KAPAN
Abdullah Çağrı ELGÜN
KAÇINILMAZ KARŞILAŞMA
ABD uzun bir zamandır “Uzaydan, Havadan, Denizden, Karadan,
Siber, İnevizyon, Holigram Beyinler”le
iş başındadır. Düşünce Frekanslarına
Yolladığı Düşünce Reblikleri ile Algı Operasyonları ve ülkelerin
psikolojilerini bozup geçmişte Sağcı Solcu, Dinci Laık; olarak çatıştırırken bugün de Kürt-Türk,
Müslüman-Hıristiyan, Şii-Sunnî algısı yaratarak insanların akıllarını
bulandırmakta zihinleri karıştırmaktadır. Yaşanmış bir Soğuk Savaş Döneminden sonra, Psikolojik Savaşla, Zihinleri Kontrol
Eden, hatta insanları birbirleri ile çatıştıran, asabî, gergin, kavgaya yatkın, insanlar oluşturarak, çatışmaya sokan Beta Dalgaları gönderip,
Siber Savaş dönemine geçiş yapmıştır...
Ülkemizdeki vatandaşların bir kısmı
ABD’ne o kadar inanmışlardır ki “BOP Başkanlığı Suriye’ye giriş, Emevi
Camii’nde Cuma Namazı Kılma Arzuları, Ortadoğu ülkelerin yönetimini ele alma…”
aslında bütün bunlar, ABD’nin gizli “Büyük
İsrail Projesi” Sion Dağı, Kenan Diyarı; Dicle ve Fırat Havzası’nın
İsrail’de başlayıp İsrail’de bitmesi ve akıtılmasının uygulamaya sokulması Projesinden başka bir şey değildir…
Durum böyle iken bölgenin uzmanı olan ünlü
profesörün eylem planı ile harekete geçilerek: “Esed’i devireceğiz.! Esed’i
ortadan kaldıracağız!.. Suriye’yi Esed’ten kurtaracağız!..” yanılgısı ile
başlayan macerada Esed gittikten sonra bu boşluğu kimin dolduracağı
düşüncesine bir türlü cevap bulunamamıştı…
Halbuki bu boşluk Türkiye tarafından
doldurtturulamazdı. En güçlü çıkar odakları
yaptıkları yüz yıllık projenin altmışıncı yılında projenin hatasız yolunda
gittiğini görüyorlar, uygulamadaki zaman
zaman meydana gelen ve gelebilecek hataları anında düzeltmek için çıkar güç
odakları ile yan yana geliyorlardı… Bölge için en güçlünün buraya
yerleşmesi ile “Üçüncü Dünya Savaşı”
kaçınılmaz olacak, sonra buralarda Neron,
Kazıklı Voyvodo, Frenkeştayn,..vb. veya El Kaide, El Nasure, İŞİD buralarda cirit atacak… Sonra gelişen olaylarla Türkiye
devreye girecek ve tabiatı gereği, tapuları kendisine ait olan topraklara ve eski
tebasına, Müslüman kardeşlerine sahiplenecek ve “kaçınılmaz karşılaşma” mecburen ve tarihin kendisine yüklediği bir
görev olarak gerçekleşecek…
ÜÇÜNCÜ
DÜNYA SAVAŞI
İsrail’in bu bölgelerde çok ciddî
hedeflerinin olduğunu unutanlar, İsrail’i
küçücük bir DEVLETÇİK olarak görüyor; fakat onun ABD’deki büyük bağını ve
büyük projeleri “Sion, Ararat(Ağrı )
Dağı, Kenan Diyarı ve Büyük İsrail” projelerini unutuyorlar. İsrail hedeflediği gibi Suriye’den Golon
Tepeleri’ni almış olarak doğu bölgesinde ilerlemeğe devam ediyor. İsrail, bu
genişlemenin meşrulaştırılabilmesi için çeşitli çatışmalara ihtiyaçları vardı.
Bunlar da Şiî-Sunnî gibi Meshep
kavgalarıydı. Böylece bölgede insanlar arasında nefret, şiddeti ve terörü
körüklemek, sonra da buralara müdahale etme hakkı elde etmekti. Bu planın gerçek hedefi Irak’tı. Irak’ta Saddam kandırılmaya
müsaitti. Önce Meshepler kışkırtıldı.
