun ÖNKUZU’nun üç gün boyunca işkence edildikten sonra 23 Kasım 1970 tarihinde şehit edildi. Ülkücü gazeteci, yazar ve milletvekili İLHAN DARENDELİOĞLU, Milletvekili ve dillere destan Gümrük ve Tekel Bakanı Gün SAZAK ve MHP İstanbul İl Başkanı Recep HAŞATLI ve oğlu da aynı şehadeti yaşadı. Komünist örgütlerin düzenlediği saldırılarda şehit düşürülen bu kıymetli şahısların öldürülmesi ortalığı hareketlendirdi. Böylece Türkiye’de hem siyaset hem de gençlik meydanları hareketlenmeye başladı.
ÜLKÜ OCAKLARI  ve MHP
Milliyetçi Hareket Partisi, 1975'ten, 12 Eylül Darbesine kadar yaşanan terör olaylarında, Ülkü Ocakları MHP ile ilişkilendirildi ve suçlandı. “Bozkurtlar” veya "komando" olarak nitelenen gençler ile Komünist militanlar çatıştı. Bunu takip eden günlerde bu olaylar, birçok haber ve makale kaynaklarında, Türkiye’nin ülkesi ve milleti ile bir iç savaşa sürüklendiği şeklinde yorumlandı.
12 Eylül’de Kenan Evren Darbesi’yle birlikte askerler darbeden sonraki bildirilerinde en çok buna vurgu yaptılar. Ülkücü hareketin tarihi serüveni 1980 tarihine kadar böyle devam etti. Milliyetçi Ülkücü Hareket’te 12 Eylül öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrıldığında maddî  manevî ve siyasî cephesinde 12 Eylül ile birlikte ve sonrasında birçok husus değişti. Ülkücü hareketin büyük kayıpları oldu. 12 Eylül Darbesiyle birlikte, istisnalar haricinde MHP ve Ülkü Ocaklarının hemen hemen bütün yöneticileri cezaevlerine dolduruldu.Ülkücü Hareketin 1991 tarihine kadar mağduriyeti olağanüstü şekilde devam etti. Sonrasında ise toparlanma çalışmaları… Aslında Ülkücü hareket, Siyasi olarak bu raddeden sonra siyasal ve sayısal anlamda çok güçlendi. Ancak ideolojik açıdan bir o kadar zayıfladı.
12 EYLÜL 1980 DARBESİ
12 Eylül 1980 Kenan Evren Darbesinden sonra tüm siyasi partiler kapatılmıştı. 1983 yılında yeni siyasal partiler kurulmasına izin verildi. MHP, Mehmet PAMAK tarafından oluşturulan Muhafazakâr Parti ile temsil edildi. 1985 yılında, Muhafazakar Parti ismi Milliyetçi Çalışma Partisi olarak değiştirildi. 1987 tarihinde referandumun ardından yasaklar kalktı. MHP’nin lideri Alparslan Türkeş, nihayet siyasî hayata dönerek, MÇP’nin genel başkanı oldu. 27 Aralık 1992'de, 1979 yılındaki delegeleriyle toplanan MÇP Kurultayı,  MÇP’yi feshederek, 24 Ocak 1993 tarihinde olağanüstü kongreyle partinin adını MHP olarak değiştirildi. MHP ve ülkücü Hareketin tarihi serüveni hiçbir partiye benzemezdi. Ülkücü hareket, çilelerle, göz yaşlarıyla yoğurulmuş Türkiye’nin ve Türk dünyasının en büyük aksiyon hareketiydi.
MHP, Aralık 1995 genel seçimlerinde % 8.2 oy aldı. % 10’luk seçim barajını aşamadığı için milletvekili çıkarması mümkün olmadı. MHP Lideri Alparslan Türkeş'in hayatını kaybetmesinden sonra 6 Temmuz 1997’de MHP olağanüstü kurultayı toplandı. Merhum Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş ve sağlığında Alparslan Türkeş’in yanından hiç ayrılmayan Devlet Bahçeli arasında çok çetin seçim yarışı başladı. Devlet Bahçeli seçimi kazanarak Milliyetçi Hareket Partisi’nin yeni genel başkanı oldu. Tam bu sırada Mehmet OKANDAN’da MHP başkanı Sn. Dr. Devlet BAHÇELİ’yi Kayserili iş adamları ve sanayicilerle tanıştırdı. MHP’nin Kayseri’de yapılanmasında maddî ve manevi büyük katkılar sağladı; fakat sn. BAHÇELİ, MHP’nin başına geçtiği günden itibaren geçen 20 yıllık süre ve dönemde, partisini ve ülkücüleri iktidara taşıyamadı, ve gerçek bir varlık gösteremedi…
SN. DR. DEVLET BAHÇELİ ile 1999 TÜRKİYE GENEL SEÇİMLERİ
MHP, 1999 Türkiye Genel Seçimleri’nde % 17.98 oy alarak patlama yarattı. MHP, en çok oy alan ikinci ve 129 milletvekili çıkaran bir parti oldu. DSP-ANAP-MHP koalisyonunu kuruldu. MHP, biri başbakan yardımcılığı olmak üzere 12 bakanlık aldı.
