“ÇÖZÜM” ve ÇARELERİ
Abdullah Çağrı ELGÜN
Türkiye, köklü gelenekleri, oturmuş kurumları, sistemleri, deneyimli ve
tecrübeli devlet adamlarına sahip bir ülkedir. Komşuları tarafından saygı
duyulan, gıpta ile bakılan, gerektiğinde komşu devletlerin yardımına koşabilecek
bir devlettir. Bir sıkıntı anında, sıkıntıları giderecek, problemleri
çözebilecek çekinilen, ürkülen, hatta korkulan, istikrarlı, güçlü, büyük bir
devlettir. Kendi yangınını yine kendisi söndürecektir.
Bu büyük devlet Türkiye için, bugün gelinen noktada mevcut problemler
içinden PKK yetmezmiş gibi bir de İŞİD denen belâlı bir terör
örgütü, çapulcu milis güçlerinin tehdidi altına girmiş durumdadır.
Türkiye ve onu yönetenler: PKK, İŞİD, KIBRIS, PARALEL YAPI ve içte
sessiz sessiz kaynayan bir cadı kazanın yangınlarını söndürmek zorundadır. Kendilerinin
olduğu kadar, komşuların da problemlerini çözmek, onlara da çare olmak, çare
bulmak mecburiyetindedir. Sadece kendini dinleyen, kendiyle uğraşan kişilerin,
yarın kendi evlerinin çatılarının da başlarına çökebileceğini düşünmek
zorundadırlar.
Türkiye, bundan dört yıl önce, dışarıda ve içeride itibarlı, güçlü ve
dünyanın neredeyse altıncı (6.) büyük ve donanımlı ordusuna sahipti. Bu ordu, savaşçı,
aktif, çevik, atılgan, deneyim ve tecrübeye sahipti. Bu genç ülke, dinamik
nüfusa sahip çekinilen, ürküten ve hatta biraz da korkutan bir ülke konumunda
idi…
Bugün, PKK denilen örgütün ülke içerisinde yaptığı eylemler; ve İŞİD
denilen örgütün de ülke dışında elçiliğimize yaptıkları eylemleri ile
Türkiye’yi İTİBARSIZLAŞTIRMA, GÜÇSÜZ GÖSTERME, DIŞARIDA ve İÇERİDE
GÜVENİ SARSMA girişimleri şimdilik başarıya ulaşmış görünmektedir.
Bu durum, Türkiye’nin ve onun asil evlatlarını ve güçlü ordusunu bu çapulcu
güruhunun eylemlerine seyirci kalmak, görmemezlikten gelmek gibi aciz bir
duruma düşürülmüştür. Bizler nasıl bir gaflet, dalalet ve vurdumduymazlık
içindeyiz ki, probleme “ÇÖZÜM” araştırırken Vatanın bağrında PKK’nın
asla bitmek bilmeyen istek ve eylemleri, Ağrı İsyanı, Yol kesme,
Şantiye basma, Vergi Toplama, Sokak, Cadde, Mahalle ve Şehir isimleri herkesin
gözlerine baka baka değiştirilmekte, Eyalet ve Devlet Kurma Girişimleri,
Eşkıyaların Şehit ve Kahraman ilan ederek, vatanın kutsal topraklarında
heykellerinin dikilmesine seyirci durumuna düşürmüştür…
Türkiye’nin dünyanın altıncı güçlü ordusu, donanımlı gücüne rağmen,
caydırıcılık gücüne ne oldu ki PKK, büyük kalabalıklar önünde şehre
inebiliyor?,, Eşkıya ölüsünün heykelini dikiyor ve onun önünde o
şehrin Valisine, Ordu Komutanına, Kaymakamına ve Devletin her kademedeki
Bürokratlarına, Memuruna rağmen, saygı duruşu yapabilme cüretini
gösterebiliyor!.. Hükümetten hiç kimsenin sesi çıkmıyor, tepki göstermiyor,
engelleme, tutuklama yapılamıyor?!.
Biz bu arada ne yapıyoruz “Çözüm” arıyoruz?!.