Şiiler, Sunnîler ve Araplar ve Kürtler birbirine düşürüldü. Kürtler’e
katliamlar yapıldı. Soğuk bir kış günü karlı dağlardan yollara düşen Kürtler
‘in bir kısmı Türkiye’ye sığındılar. Bir kısmı yollarda bir kısmı da Irak’ta
öldüler.
Saddam iyi bir oyuncaktı… Bu defa Saddam’a
Kuvey’e girmesi öğütlendi. Saddam Kuveyt’e girerek Kuveyt’i ele geçirdi. Bir
müddet sonra da Kuveyt’i kurtarma bahanesiyele Irak’a giren ABD Büyük İsrail
Projesi’nin ikinci ayağını kurmuş oldu. Böylece ABD, Irak’ı işgal ederek bütün hazinesi,
altınları ve maden yataklarıyla, tarihî eserlerine el koymuş, Kuveyt ile de 100
yıllık, petrol anlaşması imzalamıştı. ABD, Irak’ı bitirdi ve tamamen soydu…
Geçmişte İran ile Irak’ı tam (11)on bir
yıl savaştıran İngiltere ve ABD, İran’ı zayıflatarak, Meshep kavgaları ile
bölüp, karıştırmak ve İran’a istediğini yaptırmak için Humeyni’yi destekledi, Humeyni’yi
Paris’te barındırdı… Batı yanlısı ve
modern bir Cumhuriyet yanlısı olarak kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıyan Muhammet Rıza Şah Pehlevi ülkeden
kaçarak Mısır’a sığınmak zorunda kaldı. Gıyabında idam cezasına çarptırıldı;
fakat siyasî sığınmacı olarak Mısır’da öldü.
Sonraki zamanlarda, İran Cumhuriyetinde Şeriat isteklilerinin arzuları bitmedi. Ne oldu ise işte o zamanlar oldu. İran halkı tankların üzerine çıkarak, toplara ve silahlara direndiler. Binlerce insan katloldu. Her taraf, kan ve gözyaşıyla doldu… “Alah’u Ekber!” nidaları arasında ve kanın sebil gibi aktığı, yığınlarca insanın tankların altında ezildiği, kanlı bir devrimi gerçekleştirerek İran'da Şeriat Cumhuriyeti kuruldu…
Sonraki zamanlarda, İran Cumhuriyetinde Şeriat isteklilerinin arzuları bitmedi. Ne oldu ise işte o zamanlar oldu. İran halkı tankların üzerine çıkarak, toplara ve silahlara direndiler. Binlerce insan katloldu. Her taraf, kan ve gözyaşıyla doldu… “Alah’u Ekber!” nidaları arasında ve kanın sebil gibi aktığı, yığınlarca insanın tankların altında ezildiği, kanlı bir devrimi gerçekleştirerek İran'da Şeriat Cumhuriyeti kuruldu…
Bugün İran’da başı açık kadın, kız
göremezsiniz. İran’da yaşayan kadınlar es kaza sağını solunu açsa, biraz makyaj
yapsa rejimin polisleri hemen onu durduruyor, ihtar ediliyor, makyajını
sildiriyor, açık yerleri kapattırıyor. Gerekirse ifadesini alıyor. Hatta Şeriatın
kanunlarına göre cezalandırılıyor.
Yabancı ülkelere pasaport alarak çıkmış
aileler içindeki kadınlar, yabancı ülkelerden dönüşlerinde sıkı sıkıya kontrolden geçiriliyor. İran’a
girdiklerinde kolları, bacakları, boyun
bölgeleri bayan polislerce kontrol ediliyor.
Eğer şüphe edilirse
soyunduruluyor. Orada bir plajda, denizde güneş yanıkları almış mı almamış mı, sağını solunu açmış mı, açmamış mı, teninin renginde değişme, siyahlaşma var mı
yok mu kontrol ediliyor… İran Demokratik Cumhuriyet'ten Şeriat düzenine geçirildikten sonra bugün de Ortadoğu'da sınırlar yeniden çiziliyor. Türkiye'de Cumhuriyet rejimi üzerinde oyunlar ve tezgahlar dönüyor. ABD’nin güdümünde ve AB desteğinde
İsrail’in “Büyük İsrail Projesi” istikametinde
gerçekleşmekte olan Orta doğudaki bu hadiseler sonunda, “Üçüncü Dünya Savaşı” na doğru mu gidiliyor?