MHP iktidar partisi iken kendi yetişmiş kadrolarını uygun birimlerde değerlendirmek şöyle dursun Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin aldığı seçim kararı ile 3 Kasım’da erken seçime gidildi. 2002 yılında sn. Dr. Devlet Bahçeli Başbakan yardımcısı ve uhtesinde bulunan bakanlıkların tamamında onlarca Müşteşarlık, Müşteşar Yardımcılıkları, Genel Müdürlük, Genel Müdür Yardımcılıkları, Daire Başkanmlıkları ve Şube Müdürlüklerinin tamamına yakınını kendi kadrosu ile doldurması beklenenirken, bu kadrolar boş olduğu halde doldurulmadan ve kendisine teklif edilen ve yüz yılda belki de bir defa gelebilecek fırsatları(Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık) elinin tersi ile iterek seçime gidildi.  
2002 Türkiye genel seçimleri MHP için hüsran oldu. %8.3'e düşen MHP parlamentoya giremedi. Kadrolar BAHÇELİ ve ekibine kırıldı. Hüsrana uğradı ve bunu seçimde oyunu boş atarak partisini cezalandırdı…
2007 Türkiye Genel Seçimleri’nde MHP %14.29 oy aldı. 71 milletvekili ile mecliste grubunu kurdu. Yerel seçimlerde ise MHP, biri büyükşehir olmak üzere 10 ilin belediye başkanlığını aldı. Toplamda da 490 belediye başkanlığı kazandı.
2011 Türkiye Genel Seçimleri’nde %14,27 oy alarak ve mecliste 53 milletvekilliği kazanarak meclise girdi. MHP, Haziran
2015, 7 Haziran Türkiye Genel Seçimleri’nde %16,29 oy aldı. 80 milletvekilliği kazandı. TBMM’de yeniden grubunu kurdu. Bu seçimlerde sn. Dr. Devlet BAHÇELİ’nin seçmenini hüsrana uğrattığını söylemek doğru olur. Seçmenin Başbakanlık beklentisi ve Devlet BAHÇELİ’nin bunu kabul etmemesi ile yeniden erken seçime sürüklenen seçmen, bunu da affetmedi ve MHP, %11.94 oy ile yine cezalandırdı; fakat anlayan yine olmadı… Millet vekili sayısı yarı yarıya düşürerek kırka (40) indi…
İşte bu son yenilgi,  parti içerisinde olağanüstü kongre isteklerine ve başkaldırıları da beraberinde getirdi. Başkanı değiştirme düşüncesi, başkan adaylarının artmasına, MHP’nin parçalanma ve bölünmesine yol açtı …
MHP ve 2015 TÜRKİYE GENEL SEÇİMLERİ
Bir iktisat doktoru olan Devlet BAHÇELİ, MHP’yi adeta iktidar yapmamak için direniyor, iktidarı döneminde doldurması gereken kadroları boş bırakıyor, ülkücülerin kadrolaşmasına ve iktidarı kontrol etmesine izin vermiyordu…
2015 seçimlerinde de MHP girdiği seçimlerde seçmenlerinin beklentilerinin çok altında oy aldı… Böylece MHP’de kurultay çağrıları ve sesleri yükselmeye başladı. Kurultay seslerinin her geçen gün artmasıyla birlikte adaylar Dr, Devlet BAHÇELİ, Tuğrul TÜRKEŞ’ten sonra da MHP’de liderlik yarışı başlattı. Dr. Seyfi ŞAHİN, Dr. Mesut TÜRKER, Aytekin YILDIRIM, Ramiz ONGUN, Taner ÜNAL, Süleyman Sırrı SAZAK, Sinan OĞAN, Koray AYDIN, Ümit ÖZDAĞ, Meral AKŞENER gibi MHP’yi iktidar yapmak isteyen başkan adayları ortaya çıktı.
Böylece, MHP'de 547 delege, olağanüstü kurultay taleplerini Milliyetçi Hareket Partisine iletti. Meral Akşener, Sinan Oğan, Koray Aydın, Ümit ÖZDAĞ;  MHP Genel başkan adayı olduklarını  açıkladılar.
MHP genel başkanı Devlet BAHÇELİ, yaptığı açıklamayla kurultay çağrılarını reddetti. BAHÇELİ; kurultay tarihi olarak 18 Mart 2018 tarihini gösterdi. BAHÇELİ muhalifleri "Kurultay Çağrı Heyeti" oluşturarak, MHP’nin olağanüstü kurultaya götürülmesi talebiyle Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açtı. MHP Genel başkan adaylığını ifşa eden altı muhalif adayın katılımıyla, MHP’nin 6.Olağanüstü Büyük Kongresi toplanarak Tüzük kurultayını yaptı. Kongrede partinin tüzüğündeki 13. madde yenilendi. Nihayet 15 Temmuz darbe girişimine kadar Meral AKŞENER, Sinan OĞAN ve Koray AYDIN Türkiye’de en çok konuşulanlar arasındaydı.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ise Türkiye’nin gündemi tamamen farklılaştı. Her ne kadar muhalif adaylar, kongre tarihi gibi 15 Temmuz öncesi çok konuşulan hususlar gündem dışında kalmışsa da MHP Türkiye gündeminin tam ortasına düşerek konuşulmaya devam etti. 15 Temmuz’un sıcak havasından sonra yeniden muhalif adaylar ses getirmeye çalışsa da Türkiye’nin içinde bulunduğu durum ve daha baskın gelen gündemler muhalifleri gölgede bıraktı. Bugün geldiğimiz noktada MHP, Evet- Hayır noktasında daha fazla bölünmüştür. Tabandan yükselen farklı sesler MHP üst yönetimin otoritesini sarstı.
KAYSERİ’de MHP ve MEHMET OKANDAN
Kayseri’inin bütün ekabili, zengin ve iş adamları ve varlıklı aileleri, o günlerde MHP’li veya MHP sempatizanı olduğunu söylemek yerinde olur. Bunların yanında yerlisi olmadıkları halde şehrin sayılı bazı  isimlerini de unutmamak gerekir.
İbrahim ÖZBEKARLAR, Mehmet KIZIKLI, ÖZBIYIKLAR, ÇARŞIBAŞILAR, BAŞKALLAR, GERÇELLER, Nevzat TÜRKTEN, Mustafa ÖZTÜRK, Halit ERKİLETLİOĞLU, Hasan Sami BOLAT, Hacı Ali ŞAPÇI, Faruk ÇARÇIBAŞI, Zeynel TİMUR, Muzaffer TOK, Hüseyin CÖMERT, Nafiz AĞCA, İsmail BOZKURT, Bekir ADIYAMAN, Alim GERÇEL, Hasan Ali KİLCI, Osman USLU, Celâl TOPRAK, Galip AYATA, Mehmet KILINCER, Ali KARGI, Ali Şahin FEVZİOĞLU, Günay ARTUNER, Metin SOYLU, Cemal OĞUZKAN, Cemal AÇIKGÖZ, Kamil KANTARCI, Zeki CEREN ve kardeşleri, Hamza AVŞAROĞLU ve kardeşleri, Yılmaz KUZUGÜDENLİOĞLU, Metin ÖNEN, Veli KILIÇ, Burhan KARAMUSTAFAOĞLU, Ahmet DARENDELİOĞLU, Mehmet YILMAZ,  İbrahim SUNGUR ve kardeşleri, Bekir ALP, Ziya KARACA, Salim KARAKOÇ, Haluk SEZEROĞLU, Eftal Emre, Ahmet AYER, Köksal AKÇALI, Tuğrul KOÇER, Orhan KÖKSAL, Orhan AKŞİT, Abdullah Çağrı ELGÜN, Kenan YAVAN, Ertuğrul YALÇIN, Erdoğan TANRIÖVEN, Aydın ÇETİNKAYA, Emir BOSTAN, Mustafa GÖRÜLYILMAZ, Mustafa ACAR, Cengiz KURT, Mustafa TEKİN,…vb. ismini burada zikredemediğim onlarca kişi ve onlarca şahsiyet... O günkü MHP veya Ülkü Ocağı saflarında bulunan ak pak, pırıl pırıl genç ve dinamik insanlardı.
Bu öyle bir teşkilattı ki bu saydıklarımdan birinin burnu kanasa hepsinin burnu kanar ve bir birinden haberdar olurlardı. Samimiyet, bağlılık, sadakat ve dürüstlük bu sağlam ruhlu ve sağlam karakterli insanlara özgüydü…
Sayılar azdı; fakat Çin Seddi yeniden fethedilecek olsaydı bu yağız ve gözü kara neferlerle yeniden fethedilebilirdi. Nihayet seçimler sonrasında Gün SAZAK’ın BAKANLIĞI dönemi bu söylediklerimin canlı birer şahidi ve delilidir.
SON SÖZ:
Mehmet OKANDAN, Kayseri’nin yerli aileleri arasında mal mülk ve varlıklılık bakımından hatırı sayılır zenginlerindendi. Şaşılacak bir mal ve mülk zenginliği içinde mütevazi bir hayat yaşadı. Eli açık ve bonker bir kişilik sahibiydi. Kendi işleri ve mutluluğundan ziyade başkalarının mutluluğu için koşturan müthiş bir hayırseverdi.
Sanayi’de Türkiye’nin dün ve bugün de önde marka bakımından önde gelen fabrikanın sahibi ve ortakları arasındaydı. Fabrikasında çalışan hemen herkesi ev sahibi yapmıştı.
Sosyal yönü çok gelişmiş bir insandı. İyi, adil bir arabulucuydu. Çevresindeki hemen herkese kucak açmış yardım severlik abidesiydi. Ölürken bile en az yüz kişiden alacağı olan bir insandı. Alacaklılardan asla para pul istemez getirirlerse: “İhtiyacın varsa dursun!” derdi. Kimseye karşı nefsi bir kinini ne duyan ne de söyleyene rastlamadım.
MHP’nin vitrininde yanlış adamlar olmasın diye arkadaşları gibi o da birkaç kez aday olmuş partisi ve idealine hizmetten geri durmamıştı …
Emir BOSTANCI:  “Morgda olan bedenini yıkatmağa gittiğimizde, yüzündeki tebessüm hâlâ eksilmemiş, sanki yeniden gençleşmiş ve güzelleşmişti.” Diye naklediyor.  “Nasıl yaşarsanız öylece haşredilirsiniz.” Meşhur hadisi herhalde bunun için söylenmiş olsa gerektir…
 Siyasete girdiğinde Kayseri’de her dört kişiden üçü ya onun tanıdığı veya akrabalarından biriydi. Bu sebepledir ki hiçbir düğünü ve cenazeyi kaçırmamağa büyük özen gösterirdi. Kayseri’deki Organize Sanayisinin kuruluşunda ve arsalarının tedarikinde sayılamayacak kadar emeği olduğu inkar götürmez bir gerçektir.
Oğlu Kağan OKANDAN: Son olarak bulunduğu görevi Serçeönü Mahallesi Muhtarlığıydı. Nikah kıyar, evlenmek isteyen, eşiyle ailesiyle, eviyle arası bozuk olup düzeltmek isteyen, iş ortakları ile problemi olup çözdürmek isteyen, iş arayan, iş bulmak isteyen,  aç olan, açıkta kalan, yardım talep eden, herkes muhtarlıkta buluşurdu. O aynı zamanda adil bir arabulucuydu…
Mehmet OKANDAN, her yaptığı işten büyük bir haz alır asla gocunmazdı. Toplumun bir bakıma mıknatısı, çimentosu, harcı görevini üstlenmişti. İnsanları barıştırıp kaynaştırmada, babacan tavrı ve hareketleri gülen çehresiyle ondan daha iyisi yoktu…
İş hayatında, Cemiyet hayatında hep yardım, hizmet odaklı, madden, manen, ihtiyacı olanın yanında görülmüştür.
Babası olmayana baba, kardeşi olmayana kardeş, olma hizmetinden bir an geri durmamıştır.
Ölümünden sonra anladık ki muhtarlığı Allah ömrünün son günlerinde MEHMET OKANDAN’ın insanlara daha fazla yardım edebilmesi için on beş (15) yıl süre ile gerçek ihtiyaç sahiplerini belirleyebilmesi için nasip etmiş. 28 Ekim 2015’te bir Sonbahar mevsimi gibi bu hayattan öbür hayata göçüp gitti.
Ruhu şad, mekanı Cennet olsun. Rahmet ve minnetle yaddediyorum.
KAYNAKLAR:
1)Mehmet OKANDAN’ın oğlu: Kağan OKANDAN, belge, bilgi ve fotoğraflar.
2)http://www.milliyet.com.tr/serceonu-mahalle-muhtari-mehmet-okandan-kayseri-yerelhaber-1039091/
3)https://www.facebook.com/serceonumuhtarligi/
4)Kapsam Haberi: http://www.kapsamhaber.com/mhp/mhp-ne-zaman-kuruldu-gecmisten-gunumuze-tum-detaylari-ile-mhp-h38982.html 
5)http://www.mhp.org.