Bu acz, ülkeyi itibarsızlaştırır, ordusunu, polisini korkaklaştırır. Onun
mensubu halkın gözünü korkutur. Diri ve canlı tutulan vatani duygularını,
heyecanlarını öldürür. Güçlü, itibarlı, çekinilen ve korku duyulan Türkiye’yi
ayaklar altına serer. Onurunu ve gururunu zedeler, onun büyüklüğüne, şanına,
leke getirir.
Bugünkü sessizlik tarihinin şeref sayfalarına hainlik yaftası astırır.
Irak’ta, kırk dokuz (49) Büyük Elçilik Personelimizin İŞİD’in
acımasız ellerine terk edilmesi ve bu kadar zaman geçmiş olmasına rağmen tatmin
edici bir haberin alınamamış olması, ülke içinde ve Dünya Kamuoyu Nezdinde
Türkiye’yi ve onun güçlü ordusunun kariyerini düşürmüş, siyaset adamlarını
ve yönetenlerin itibarını lekelemiş, Türkiye’nin güç ve kuvvetini
kıymetsizleştirmiş, itibarsızlaştırmıştır! Hâlâ devam eden bu olaylar Türk
halkının moralini bozmuş ve gelecek endişesini artırmış, kaygı verici duruma
düşürmüştür.
Bu acz, itibarsızlaştırma, güçlü, itibarlı, çekinilen ve korku duyulan devlet
Türkiye’ye ve onun büyüklüğüne asla yakışmaz! Mutlak iyi bir diplomasi,
yetmiyor ise şiddetli bir müdahale, karşılık gerekli ve elzemdir.
“Çözüm Süreci” adı altında ortaya atılan fikirler, bugüne kadar gerçek bir uygulamaya,
çözüme dönüşmemiş, bilakis PKK ve onun savunucularını şımartmış, yandaş
toplamasına ve taraftar bulmasına yardım etmiştir. Kürt olmayan ve
yaşadığı bölge ve yer gereği, yöre sakini vatandaş da devletin oralarda
olmadığını ve kendilerini koruyamadığını görerek, mecburiyet karşısında ve istemeyerek
de olsa bunlara oy vermeğe mecbur kalmıştır… Sayısal bir fazlalığın ortaya
çıkmasına katkı sağlamıştır.
Yöredeki halkın arzularının dışında:
Bölünme çığırtkanlığı yapan,
Toprak talebi olan,
Mahalli yönetimler kuran,
Yol kesen,
Kendi adına vergi toplayan,
Türkiye Cumhuriyetine su, elektrik parası ödemeyen bir grubun varlığı
gerçeğini kabul etmek; ve devletin oralarda olmadığını söylemek mübalağa olmaz!..
PKK ve İŞİT ile olan problem kıvrak zekâ ince bir
siyaset ile çözülebilir. Eğer bu mümkün olmayacak ise Türk halkının Kürt halkı
ile bir problemi olmadı, olmamıştır; fakat yarayı iyileştirmeyip kaşıyan ve bu
yaraya neşter atanlara da eylemlerinin aynısı hatta en şiddetlisi ile müdahale
ile bu mesele çözülecektir.
Bu maksat ile dağa çıkan her kim olursa olsun, hangi ad ve amaç için çıkmış
olursa olsun hepsine bir aylık bir süre verilecektir. Gelip Türkiye
Cumhuriyeti hükümetine teslim olacaklardır. Vazgeçerek karakollara gelip teslim
olan ve kayıtları alınan bu kişiler, kontrollü olarak serbest bırakılacaktır.
Devlet tarafından kontrolde tutulan bu kişilere beş altı çeşit iş edindirme
kursları açılarak iş merkezleri ve şehrin sanayi ve endüstri alanlarında
yerleştirilecek, işe yerleştiren bu fabrika, iş yeri şirket ve benzeri yerlerde
devlet sigorta ve asgari ücretin yarısını veya tamamını karşılayacaktır.
Evlenemeyenler evlendirilecek, okumak isteyenlere de aynı şekilde devletçe
kolaylıklar sağlanacaktır.
Bir ay içerisinde devlete teslim olmayan teröristler, özel yetiştirilmiş
Dağ Komandoları, Gerilla Savaşçıları (Judo, Teakwan Do, Kung Fu, Akido) gibi
sokak döğüşlerini bilen, iyi kılıç ve bıçak kullanan, keskin nişancı ve her tür
araç gereç ve techizatı kullanabilecek Özel Harekatçılarla halka ve
devlete karşı olan, kötü amaçlı bu kişiler yakalanacak veya bulundukları yerde
tamamen imha edilecek ve kökleri kazınacaktır.
