MUSTAFA KEMAL’E, SUİKASTLER
Abdullah Çağrı ELGÜN
19 Mayıs 1919’da
Samsun’a ayak basan Mustafa Kemal Paşa, buradan Havza’ya gitmek için kentten
ayrılmıştır. Samsun-Kavak yolunda, Stilo isimli bir Rum, seçtiği yirmi Rum
genci ile birlikte, Mustafa Kemal Paşa’nın geçeceği yerde pusu kurarak, üstü
açık arabayı beklemeye başlamıştır. Söz konusu kişiler, araba iyice yaklaştığı
sırada ateş açmışlar ve arabada bulunan üç kişiyi öldürmüşlerdir. Mustafa Kemal
Paşa’yı öldürdüklerine inanan Kaptan Stilo ve arkadaşları, kısa bir çatışmadan
sonra Samsun’a geri dönmüşlerdir. Önlem amacıyla konvoyu 2 km geriden takip
eden Mustafa Kemal Paşa, başka bir arabada olduğu için bu suikasttan yara
almadan kurtulmuş, Havza’ya ulaşmış ve Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın örgütlenmesi
yolundaki çabalarını sürdürmüştür.
Kurtuluş Savaşı’nın
başlarında, Mustafa Kemal Paşa’ya Erzurum-Sivas yolunda bir başka suikast
girişiminde bulunulmuştur. 29 Ağustos 1919 günü, Erzurum’dan üç otomobil ile
Sivas’a hareket eden Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekiler, bir gün
Erzincan’da kaldıktan sonra tekrar yola koyulmuşlardır. Konvoy, Çardaklı
Boğazı’na geldiğinde, boğazın Dersimli çeteler tarafından kapatıldığı
gerekçesiyle durdurulmuştur. Burada düzenlenecek olan pusuyu önceden haber alan
Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekiler, Dersimli Diyap Ağa’nın kardeşi Haydar
Ağa ve adamlarının yol güvenliğini sağlamaları sonucunda yollarına devam
etmişlerdir. Böylece Elazığ Valisi Ali Galip’ten emir aldıklarını söyleyen
çeteciler amaçlarına ulaşamamışlardır.
Mustafa Kemal Paşa’ya bir başka suikast tertibi de, Heyeti Temsiliye ile Ankara’ya gelmesinden sonra ortaya çıkarılmıştır. Bu tertip, Ankara Merkez Komutanı olan ve Mustafa Kemal Paşa’ya yakın olan Abdülkadir Bey’in kardeşi Nuri Bey tarafından ortaya çıkarılmıştır. Ankara Garı’nda Karakol Amiri olarak görev yapan Nuri Bey, Eskişehir’den gelen bir trenden inen bazı kişilerden kuşkulanmış ve bu kişilerin yarım yamalak Türkçe konuşmaları nedeniyle sorgulamayı genişletmiştir. Nuri Bey’in sorularına, diğerlerine göre Türkçesi daha iyi olan Todori isimli kişinin cevap vermesi üzerine, sorgulama bu kişinin üzerine kurulmuştur. Todori’nin, Mustafa Kemal Paşa’yı öldürmek üzere geldiklerini itiraf etmesi karşısında sinirlenen Nuri Bey, bu şahsın başına bir yumruk savurmuş ve öldürmüştür. Diğer şahıslar ise Todori’nin Mustafa Kemal Paşa’yı öldüreceğini doğruladıktan sonra, kendilerinin cephaneliği havaya uçuracaklarını ve bütün görevleri de Samsun’daki Pontusçu Papaz Kosti ve komiteci İspiro’nun verdiğini itiraf etmişlerdir.
Mustafa Kemal Paşa’yı
öldürmek isteyenler ve bununla ilgili planlar yapanlar arasında Çerkez Ethem de
vardır. Yozgat’ta çıkan isyandan Ankara Valisi Yahya Galip Bey’i sorumlu tutan
ve yargılamak isteyen Çerkez Ethem’in, Mustafa Kemal Paşa’nın bunu engellemesi
nedeniyle, “Büyük Millet Meclisi Başkanı’nı Meclisin kapısına asacağım.”
