SEÇİM
ve SONRASI
Abdullah
Çağrı ELGÜN
"İYİ PARTİ", MHP'den ayrılan muhalifler tarafından
kuruldu. Muhalifler TÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİ, ÜLKÜCÜ ve İDEALİST INSANLARDI…
Ülkücüler, Başbuğlarının vefatından sonra, MHP’nin liderliğine seçilmiş (6
Temmuz 1997), Dr. Devlet BAHÇELİ’nin partisini iktidara taşıyamamış olmasına,
içten içe kızıyor ve bu itiraz günden güne büyüyordu.
MHP'nin bu hantal, uyuşuk, müzmin, iktidarsız;
yirmi bir (21)yıldır, İKTİDAR OLMAYA AYAK DİREYEN ve DİRETEN:; fakat hâlâ genel
başkanlıktan vaz geçmeyen tavrından, teşkilat ve üyeleri arasındaki memnuniyetsizlerin
sayısı, bir çığ gibi büyüdü.
Dr. Devlet BAHÇELİ buna aldırmıyor, yönetime
baş kaldıranlar ve biraz ileri gidenlerin yönetimdeki görevine son veriyor,
hatta parti disiplin kurulu vasıtasıyla üyeliklerini sonlandırabiliyordu…
BAHÇELİ, kendisine sunulan Başbakan Yardımcılığı, Başbakanlık, hatta
Cumhurbaşkanlığı tekliflerini,
defalardır reddetmiş, “HAYIR!..” diyen
tavrında, direttikçe diretiyordu.
Halbuki kırk yıllık bir davanın mensuplarının: sakalları ağarmış, kimileri
ebediyete intikal etmiş, kimi o devir gençlerinin yaşı: atmış beş, yetmişi
çoktan geçmişti…
İKTİDAR olarak devlete hakim olmak, Ülkücülerin
görevi, hakkı hem de onun nimetlerinden gelecek mükafatlara sahiplenmek tabii haklarıydı...
Ülkücüler,
vatana olan bedeli fazlasıyla ödemiş, idam sehpalarında can vermiş, tek
hücrelik koğuşlarda işkenceden işkenceye maruz kalmış, Yusufiye Medreselerinde
yıllarca çile çekmiş, işkencelere maruz kalmış, vatan için giriştiği mücadelede
bu bedeli hakkıyla ve fazlasıyla ödemişti... Onun için iktdar olmak, yıllarca, çilesini
çektikleri davalarının gerektirdiği plan ve projeleri uygulamak
istiyorlardı...
Dr. Devlet BAHÇELİ ise ülkücüleri
iktidar yapmamak; fakat büyük partilerin koltuk değneği ve parasız pulsuz
destekçisi yapmak için adeta anlaşmış görünüyordu. Ülkücüler ise iktidara hazır
oldukklarını defalarca telaffuz etmişlerdi. Yirmi bir(21) yıllık BAHÇELİ
yönetiminde, az buçuk iktidarın kıyısından köşesinden tutmuş olsa bile, bu
durum, Ülkücü yiğitlere büyük dava sahiplerine kafi değildi. Bu sebeple, lideri
bulunduğu partiyi, iktidar yapmamak için direnen ve dahi direten Bahçeli’ye
karşı sıkılmış bir yumruk, azgın bir bakış, sert ve dik bir duruşla baş kaldırdılar…
Böylece, MHP teşkilatı içerisinde baş
kaldırmalar, yönetimden istifalar ve Dr. BAHÇELİ’nin liderliğine karşı
konuşmalar, tartışmalar ve teşkilatın bizzat genel başkan yardımcılarınca isyanlar,
ve televizyon açıklamalarıyla ve istifalar başladı. Bunun üzerine yeni lider arayışları
ve adayları ortaya çıktı: Ümit ÖZDAĞ,
Sinan OĞAN, arkasından, Dr. Seyfi
ŞAHİN, Dr Mesut TÜRKYAR, Meral AKŞENER, Koray AYDIN, ve daha bir çok isimler adaylıklarını
açıklayarak dönem dönem genel başkan aday oldular... Bunlar
içerisinde son kongreye kadar Ümit ÖZDAĞ, Sinan OĞAN, Meral AKŞENER, Koray AYDIN, Özcan
YENİÇERİ, Yusuf HAŞLAÇOĞLU, başı çekerek bütün imkansızlıklara ve
engellemelere rağmen MHP teşkilatlarını "Tüzük Kongresi" yapmaya çağırdılar. Bu kongreye toplam: 824 delege, kimi söylentilere göre de 1200
delege katıldı...
BAHÇELİ,
kongreye, kongrede alınan kararlara ve tüzük değişikliğine de karşı
çıkarak Ankara Cumhuriyet Savcıları'nın vermiş olduğu kararı, Hükümetin de desteği
ile Sivas/Şarkışla İlçesinin Cumhuriyet Savcılığından alınan bir kararla
bozdurdu...
Düşününüz
bir kere, koca ülke Türkiye/Ankara, başkent savcılarının verdiği ve doğru bulduğu
bir kararı, ufacık ilçeden (Sivas/Şarkışla) çıkan deneyimsiz ve tecrübe yoksunu bir savcı
bozabilir mi?... "Korsan Kurultay” benzetmesiyle, bu
kurultayı ve kurultay taraftarlarını, teşkilattaki görevlerinden uzaklaştırarak
MHP’yi kendi direktifine aldı.
MHP'den atılan; disiplin kurulu
vasıtasıyla uzaklaştırılan Ülkücüler, İYİ
PARTİ adıyla bir araya geldiler. MHP’nin
içinden ayrılarak İYİ Parti’yi kurmuş olan bu Ülkücülere her yönden çamur
atmaktan geri kalmayanlar oldu: “Bunların alayı da FETÖcü!..” FETÖ'ye
su taşıyorlar...
AKŞENER
liderliğinde partileşen, büyük bir grup Ülkücüler, halk arasında da büyük bir
rağbet ve karşılık bulmuştur. Akşener,
ilk zamanlarda kuruluş amaçları doğrultusunda Türkçü, Ülkücü Milliyetçi, Atatürk ilke ve inkılaplarını özümsemiş
Cumhuriyetçi söylemleri ile çok büyük kalabalıkları arkasına almıştı… Seçimlerin
öncesinde teşkilatlanma, teşkilatlarda görev verdiği kişi ve yöneticilerin
seçimi ve millet vekilliği adaylarının belirlenmesinde, seçim beyanatları ve
seçim sonuna doğru söylemlerinde sergilediği tavırlarla partiyi, MİLLİYETÇİ,
ATATÜRKÇÜ, CUMHURİYETÇİ, TÜRKÇÜ ve ÜLKÜCÜ, olmaktan çıkarıp " Merkez Sağ" yapmak istediği
anlaşıldı…
Geçmişe gidildiğinde, bugüne kadar
iktidar olan ve iktidarlıklarından şikayetçi olunan ve hatta, bir tanesinin
başbakanı idam edilerek asılan Adnan
MENDERES dahi “Merkez Sağ”
partinin lideri olduğu anlaşılır...
Kurtuluş
Savaşı sonrası Türkiye’yi kuran Türk halkına "Türk Milleti" denir. Bu
"Türk Milleti", Kurtuluş
Savaşı'nda ve büyük önder Mustafa Kemal Atatürk döneminde olduğu gibi ülkesinin
yönetimini de kendisi üstlenmek ve kendisi gibi millî ve yerli Türkçü,
Milliyetçi, Atatürkçü ve Ülkücü, "Türk Milleti" olmak istemektedir.
“Merkez
Sağ”partiler
ise ülke yönetimini milî ve yerli sermayeyi Batı'ya, yabancı sermaye ve
şirketlerine bağımlı kılmış, hatta onun emrine vermişti. Bunu başta bulunan AKP
hükümeti de en aşırı bir şekilde uygulamış olmakla ekonomi çökmüş, faizler
yükselmiş, Dolar ve EURO alıp başını gitmişti. Dövizle yapılan dış borç, 800.Milyarr Dolar'a ulaşmış, sanayici ve esnaf
gırtlağına kadar borçlanmış, hükümetin bu gidişine itiraz etmekte ve şikayette bulunmakta
idi. Bu sebeple iktidar eden hükümet,
süresinin dolmasına henüz on yedi ay(17) var iken ve her istediğini
yapabilecekken, erken seçim talep ediyor; ve erken seçime gidiliyordu…
Merkez
Sağda bir çok parti zaten var; ve en büyüğü de AKP iken, bu oluşum Merkez Sağ
adı altında (İYİ PARTİ) puan alamazdı...