Bu süre içinde ve sürenin dışında, memleketin neresinde olursa olsun bu
amaçla gösteri yapan, eylem gerçekleştiren, halkın huzurunu bozan, evini,
dükkanını, arabasını kundaklayan kim olursa ve yaşları ne olursa olsun
tutuklanacaktır. Tutuklananların anne, baba, kardeş ve yakınları ile de temasa
geçilecek. Bunları teşvik eden, yardım ve yataklık eden her kim olursa olsun “Terörist”
suçu ile yargılanarak ve en şiddetli cezaya tabi tutulacaktır.
Bunların aileleri ve yakınlarının da her türlü bilgileri ve vücut tanıma
sistemleri ile tespit edilerek kayıt altında tutulacaktır. Vatandaşlık
haklarını sonuna kadar kullanarak Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan, Müsteşar,
Genel Müdür…vb devletin en yüksek makamlarında Türkiye’yi ve Türk’ün
yönetimi kendisine teslim edilmiş Kürt kardeşim başkaca ne isteyecektir ki?!.
Makam ve mevkii olarak yaşadığı bu ülke Türkiye’de ne olmak istemiş de
olamamış, hangi yönetime girememiş, hangi Belediye Başkanlığında bulunamamış
hangi villayı, köşkü, nerede satın alamamış, ticaretini, ülkenin hangi
köşesinde yürütememiş, fabrikasını, iş yerini hangi şehirde işletememiş,
yürütememiştir ki ayrıca toprak talebinde bulunabilsin?..
Bunları görememek ancak aptalların işi değil ise mutlaka hainlerin işidir.
Bunun dışında farklı şeyler düşünmek vatan hainliği olmayıp da başka ne
olabilir?..
PARALEL denilen bir örgüt var mıdır, yok mudur
araştırılarak var ise zaten bunlar devletin bizzatihi içerisinde olduğundan
gerçek bir istihbarat ile yargı önüne çıkarılması zor olmayacaktır.
İŞİD gibi bir çapulcu ile mücadele için tam teçhizatlı
birkaç birlik ile havadan, karadan kuşatarak ve denizde bekletilecek bir kuvvet
ile tam olarak kıskaca alınacaktır. Bunlar olurken casuslarımız vasıtasıyla
siyasal bir çözüm İŞİD içindeki Sünnilerle görüşmeler yapılarak, siyasî
bir çözüm yolu araştırılacaktır. Bulunamaz ise gereği yapılacaktır.
Kıbrıs’ta gelecek kaygısı tam çözümle sağlanabilir. Kıbrıs
Barış Harekâtı ile kapatılan Magosa, Güzelyurt ve benzeri yerler
hemen açılarak ortak kullanıma sunulacaktır. Kıbrıs’ın “Tek ve Türk Devleti”
olması için diplomasi yolu ile çözüm aranmalı, geçen uzun zaman diliminde
bu durum sağlanamaz ise en etkili başka çareler de denenmelidir; veya tamamı
Türkiye’ye bağlanmak üzere askerî bir müdahale ile alınacaktır!.. Gücün,
kuvvetin karşısında eğilmeyen baş yoktur…
KAYNAKLAR
1)http://www.search.ask.com/web?l=dis&q=%C4%B0%C5%9E%C4%B0D+e%C5%9Fkiyas%C4%B1&o=APN10641A&apn_dtid=^IME002^YY^TR&shad=s_0046&gct=hp&apn_ptnrs=^AG2&d=2-0&lang=tr&atb=sysid%3D2%3Auid%3Dc45d44b413a87e83%3Ab%3DBearShare%3Asrc%3)Dhmp%3Ao%3DAPN10641A&p2=^AG2^IME002^YY^TR
2)http://www.sabah.com.tr/Dunya/2014/09/05/nato-zirvesinde-flas-isid-karari
3)http://t24.com.tr/konular/irakta-durdurulamayan-orgut-isid
4) http://www.radikal.com.tr/dunya/natodan_rusyaya_kirmizi_isik-1211222
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder