SEÇİM ve FIRSAT
Abdullah Çağrı ELGÜN
Türkiye’nin asıl sorunları dış
değil, içtedir. İçerideki problemler çözülmeden dışarıda başarı elde etmek,
mümkün değildir.
TÜRKİYE'NİN SORUNLARI
Ülke: "Senin Adamların,
Benim Adamlarım, İmam Hatipliler ve Onun Dışındakiler, % 60'lık Blok ve Yüzde
%40'lık Blok, PKK, HDP, Türkiye İçinde Entegre Olup Türkiyeli Olmak İsteyen
Kürtler, Bağımsız Kürdistan Hayali Kuranlar. Paralel Lakabı Takılarak Sürekli
Tahrik Edilen ve Her Türdeki İmkanlarının Sonuna Kadar Ellerinden Alınmak
İstenen, Bu Ülkenin İnsanları. Suriye'den Gelip Türkiye'de Yerleşmiş
Mültecilerin İntibakı, İş Edinme ve Geçim Problemleri, Gençlerimizin Büyük
Çoğunluğunun İşsizliği, Ankara'da Görevden Alınarak Araştırmacı, Müşavir,
Olarak Atıl Durumda, Bankamatik Memurluğuna Mecbur Edilmiş Bürokratların Kahve
Köşelerinde Geçirdikleri Zamanlarının İç Acıtan Huzursuzluğu, Tüm İl ve
İlçelerde Görevden Alınan, Sebepsiz Yerleri Değiştirilen Öğretmen ve Okul
İdarecilerinin Bunalımları, Kapatılan Polis Akademileri, Polis Okulları, Sağlık
Eğitim Enstitüleri, Sağlık İdaresi Yüksek Okulu ve bunlarda görev yapan
hocaların mağduriyetleri ve haklarının gaspı sebebiyle ortaya çıkmış aile ve
yakınlarının mağduriyetleri, Kapatılan Dershanelerin Öğrenci, Öğretmen,
Yöneten, Sahiplerinin Bütün Olarak Sıkıntıları; Eşit Olmayan Gelir Dağılımının
Yarattığı Sıkıntılar, Emekli Memur ve İşçinin Sıkıntıları, Taşeron Olarak
Çalışan ve Milletin Yükünü Omuzlamışken Aldığı Ücret ile Geçimini Sağlayamayan
Taşeron İşçilerimizin ve Onların Ailelerinin Sıkıntıları, Basın ve Yayındaki
Sıkıntılar, Haklı veya Haksız İçeride Yatan Binlerce Mahkum ve Ailelerinin
Sıkıntıları, Adalet, Hukuk ve Uygulamalarının Tartışılır Halde Olmasının
Verdiği Sıkıntılar, Hükümetin Göreve Getirdiği Genç, Tecrübesiz, İş Bilmez
İdareci ve Bürokratın Tahakküm ve Çalışma Alanlarında Mobbing
Uygulamaları...vb. daha başka binlerce mağduriyet, çoğaltıp gidiyor. Bir kere
içimize FİTNE GİRMİŞ!.." meselelerini halletmeden başkaca hiç
bir meseleyi çözemeyiz...
Seçimler, devletin millet ile
kucaklanmasını sağlayacak önemli bir fırsat ve yoldur. Adalet
ve tarafsızlık herkes için gerekli ve vazgeçilmez dayanaklarımızdan
biridir. Bunu kaybedersek her şeyimizi kaybederiz. Bu hem muhalefet hem de
iktidar için gerekli ve de elzemdir…
İktidarda olanlar, iktidarın
verdiği gücü kullanarak, her başını göstereni susturma, basın ve
yayını avucunun içine alma; ve hiçbir muhalefetin seslenmesine, eleştiri
yapmasına ve özgürce fikirlerini ifade etmesine fırsat vermez ise ülke de
yanlış ve doğrular birbirine karışır ve ülke kaosa sürüklenir. Bugün olduğu
gibi...
Demokratik ülkelerde olduğu
gibi, kişilerin fikirlerini rahatça, korkusuzca, ifade etmelerine,
yanlışları eleştirilmesine fırsat verilmelidir. Hatta bunlara bu yanlışları
göstermiş olmalarından dolayı eleştirileri için teşekkür edilmelidir... Toplum
böyle ileriye gider, hamleler yapar, başarı sağlar... Hatalar ancak böyle
düzeltilir. Milletin TV ve Basın Yayın Organlarından, İktidarda olanların
diğerlerine baskı ve kapama uygulamaları kötü ve istenilmeyen örnekler olup
gelecek kuşaklarımız için de olumsuz örnek, teşkil etmemeli ve bizim
geleceğimizi de ipotek altına almamalıdır... İktidarlar baskı ve otorite
ile muhaliflerinin sesini kısar ve onların sesleri halka ulaşmaz, ulaştırılmaz ise
bunların yakınları, yanında ve yöresinde ve onlara sempati besleyen
taraftarların da husumetlerini üzerlerine çekmezler mi?.. Böyle olunca ülke
içinde huzursuzluk yaratır, ülke kaosa sürüklenmez mi?