Böyle bir bulvarda yer kapmak beyhudeydi; fakat ilk durumda bu MHP'den
ayrılarak partileşen ÜKLÜCÜ GRUP tarafından anlaşılamadı. Halk da bunu
anlayamadı; ancak yeni bir parti olduğu ve kendisi gibi Türkçü, Milliyetçi,
Atatürkçü ve Cumhuriyetçi olduğu için halktan destek bulmuş ve iyi bir rüzgar
yakalayarak iktidara koşuyordu… Bu ekip, ESKİ ÜLKÜCÜLER ZANNEDİLİYORDU...
Halkın ihtiyacı “AKP,
(Merkez Sağ)”ile yeteri kadar zaten karşılanmış; fakat halkın büyük çoğunluğu,
bu tarz yönetim tarzından şikayet ile yeni arayış ve beklentilere yönelmişti… AKP'den kurtulmak istiyor ve bir alternatif ve yeni bir güç arıyordu… İşte tam da o sırada bir şans ortaya çıktı ki bu şansı ve müjdenin
adı İYİ Parti idi.
Bu
Cumhuriyeti kuran asıl unsur: Atatürk ve silah arkadaşları dahil TÜRK
HALKIDIR... Doldurulması gereken boşluk Türklük, Milliyetçilik, Cumhuriyetçiliktir...
"Merkez
Sağ" değildir; çünkü Meral Hanım da “Merkez
Sağ"cı olmak istemektedir... Burada
bir boşluk olmayıp, yerini bir çok parti olmak üzere AKP yeteri kadar, hatta
fazlası ile doldurmaktadır.
Halk bu "Merkez Sağ" oluşumdan, söylemlerden, yapılan
savurgan icraattan ve ülkenin bütün kaynaklarının yabancı sermaye ve mallarına
tesliminden sıkılmıştır...
Halk,
ülke genelinde, elindeki avucundaki, varı yoğu bu parti tarafından alınmış,
yağmalanmış, savurulmuş; memleket ve millet kaynaklarının vurgun ve talancılara
peşkeş çekildiğini izliyor, görüyor ve anlıyordu… Bu sebeple İYİ PARTİ'ye kucak
açıyor, onu bir şans ve gelecek güzel günlerin müjdecisi olarak görüyor, ona ve
ekibine gösterilen engellemeleri, zorlukları görmeseler de ârifce ve izanıyla
kavrıyor ve tam destek veriyordu…
Öyle olmadı!.. Halkın bir kısmı, bu
gidişatın diğerinden farklı olmadığını İYİ Partinin yaptığı çıkış ve beyanatlar
ile anlayıverdi... Bu da "Merkez
Sağ" dedi... Tanımadığımla yola başlamak yerine, tanıdığımla devam
etmeliyim. “Bildik, tanıdık Şeytan,
bilmedik, tanımadık insandan yeğdir.” dedi.
İYİ
PARTİ, BÜYÜK ANADOLU OTELİ’NDE TÜZÜK KONGRESİ’NDE YAKALADIĞI
RÜZGARI, İNSAN SELİNİ KUCAKLAYAMADI...
Üstelik
taa başından bu yana kendisini destekleyerek her türdeki zorluklara birlikte
göğüs geren Türkçü, milliyetçi ve Ülkücü grubu dışladı. iktidara aç, dava ve misyon ustaları, duayenleri, Ülkücü
olmasa bile başka parti, başka teşkilat, vakıf, dernek ve konfederasyondan bu
partiye akın etmiş halk filozofları, duayenler, ârif ve âlimleri teşkilatına yerleştirmede,
kadrolaşmada, teşkilatlarının başına getirmede: ilçe ve il teşkilatlanmalarında,
iştişare kurulları oluşturma, İhtiyar Heyeti, Danışma Kurulları ve dahi Milletvekilliği
sıralamasında, ya saf dışı bıraktı veya çıkamayacakları
yerlere dağıttı. İllerde belirlenen adayların çoğunluğu: halkça hiç bir karşılığı
olmayan, kişilerden oluştu. Bu partiyi kuranlar ve ilk hareketi başlatan Ülkücülerce
de, umulan ve beklenilen olmadı... Bu sebeple İYİ PARTİ Genel Başkanı AKŞENER, hem
kendisi hem de partisi bu seçimde iktidar olmak fırsatını kaçırdı...
Türkçülük ve Milliyetçilik yolu,
dünyanın bütün ülkelerince kayıtsız şartsız kabul edilmiş ATATÜRK YOLUYDU...
AKŞENER, ya bu anlayışı ( Merkez Sağ)
ile değiştirecek veya ATATURK ÇİZGISINDEN ASLA SAPMAYAN TÜRK, TÜRKÇÜLÜK ve
MİLLİYETÇİLİK, ÜLKÜCÜLÜK ANLAYIŞI ile MHP'den ayrılarak bir araya gelmiş
idealistlere tavır alacaktı.
Bugün,
ÜLKÜCÜLER için tek bir yuvada bütünleşmek, mümkün mü? İYİ PARTİ, BBP ve MHP tekrar yan yana gelebilecek,
hiç olmazsa Mecliste bütünleşebilecek mi; veya yeni bir oluşum İYİ PARTİ’de
birleşebilecekler mi?
ÜLKÜCÜLER, "Türk Milliyetçiliği,
ülkücülük, ATATÜRKÇÜLÜK ve
CUHMURİYETÇİLİK " görüşünü ısrarla
savunmaktadırlar...
İYİ Parti'yi yönetenler, (Büyük Anadolu
Otelini ve yollarını taşıran) bu yığınların ruhunu ve düşüncesini anlamalıdırlar…
İYİ PARTİ, Türkçü Milliyetçi bir söylem ile
yola çıkmış olmasına rağmen, devamını sağlayamamıştır...
Atatürk"ün çizdiği ve Ülkücülerin
de benimsediği bu çizgiden ayrılarak, İYİ PARTİye akın etmiş ÜLKÜCÜ; ve
MHP'lilerin de oyunu alarak toparlayıcı olamamış, BÜYÜK ANADOLU OTELİNE AKAN
İNSAN YIĞINLARI ve SELİNIN oyunu sahiplenememiş, bu oyları MHP'ye tekrar
döndürmüş, “görünen delil ve eldeki
belgelere göre MHP, bitmesi gerekirken, oyunu artırmış” İYİ PARTİ, daha
çiçek açmadan güllerini soldurarak MHP karşısında çıkardığı milletvekileri
sayısıyla, MAĞLUP; ilk defa çıkan bir parti olarak barajı aşarak GALİP OLMUŞTUR...
İYİ PARTİ, daha başarılı olmak istiyorsa, ilçe ve il teşkilatlanmalarını
zaman geçirmeden yeniden yapılandırmalı, illlerde halkça karşılığı olan, konu
ile ilgi deneyimli, tecrübeli ve halkın sevgi ve teveçcühünü kazanmış, varlık
sahibi kişileri bünyesine katmayı başaracak teşkilat yöneticilerine, teşkilatında ve teşkilatlanmada mutlak yer
vermeli ve çok sıkı bir üye kaydı ile il ve ilçelerin denetimine
giderek bugünkü durum için de kendini sorgulamalıdır…
KAYNAKLAR:
1.http://www.gazetevatan.com/mhp-de-kurultay-krizinde-son-durum--945176-gundem/
2.http://www.iha.com.tr/haber-mhp-icin-tarihi-gun-559157/
3.https://www.google.com.tr/search?q=B%C3%BCy%C3%BCk+ANadolu+Otelindeki+MHP+KURULTAY%C4%B1&safe=off&tbm=isch&tbs=rimg:CQaW9kia_1xGSIjihszFK5UJ0z0TtKPhtqVhdeejwr0kRoYEwZvtFGVsz3YBGNOFLfMWc_1atnKP7TKkXutZkGwKaoRyoSCaGzMUrlQnTPEXJCMx2y0Z4vKhIJRO0o-G2pWF0Ryo9hRtIxaxIqEgl56PCvSRGhgRGYTPY3RYMSwCoSCTBm-0UZWzPdEV-ZdTU3Pr76KhIJgEY04Ut8xZwRQPUAoNOV76AqEgn9q2co_1tMqRRET1I6ZacopfioSCe61mQbApqhHEbZIERKV4_16R&tbo=u&sa=X&ved=2ahUKEwij9oCn3ILcAhXQmLQKHb3wBnUQ9C96BAgBEBs&biw=1680&bih=868&dpr=1
4.https://www.superhaber.tv/mhpden-tuzuk-kurultayi-iptal-karari-aciklamasi-asil-niyetleri-partiyi-teslim-almakti-haber-59140
5.http://www.karar.com/gundem-haberleri/mhpde-olaganustu-gun-123806