şeklinde bir söz söylediği iddia edilmektedir. Ethem, Ankara’ya geldiğinde,
hasta olan Mustafa Kemal Paşa, onu hasta yatağında karşılamıştır. Düzenli
orduya katılmak istemeyen Çerkez Ethem, bu görüşme sırasında Mustafa Kemal
Paşa’yı öldürmek istemişse de, her tarafın tutulmuş olması ve Mustafa Kemal
Paşa’nın da yastığının altındaki tabancasını eline alması nedeniyle buna
cesaret edememiştir. Çerkez Ethem, Mustafa Kemal Paşa’ya “Geçmiş olsun.”
diyerek odadan çıkmıştır.
Temmuz 1920’de,
Afganistan temsilcisi olarak İstanbul’a gelen Mustafa Sagir isimli bir Hintli,
burada Kuvayımilliyecilerle yakın ilişki kurmuş ve özellikle de karakol
cemiyeti ile yakınlaşmıştır. Mustafa Sagir, bununla birlikte, Anadolu’da
gelişen ulusal hareketi engellemeye çalışan Şeyhülislam Dürrizade Efendi ile de
gizli görüşmeler yapmıştır. Gerçek niyetini saklamayı başaran Mustafa Sagir, 11
Aralık 1920’de geldiği Ankara’da da ilgi görmüş ve Mustafa Kemal Paşa ile
çevresi tarafından da olumlu bir ortamda karşılanmıştır. Mustafa Sagir, Mustafa
Kemal Paşa ile yapmış olduğu görüşmede, Hintli Müslümanların yardım olarak
topladığı 3 milyon altın lirayı Ankara’ya getireceğini belirtmiş ve Büyük
Millet Meclisinin genel kurul toplantısına katılmıştır. Bütün bunlara karşın
Mustafa Kemal Paşa, Mustafa Sagir’e güven duymamış ve bu şahsa devamlı kuşkuyla
yaklaşmıştır. Bu arada, Sagir’in gizli yazışmaları, ilgililer tarafından çözülmüş
ve özel bir kurye ile Ankara’ya gönderilmiştir. Bu rapor sonrasında, Sagir’in
mektuplarına el konulmuş ve tercüme edilmiştir. Bu mektuplardan, İngiliz casusu
olduğu kesinlik kazanmıştır. Sorgusu sırasında, Ankara’ya Mustafa Kemal Paşa’yı
öldürmek için geldiğini itiraf eden Mustafa Sagir, İstiklal Mahkemesi’nde
yargılanmış ve idam cezasına çarptırılmıştır. Mustafa Sagir’in cezası, Batılı
devletlerin tüm tepkisine karşın, 24 Mayıs 1921’de infaz edilmiştir.
Mustafa Kemal Paşa’ya dönük suikast girişimleri Cumhuriyet’in ilan edilmesinden sonra da devam etmiştir. Eski Ankara Valisi Abdülkadir, eski İstanbul Mebusu Yenibahçeli Şükrü, İlyas Sami, Dayı Mesut, Kör İbrahim, Hemşinli Komünist Mehmet, Kahya Hüseyin ve Kayıkçı Kahyası Ali Osman, Osmanlı Devleti’ni yeniden kurmak için Mustafa Kemal Paşa’yı öldürmeyi planlamışlar ve durumun ortaya çıkması üzerine de tutuklanmışlardır. İstiklal Mahkemesi’ndeki yargılama sonucunda: Dayı Mesut, Yenibahçeli Şükrü, Abdülkadir Beyler ile İlyas Sami, Hemşinli Komünist Mehmet, İbrahim Efendilerin beraatlarına karar verilirken, Kayıkçılar kâhyası Ali Osman bir yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Yargılama sonunda bu denli hafif kararların çıkmasında, söz konusu kişilerin Kurtuluş Savaşı yıllarındaki vatansever hizmetlerinin büyük rolü olmuştur.
1925 yılında
Yunanistan’da yaşayan Ermenilerden üç kişilik bir suikastçı grup, Trakya’dan ve
İskenderun’dan ülkeye ayrı ayrı giriş yapmışlardır. Trakya’dan giriş yapan
Manok Manokyan adlı Ermeni’nin hareketleri şüphe çekmiş ve polis tarafından
takibe alınmıştır. Arkadaşları ile buluşmak için İstanbul’dan Eskişehir’e geçen
Manokyan, burada polis tarafından gözaltına alınmış ve sorgulanmıştır. Manokyan
sorgu sonrasında Ankara İstiklal Mahkemesi’ne sevk edilmiştir. Yargılama
esnasında suçunu itiraf eden Manokyan adlı Ermeni, diğer iki arkadaşının
Adana’dan Eskişehir’e geleceğini ve burada buluştuktan sonra, Ankara’ya
geçerek, Mustafa Kemal Paşa’ya suikast düzenleyeceklerini açıklamıştır.
Manokyan, yargılama sonrasında idam edilmiş, diğer iki suikastçının izine
rastlanmamıştır.
Mustafa Kemal Paşa’ya
yönelik belki de en ciddi suikast girişimi, İzmir’de ortaya çıkarılmıştır. Bir
yurt gezisinde olan Mustafa Kemal Paşa’ya, İzmir’e geldiğinde düzenlenecek olan
saldırı, Giritli Şevki isimli kişinin ihbarı sonucu, gerçekleşmeden
önlenmiştir. Eski Lazistan Mebusu ve I. TBMM’nde Mustafa Kemal Paşa’nın
muhaliflerinden biri olan Ziya Hurşit’in başını çektiği suikastçıların planları
şu şekilde idi:
Gürcü Yusuf, Laz İsmail ve Çopur Hilmi gibi fedailer Mustafa Kemal Paşa’ya Kemeraltı Karakolu önünde ateş edecekler ve kargaşadan yararlanarak kaçacaklardı. Bu şahısları Giritli Şevki adlı bir motorcu, motoru ile Sakız Adası’na kaçıracaktı. Mustafa Kemal Paşa’nın İzmir’e bir gün geç gelmesinden kuşkulanan ve olayın anlaşıldığını zanneden Giritli Şevki’nin ihbarıyla ortaya çıkarılan tertiple ilgili olarak ilk yakalanan, Ziya Hurşit olmuştur. Daha sonra Laz İsmail, Gürcü Yusuf ve Çopur Hilmi yakalanmıştır. Kısa bir süre sonra suikast girişimi ile ilgili görülen başka şahıslar da tutuklanmış ve olayın daha da büyük olduğu anlaşılmıştır. Tutuklamalar suikastla doğrudan ilgili olan Ziya Hurşit ve arkadaşlarıyla sınırlı kalmamış, Cavit Bey ve arkadaşları gibi, eski İttihatçılar ile kapatılan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın önde gelenleri de tutuklananlar arasında yer almıştır. İzmir ve Ankara’da yapılan yargılamalar sonunda, İzmit Mebusu Şükrü Bey, Eskişehir Mebusu ve Mustafa Kemal Paşa’ya yakın bir isim olan Albay Arif Bey, Sivas Mebusu Halis Turgut Bey, İstanbul Mebusu İsmail Canbulat Bey, Erzurum Mebusu Rüştü Paşa, Ziya Hurşit, Hafız Mehmet, Laz İsmail, Gürcü Yusuf, Sarı Efe Edip, Çopur Hilmi ve Albay Rasim Bey suikastla doğrudan ilgili görülerek, idam cezasına çarptırılmıştır. Eski Maliye Nazırı Cavit Bey, Dr. Nazım, Artvin Mebusu Hilmi Bey ve Naili Bey gibi eski İttihatçılar da suikastçılarla iş birliği yapmak ve hükümet darbesi düzenlemek suçlarından idamla cezalandırılmışlardır. Bu sırada aranan Kara Kemal intihar ederken, İzmir Valisi Rahmi Bey, gıyabında on yıl hapis cezası almış, Küçük Talat ve Kara Vasıf ise aklanmıştır. Bu arada yine suikast girişimi ile ilişkilendirilerek tutuklanmış olan Kazım Karabekir Paşa, Ali Fuad Paşa, Refet Paşa ve Cafer Tayyar Paşa gibi Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın önde gelenleri ise beraat etmiş, yurt dışında bulunan Rauf Bey, gıyabında on yıl hapisle cezalandırılmıştır.
Teşkilat-ı Mahsusa’nın
başında bulunan Kuşçubaşı Eşref’in kardeşi, Hacı Sami’nin de içinde bulunduğu
bir grup, Mustafa Kemal Paşa’ya suikast düzenlemek istemiştir. Hacı Sami,
Kurtuluş Savaşı sırasında Çerkez Ethem’in yanında yer almış ve bu nedenle de Yüzellilikler
listesine alınmıştır. Yurt dışında iken, Çerkez Ethem ve kardeşleriyle
ilişkisini devam ettiren ve Atina’daki Çerkez komitesi tarafından Mustafa Kemal
Paşa’yı öldürmesi için görevlendirilen Hacı Sami, 17 Ağustos 1927 tarihinde, üç
adamıyla birlikte, Sisam Adası’ndan gizlice Kuşadası’na geçmiştir. Hacı Sami ve
yanındakilerin bölgedeki yörüklerden tehditle yiyecek istemesi yüzünden çatışma
çıkmış, jandarmanın da müdahalesiyle olay büyümüştür. Çarpışmada Hacı Sami ve
kardeşi Ahmet öldürülmüş, diğerleri de yakalanmıştır. Böylece Mustafa Kemal
Paşa’ya yönelik bir suikast girişimi bertaraf edilmiştir.
Çerkez Ethem’in adının geçtiği suikast girişimi, Hacı Sami’nin
içinde bulunduğu olayla sınırlı değildir. Ürdün’de bulunduğu dönemde de Mustafa
Kemal Paşa’ya suikast planları yapan Çerkez Ethem ve kardeşi Reşit, asker
kaçağı olduğu için Suriye’ye kaçmış olan Yahya adlı bir sabıkalı kişi ile
tanışmıştır. Çerkez Ethem’den Mustafa Kemal Paşa’yı öldürmek için talimat alan
Yahya, sınırı geçmiş ve Maraş’ın Kümbedir köyüne ulaşmıştır. Ancak ihbar
edilmiş ve jandarma tarafından tutuklanmıştır. Yahya, sorgusu sırasında, Çerkez
Ethem’in kendisini Mustafa Kemal Paşa’yı öldürmesi için görevlendirdiğini,
para, silah ve bombalar verdiğini itiraf etmiştir.
Osmanlı şehzadelerinden Abdülaziz’in yeğeni Prens Sami’nin Türkiye’de yaşayan adamlarının, Şubat 1938’de Mustafa Kemal Atatürk’e suikast düzenlemek için birtakım hazırlıklar yaptıkları öğrenilmiştir. Söz konusu kişiler, Atatürk’ün öldürülmesi durumunda, Prens Sami’yi tahta çıkarma planları yapmışlar ve hatta adı geçen kişiye teklif bile götürmüşlerdir. Ancak Prens Sami’nin, İngiltere’den beklediği parasal yardımı alamaması ve Atatürk’ün hastalığı nedeniyle ikametgâhının dışına çıkamaması üzerine yapılan planlar hayata geçirilememiştir.
Avusturya
İstihbaratının kayıtlarında yer alan bir belgeden, iki Türk ve iki Ermeni’nin
1935 yılında Atatürk’e bir suikast hazırlığı içinde oldukları ortaya
çıkarılmıştır. Bu suikast planına göre, Düzceli Recep Çavuş ve Gönenli İbrahim
isimli iki Türk, Viyana’da Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’ı öldürecek,
ardından da Bahçecikli Şerbetçiyan ve Yeniköylü Vahram Çavuş isimli iki Ermeni
de, Aras’ın cenaze töreni sırasında başta Atatürk olmak üzere, devletin önde gelenlerine
saldırı düzenleyecekti. Bu tertip, Avusturya istihbarat yetkilileri tarafından
ortaya çıkarılmış ve suikast önlenmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik olarak tertiplenmek istenen suikastlar, yukarıda özet olarak anlatılanlardan ibaret değildir. Bazen Ermeniler, bazen de yurt dışında yaşayan Atatürk karşıtı Türkler, bazı devletlerden de destek alarak suikast düzenlemek istemişlerse de, bunların hepsi önlenmiştir. Söz konusu suikastların sayısı, çeşitli incelemelerde 40’a kadar ulaşmaktadır.
Mustafa Kemal Paşa ertesi 17 Karabekir. ıStiklil Harbimiı. C.I. s.189. 18 Atatürk. Nutuk. s.56; Kansu. Atatürk'le Beraber. C.I. s.194; Goloııu. Sivas Kongresi. s.24. 19 Kansu. Atatürk1e Beraber. C.I. s.198. 132 sabah halkla temas edince aynı duygu ve kararlılıgı onlarda da gördiL. Bu güven ve coşku ile i Eylül Pazartesi günü ögleye dogru, Heyet-i Temsiliye'nin Erzincanlı üyesi Şeyh Fevzi Efendi'yi beraberine alarak tekrar yola çıktı20 Henüz birkaç saat yol alınmışken bir kaç jandarma eri ve bir jandarma subayı otomobilleri durdurarak silahlı Dersim Kürtlerinin, Çardaklı Bogazı'nı tuttuklan haberini verdiler. Tehlike oldugu için geçilemeyecegini, m~rkeze kuvvet yollamalan için haber yollandıgını, gelecek kuvvetlerin hücumu ile eşkiyanın tard edilerek geçilebilecegini söylediler. Bu eşkiyanın kuvveti, nereyi, nasıl tuttugu, gelecek yardım kuvvetinin ne zaman gelecegi meçhuldü. Erzincan'a geri dönmek ve kimbilir kaç gün beklemek belirlenen programı alt-üst edecekti. Mustafa Kemal Paşa tehlikeyi göze alarak yola devam karan aldı. Yine de küçük bir tertibat yapıldı: Hafif mitra1yözlerle donatılmış Yüzbaşı Osman Bey'in otomobili Paşa'nın otomobilinin önünde ilerleyecek, sagdan soldan gelen uzak mesafeli ateşlere önem verilmeyerek, vurulan ve ölenlerle meşgulolmadan yola devam edilecek, tam yolun üzerinde ve yakınındaki eşkiyaya karşı birden arabalardan inilerek vuruşulacak, yol açılıp geri kalanlar devam edeceklerdi. Bu plan yapıldıktan sonra haberi getiren jandarma kuvvetininde iştirakıyle yola devam edildi ve B~az olaysız geçildi21 . Akşam üzeri bir köye vardılar ve burada gecelediler. Mustafa Kemal Paşa, kendisiyle beraber ölümü tereddütsüz göze alan arkadaşlanna burada teşekkür etti. 2 Eylül Salı günü tekrar yola çıkarak akşam üzeri Sivas yakınındaki Kılavuztepe'ye vardılar. Şehir halkı mevcut bütün taşıtlarla, yaya, davul zurnalarla Mustafa Kemro Paşa ve heyetini karşılamaya gelmişlerdi. Bu 20 Kansu, Atatnrlı:1e Beraber, C.I, s.199; Goloğlu, Sivas Kongresi, s.25. 21 Atat11rk, Nunık, s.57. 133 coşku seli içinde Sivas'a gelinerek kongrenin yapılacagı Mekteb-İ Sultani (lise) binasına gitmişlerdir22 Mustafa Kemal Paşa'nın Erzurum günleri. Sivas yolculugu ve Sivas'daki faaliyetleri; Kurtuluş Savaşı'nın ve yeni Türk Devletl'nin oluşumunun ilk kuvvetli adımlan olmuş. bagımsızlık ve milli hakimiyet yolunda kazanılacak zaferin hazırlamnasında büyük roloynamıştır.
ATATÜRK HALKIN ARASINA
KARIŞMAKTAN HOŞLANIRDI!..
ATATÜRK KAYIP!
Bir gece ATATÜRK
KAYIBOLDU!
Polis ve jandarma
seferber olmuş her tarafı ARAMIŞ
TARAMIŞLAR. ATATÜRK
ORTALARDA YOK!..
Sabaha yakın ONU
SAMANPAZARl'NDA bir KAHVEDE, HALKA KARIŞMIŞ, ZEYBEK
OYNARKEN
bulmuşlar…
Düşünün bir
kere!...
Koca Gazi Mareşal, Türk
Ordularının komutanı, Cumhurbaşkanı bir lider!..
Tek başına bir
kahvede oradakilerle sarmaş dolaş, Zeybek oynuyor....
Bugünün lideri değil,
iddia ediyorum, bakanı, milletvekili tek başına, o saatlerde sokağa
çıkamaz; çünkü halk kendini hiçe sayanları da kendinden olanları da bilir,
ona göre davranır!..