KAPAN
Sn.Turgut ÖZAL
döneminde Başkanlık olsaydı, sn. Süleyman DEMİREL döneminde Başkanlık olsaydı,
bugünkü gibi bir rejim tehlikesi olabilir miydi?.. Buna rağmen, o günlerde
Başkanlığa karşı çıkılmış ve Başkanlık bir türlü gerçekleştirilememiştir.
Bu gün Başkanlık için
maddeler Meclisten tek tek veya topluca geçiyor… Bu kadar Millet Vekili çok çok önemli olan ilk dört maddenin geçişine hiç ses etmediler.
Halkın önüne gelecek olan Başkanlık oylaması, Referandum sonrası “Devamı gelecek deniyor.” Hangilerinin devamı gelecek?.. Halifelik’ten bahsediliyor? Nasıl bir Halifelik olacak? Başkanlık sonrası Şeriata mı geçilecek? Eyaletler, Bağımsız Yerel Yönetimler, Yerel Mahkemeler, Yerel Valiler, Yerel Yargıçlar mı gelecek?.. Otonom Devletçikler mi ortaya çıkacak?
Halkın önüne gelecek olan Başkanlık oylaması, Referandum sonrası “Devamı gelecek deniyor.” Hangilerinin devamı gelecek?.. Halifelik’ten bahsediliyor? Nasıl bir Halifelik olacak? Başkanlık sonrası Şeriata mı geçilecek? Eyaletler, Bağımsız Yerel Yönetimler, Yerel Mahkemeler, Yerel Valiler, Yerel Yargıçlar mı gelecek?.. Otonom Devletçikler mi ortaya çıkacak?
Bugün
Türk bayrağı tartışmalar yapılıyorken, yarın bu bayrak kaldırılacak mı? İlköğretim Müfredatında İstiklâl Marşı'nı kaldıran kadro, Referandum sonrasında da İstiklâl Marşı’mızı tamamen mi kaldıracak? Türk ve Türklük kavramı, nesebimiz yok mu
sayılacak?.. Zaviyeler, Tekkeler, Tarikatlar, Şeyhler, Cemaatlerin, Başkanlık
yönetiminde yeri ne olacak?..
Bu ülke halkı bağımsızlığını kolay kazanmadı; bunun için koca bir Kurtuluş Savaşı, nice meydan savaşları verilerek bu milletin adı "Türk" bu Cumhuriyete de Türkiye denilmiştir. Anayasada da: “Türkiye Cumhuriyetini kuran TÜRKİYE HALKINA, TÜRK MİLLETİ denir.” ifadesine yer verilmiştir.
Bu ülke halkı bağımsızlığını kolay kazanmadı; bunun için koca bir Kurtuluş Savaşı, nice meydan savaşları verilerek bu milletin adı "Türk" bu Cumhuriyete de Türkiye denilmiştir. Anayasada da: “Türkiye Cumhuriyetini kuran TÜRKİYE HALKINA, TÜRK MİLLETİ denir.” ifadesine yer verilmiştir.
Türkiye
Halkının kurduğu "Türk" sözü ve bu "Türkiye Cumhuriyeti" adı ortadan kaldırılacak mı?
Bizi
yönetenlere sesimizi bir kez daha haykırmak istiyoruz: Bu bir Kapan olmasın?..
Yarın İran’ın durumuna
düşmeyeceğimizi bize kim garanti edecek?... Türkiye Cumhuriyetini kurtarmak
için yarın geç olabilir mi?
“Büyük
İsrail Projesi” uygulayıcıları Irak’ta kazanmışlardır. Irak’ı üç bölgeye
bölüp, Araplar, Kürtler, Türkler olmak üzere ayrıştırmışlar, yetmemiş bu defa
da Meshep savaşları başlatmışlardır.
Suriye’de de amaçları değişmemiş Suriye’yi bölme planları BOP
Projesi ile başlamış, bizdeki uzak hedefleri planlayanların akıllarınca da
uygun bulunup, bu planın bir oyuncağı olunarak Suriye’ye girip Emevi Cami’inde
bir Cuma Namazı kılınak, secdeye varmak hayali kurulurken Esed duvarına
toslanmıştır. Esed ile aramızdaki çelik parmaklıklar ortadan kaldırılmak
istenirken PKK, İŞİD; DEAŞ, Irak ve Suriye Batağına saplanılmıştır. ABD ile
başlayan BOP Projesi Suriye’nin rejimini
değiştirme manevraları, bugün
Türkiye’nin rejimini değiştirme operasyonuna dönüşmüştür…
ABD’nin “Yüz yıllık İsrail Projesi” Avrupa
Birliği devletleri tarafından da destek görmüş ve Türkiye’yi terör batağında ve
kıskacında boğarak, eyaletlere bölmek için operasyonlara başlanmıştır… Bunun
için de başta PKK olmak üzere, bütün terör örgütleri desteklenmekte, ve silah,
yiyecek ve sağlık yardımları yapılmakta ve yaralılar ilgili devletlerin
doktorları tarafından tedavi edilerek yeniden operasyonlara hazır hale
getirilmektedir.
DEAŞ açılımı İsrail
İstihbarat Servisi(İsrrael Secret İntellegence Service) olmalı ki Müslümanlıkta asla olmayan ve Müslümanlıkla
asla bağdaşmayacak muameleler, tavır ve kelle kesme, kadın asma, çıplak kadın
ve kızların sokaklarda gezdirilerek satılması, …vb. veya çarşafa sokulmuş, kimilerinin önden
kimilerinin de elleri önden bağlanmış kadınların iplerle çekilerek saltığa
çıkarılması iğrençlik fotoğrafların medyada dolaşması, elleri kırbaçlı
adamların kontrolünde ve önünde sırıtarak alınıp satılması ne anlama
gelebilir?..
Böyle bir muameleye
maruz kalmış halk can vermeyi, intihar etmeyi, bu rezalete bu onursuzluğa,
tercih eder hale gelmiştir.
Bu öyle sinsi bir plan
ki İngiltere, ABD, İsrail bu planın sadece yapıcıları, yöneticileri değil aynı zamanda aktörleri,
oyuncularıdırlar…
Bu öyle birbirine
kenetlenmiş öyle bir ekip ki DEAŞ için de PKK için de İŞİD için de İngiltere, ABD, İsrail’in bu işte parmağı
olmadığını söylemek sadece saflık değil, ahmaklık olur…
Düşünün bir kere!...PKK, DEAŞ, İŞİD, EL KAİDE, EL NUSRA bir
defa olsun İsrail’e saldırı düzenliyor, terör eylemi yapıyor mu?!..
Yetmez. Bu
teröristlerin hepsi Golan Tepeleri’nde, İsrail’de tedavi görüyorlar… Bu şu
anlama geliyor. Bu örgütler ve bugünkü Ortadoğu Bataklığı ABD’nin (100) yüz
yıllık projesinin uygulanıyor olmasından ibarettir.
ABD küresel olarak tam
bir hakimiyet kurmak, hedeflerine ulaşmak için bütün devletlere savaş açmış
durumdadır.
Bizi
yönetenlere sesimizi bir kez daha haykırmak istiyoruz: Bu bir Kapan olmasın?..
ABD yöneticileri: Karadan,
denizden havadan, abluka altına
alacağız, siber savaşlarlar açacağız. Küreyi tam bir kontrol için milyarlar,
belki de trilyonlar harcayacağız. Diyorlar. Bu durum kolektif bir deliliğe
dönüşmüş Akıl tutulmasından başka bir şey değildir. Bizi
yönetenlere sesimizi bir kez daha haykırmak istiyoruz: Bu bir Kapan olmasın
demiyorum. Bu bir Kapandır...
KAYNAKLAR:
1) “Oded YİNON”, “İsrail Stratejisi” 1980
2) Arslan Bulut: TAK demek, CIA demektir!
3) https://www.google.com.tr/webhp?sourceid=chrome-instant&rlz=1C1CHZL_trTR709TR709&ion=1&espv=2&ie=UTF-8#safe=strict&q=TBMM+binas%C4%B1
4) https://www.google.com.tr/search?q=tuzak+%C3%A7e%C5%9Fitleri&safe=strict&rlz=1C1CHZL_trTR709TR709&espv=2&biw=1366&bih=672&source=lnms&tbm=isch&sa=X&sqi=2&ved=0ahUKEwjH0b2mqsvRAhXKVxQKHSr-Bl0Q_AUIBigB#imgrc=B6B1rGffXURJlM%3A