İktidarın yirmiye yakın kanalı ve
on civarında gazete ile muhaliflerine yer vermeyerek kendi borazancılığına
soyundurmalarına fırsat verirse, bu ülkede bir daha adalet ve hukuku
bulmak, mümkün olmaz... Seçime giderken böyle bir kısıtlama yapılması, bu kadar
medya ile diğer muhaliflerin yok sayılması, bitirilmek istenmesi ve sesinin
soluğunun kesilmesi çok manidar olup çelişki doğurur.
Ülke seçime giderken büyük bir
fırsat yakalamıştır. Hem partiler hem de millet, bu seçim ve fırsatı çok iyi
değerlendirilmelidir.
Erdoğan da Putin de Batı yanlısı;
her ikisi de otoriter, halkın büyük çoğunluğunun güvenini kazanmış,
ideolojik, çatışmacı, bu çatışmalardan ve anlaşmazlıklardan faydalanarak
iktidarını koruyan devlet liderleri. Avrupa, Ameika ve Nato tarafından Savaşın
Türkiye ve Rusya arasında olması mı isteniyor?.. Türkiye bu savaşın içine
itilmeğe mi çalışılıyor?.. Anlaşmazlıkları nasıl durduracaklarını önümüzdeki
günlerde göreceğiz.
Sıcak denizlere inerek gezinen,
Hazar'dan vuran Ruslar, neler yapabileceklerini rakipleri Amerika, İngiltere,
Avrupa ve Çin’e göstermeğe çalışıyor. Tarih yeniden tekerrür ederek İsrail'i,
Rusya ile Askeri görüşmeler yapmağa itiyor. Rusya İsrail ile neleri görüşüyor?
Çin de aynı şekilde denizlerde yığınak yapmaktadır. Sıcak denizler kaynama
noktasına gelirken Suriye, Rusya ve Türkiye’nin krizine sebep olmuştur.
Nato Türkiye’yi tutar mı? Rusya
Türkiye’yi karşısına alabilir mi? Tarih bunun ilginç örnekleri ile doludur.
Rusya için de durum aynıdır. Donkişotluğa bilmem gerek var mı?.. Yoksa riske
girerek hayat ile kumar oynamak mı gerekir? Hiç bir risk olmadan da bir şey
kazanmak mümkün olmayacağına göre restleşmeler, çekişmeler ve ipin ucu nerede,
nasıl kopacak?!.
Bütün bunlar olurken Putin
yıllardır Rusya’nın hayal ettiği sıcak sulara inmiş ve Osmanlı İmparatorluğu
için daha önce Rusya’nın söylediği: “Hasta Adam” yakıştırması bugün
ise Türkiye için Putin tarafından: “Ortam Uygun” sözü ile dile
getirilmiştir. İngiltere, Amerika, İsrail ve Avrupa ile de konuşan Rusya
sınırlarımızı iki kez ihlal etmiş. Elçilik telefon ile aranarak bu ihlâl
kınanmış; fakat ihlâl üçüncü kez gerçekleşmiştir.
Ülkeler ile isteyerek yan yana
gelinmez. Komşu olunmaz. Tarihin bir cilvesi olarak ülke toprakları ve sınırlar
yan yana olabilir. Biz Rusya ile hem tarihi hem coğrafî olarak sınır
komşusuyuz. İyi zamanlarımız da kötü zamanlarımız da olmuştur; fakat ebedî düşmanlıklar
olmadığı gibi ebedî dostluklar da yoktur. Bu insanlar için olduğu gibi
devletler için de böyledir... Siyasetçilerimiz bunu dikkate alarak hareket
etmek zorundadırlar. Evimizi değil, bir kurumu değil bir Devleti yönettiğimizi
fark edip riskleri, geleceği, sonuçlarını görmeli, hesap etmeli bu sonuçlara
katlanabileceği, kaldırabileceği, ölçüde risk edilmelidir...
Ülke seçime giderken büyük bir bir
fırsat yakalamıştır. Hem partiler hem de millet, bu seçim ve fırsatı çok iyi
değerlendirilmelidir.
“AKP salt çoğunluğu kaybettiği
için seçime gittik.” Herkes hesabını verecek. Polisler kendilerini
savunurlarken her şeyi bir bir ortaya dökeceklerdir. Bugün gelinen
noktada İktidar, sorumluluğu bürokratlara yıkma peşine düştü. Ankara ayakta.
Valiler yüzüstü bırakıldı. Jandarma yüzüstü bırakıldı. Yargılanma endişesi
bütün bürokratları sarmış durumda. Artık kimse kimseye güvenmiyor. Medyanın üstüne
gitmek ve medya üzerinde baskı oluşturmak, sıkıntıların aşılmaz hale gelmiş
olduğunun bir delilidir. Bu seçimlerde muhalefetin sesinin halka ulaşamamakta
olduğu, çeşitli muhalif yetkililer tarafından dillendirilmektedir. Böyle bir
seçim, demokratik değil, şaibeli olacaktır.
PKK’nın Amoson Kırsalı’nda Özel
Harekatçıların gönderilmesi önleniyor. Bunu kim önlemiştir. Bunun izi sürülüp
ortaya çıkarılmalıdır. Bugün gelinen noktada 150 vatan evladı şehit
edilmiştir.
Bugün de Ankara Ulus'taki
patlamada ilk belirlemelere göre: seksen altı ölü ve yüz seksen altı yaralıdan
bahsedilmektedir. Ülkemiz üzerinde büyük oyunlar sergilenmektedir. Terörü ve
bunları yapan ve yaptıran vicdansızları;
Ankara Moskova krizi devam ediyor.
Rusya bu defa da Hazar denizinden vurmaya başladı ki bu şu demektir. Buraların
hakimiyeti bende… Esed’i devirmek isteyen Türkiye devre dışı kalmıştır. Özgür
Suriye Ordusunun arkasında olan Türkiye susmaktadır. Türkiye’nin hiçbir
yaptırım gücü olmadığı da böylece ortaya çıkmış gözüküyor.
İŞİD’in gelir kaynağı petroldür ve
bundan on-on beş milyon dolar gelir elde etmektedir. Hem Amerika’nın hem de
Rusya’nın bunu ele geçirme konusunda birliktelikleri vardır.
Nato askeri gelirse ne
olur?Amerika ve Nato Türkiye’yi bu çıkmaza iteliyor... Türkiye Avrupa ve
Amerika ilişkilerinde sıkışmış durumunda.Tek kullanacağı koz Nato’dur. Türkiye
kendi eliyle kendini zor duruma getirmiştir. Avrupa Mülteci sıkıntısını bize
gönderme demektedir.
Amerika: “Biz o petrolü
Rusya’ya yedirmeyiz.” diyor; Nato: “ Nato müttefiklerini korumaya
hazırdır.” Diyor. Rusya'yı, DAEŞ ile mücadele etmeğe çağırdı. Anlaşılıyor
ki ABD, Avrupa, Rusya ile konuşuyor. Anlaşıyor. Türkiye’yi de bu işin içine
sokarak kendi amaçlarını gerçekleştirmek istemektedirler. Türkiye’ye de: "Beni
karıştırma, sen bak icabına!.." demektedir. Amerika Afganistan,
Irak gibi operasyonlara girdiği yerlerde hep hüsranla çıkmıştır. Bugün, Türkiye
içeride uyguladıkları yanlış politikalarla, dışarıda da uyguladıkları aynı
yanlışlıktadır. Bu da onu çıkmaza sokmaktadır. AKP içeriden yıkılıyor. Ali
BABACAN: “Partinizin adına AK deyip de şeffaflık ve yolsuzluklar hakkında belli
bir duruş ortaya koyamazsanız bekâ meselesi haline gelir.”
CHP ve MHP asgari ücret için
Türkiye’de kaynak olduğunu gösterdi ve halkın gözüne girdi. Halk bunlara
inandı. Arınç bile: “Biz sadece İsrafları önlesek, sizden vergi almamıza
gerek kalmaz.” Dedi. Dünyada kendi vatandaşından en yüksek vergi alan ülkelerin
başında Türkiye'nin olduğu söyleniyor.
DİJİTÜRK basına sansür uygulayarak
birçok kanalı birden durduruyor.
Ülke seçime giderken büyük bir
fırsat yakalamıştır. Hem partiler hem de millet, bu seçim ve fırsatı çok iyi
değerlendirilmelidir. (Ankara/Cumartesi, 10 Ekim 2015)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder