6 Temmuz 2015 Pazartesi

Düz Ovada Siyaset Sorunu ve "ÇÖZÜM İÇİNDE ÇÖZÜMSÜZLÜK" Abdullah Çağrı ELGÜN

ÇÖZÜM İÇİNDE ÇÖZÜMSÜZLÜK
Abdullah Çağrı ELGÜN
PKK ve ya Kürtlerin dağdaki uzantılarına: "Dağdan inin siyasete girin." mesajı ile dağdakilerin inmesini, siyasete girmesini hatta Meclise seksen (80) Millet Vekili ile girerek kendi sorunlarını kendilerinin çözebileceği ortamı hazırlamıştır... Kısaca Mecliste  seksen Millet Vekili ile temsil yeteneğine hak kazanınca;
ÇÖZÜM SÜRECİ SONA ERMİŞTİR;
Çünkü çözümüm merkezi Meclistir. Mecliste verilen kanun teklifleri akıllı, makul ve uygulanabilir olur ve Milletin teveccühüne mazhar olduğu gibi, Meclisin de teveccühüne mazhar olabilir ise çözümsüzlük ortadan kalkacaktır. Yani dağdakilerin, kendi problemleri kalmışsa ki çözüm üretmek üzere Meclistedirler... Bundan sonra "Çözüm Süreci" gibi fuzuli, sözlerden bahsetmek abes ile iştigal etmek olur...
MHP, CHP ve HDP'nin istediği dört bakanın yeniden yargılanması problemi de çözülmüştür. Şöyle ki: İktidar değişikliğinde, İktidarı elinde tutan çoğunluktan bir millet vekilinin meclise konu ile ilgili önerge vermesi ile zaten ilgili bakanlar yeniden meclise gelecek ve yüce divanda da yargılanabilecektir. Bu yargılama olayı da şimdiden çözülmüştür. 
AKP'nin hiç bir şekilde iktidarı bırakmak gibi niyeti yoktur; çünkü bırakacağı bakanlıkların da bu kadar yolsuzlukları ve kirli işleri çıkabileceği endişesini taşımaktadır. Bürokratlarını ise içten içe bir korku sarmıştır.  AKP bütün bunlara rağmen dört bakanı gözden çıkarmıştır. Hatta iktidarda kalabilmek için muhatabın bütün şartlarını kayıtsız şartsız kabul etmeğe hazırdır... Aksi halde iktidardan çekilmeleri halinde, adalet önüne çıkarılacaklarını ve yapılan yanlışların hesabını veremeyeceklerini bilmektedirler. Seçimi kaybedenlere, iktidarı tekrar teslim ve bunlara yeniden fırsat vermek zafer midir?.. Meclis Başkanlığını iletişim eksikliği ve taktik hatası sebebiyle kaybederek iktidara sunmak gibi.
Türkiye vatandaşı birbirleriyle kavgalı değil ki, peki meclistekiler niçin kavgalı olsun? Herkes açık seçik meramını anlatmalı, çözüm yeri meclis olan her konu burada tartışılmalı, siyasi manevralar bir tarafa bırakılmalıdır. 
MHP, AKP'nin önüne olmazsa olmaz şartlardan biri olarak "Çözüm süreci bitirilmelidir."  deyip dayatıyor. Acaba bu çözüm sürecinin bittiğine kimse inanmıyor mu? Yoksa bu olayı fark edemediler mi? HDP, MHP kadar oy almasa da seksen(80) Millet Vekili çıkartmıştır. Durumu MHP ile aynıdır. Bu durum göstermektedir ki bu partide temsil yeteneği kazananları Türk halkı sempatik, sözlerini inandırıcı, konuşmalarını akıllıca bulmuştur. Durumları kırk yıllık parti MHP'den daha parlak, hatta ondan çok ileridedir...  Belki de bundan sonraki seçimde,  çok daha  fazla oy alabileceğini göstermektedir.
MHP ise 80 vekil çıkararak kendisinden beklenen performansı, yükselişi gösterememiştir. Hatta geçen seçimden daha fazla oy almış olsa bile bu seçimin galibi olamamış, iktidarı yakalayamamıştır... CHP için de durum aynıdır. Daha çiçeği burnunda bir parti, kırk yıllık bir ideoloji ve ülkü partisi kadar vekil çıkarır ise bu ideale gönül verenlerin yönetenleri, kendilerini hiç sorgulamazlar mı?...  Biz neden 375 - 450 milletvekili çıkaramıyoruz? Nerede hata yapıyoruz demezler mi? 
Partiler zıtlaşır, sert söz ve tavırlarla muhalefet ettikleri iktidara "ben beceremiyorum, buyur sen yap" diyerek, meclis başkanını sundukları gibi başka hatalar da yaparlarsa, halk siyasi arenadaki tavra bakarak, en hoşlanılmayacak parti hangisi ise ona yöneliyor. Mevcutlardan durumu değerlendiremeyenlerine ve kendi partilerine de KIZIP, TEPKİ GÖSTEREREK, oyunu tam tamamına zıt olabilecek HDP'ye verirse kim şaşabilir?.. Bu partiyi ilk seçimde, iktidara getirip diğerlerini partilerin defterinden silmesine şaşmamak gerekir... AKP, geçmişte böyle iktidara geldi... Şüpheniz olmasın!... 
MHP'li seçmen iktidara susamıştır. Yıllar yılı aç sefil ve eli güçsüzdür. Serveti, makam ve mevkii, parayı görememiştir. Yetişmiş kadroları ya işsiz güçsüz veya layık olduğu kadro ve mevkilere getirilememiştir. Devlette daire başkanı, genel müdür, müsteşar, millet vekili olamamıştır... Bu açlığın tedavisi iktidar olmaktan veya hiç olmaz ise iki yıl etkili ve yetkili, güçlü olmaktan geçer... CHP'nin de durumu bundan farksızdır... Üniversiteye bile altlarında son model arabayla gelip giderek üniversite bitiren vekillere "Tuzu kuru olanlar, tuzu olmayanların halinden anlayabilir mi?" duyurulur... 
Davulun tokmağını eline geçirmiş olan; % 60'lık blok, biz bu davulu çalamayacağız diyerek tokmağı tekrar iktidarı kaybetmiş ve büyük bir telaşa kapılmış mevcut iktidara, Hükümet Kurma Sürecini uzattırarak şartları aşındırır, uzayan süre sebebiyle halkı usandırır ve sabırsızlandırarak, seçmenlerin de baskısı sebebiyle buyurun siz devam ediniz diyerek tokmağı seçimi kaybedenlerin eline tekrar verirler ise, bir daha doğruluş mümkün olmayacaktır bilesiniz... Vatandaş, köylü, ilçeli, şehirli; memur, işçi, esnaf, mütait, mühendis, öğretim görevlisi, subay, öğretmen, polis, alt ve üst bürokratlar her seferinde vurulduğunu, her daim tecrit edildiğini, her fırsatta hakaret gördüğünü, itildiği kakıldığını, derdini, iç burukluğunu, gönlünün kırıklığını söyleyemeyecek, iktidar yüzü göremeyecek mi?
Millet bu kadar aptal mı? Bu dönemde de iktidar olmazsa ezilip bittiğini, yoksullaştığını, iflas ettiğini, bitirildiğini kim anlayacak, derdini kimlere anlatacak?.. Bu partinin kendilerine oy veren seçmenleri, köylüsü, ilçelisi, şehirlisi; esnafı, tüccarı, ticaret ile uğraşanı, mütaiti, mühendisi, inşaatçısı, mobilyacısı, fabrikatörü, iş adamı yok mu, boş gezeni, işini kaybedeni, makamını mevkiini kaybedeni, iş arayanı yok mu? Bu partinin memuru, öğretmeni, öğretim elemanı, subayı, polisi, ebesi, hemşiresi, doktoru, müdürü, daire başkanı, genel müdürü, müsteşarı yok mu?..  Bunları kim teselli edecek?... Bunların hakkını kim koruyacak?.. "Bizim öyle iktidar hevesim yok!" demek kuru bir laftır...   
"AÇ ne YEMEZ; TOK ne DEMEZ." misâli, kırk yıldır iktidara hazır, iktidara susamış bir kadronun, ihtiyaçlarını görmezden gelmek, abes ile iştigaldir. TOKMAK KİMDE İSE DAVULU O ÇALACAKTIR... Tokmağı kapalım... Güzel melodileri yıllardır iktidara susamış YETİŞMİŞ bu kadrolar en âlâ seslendireceklerdir… 
"Biz dağdaki eşkıyaların uzantıları ile  pazarlık yapmayız; ve yan yana olmayız!.." diyenler, ne demeye getiriyorlar? Halkın verdiği yetkiyi, Vekil olarak seçilmişlerden, halka rağmen, almak mı istiyorlar? Yoksa bu vekillerin vekilliklerine veya Mecliste olduklarına mı inanamıyorlar?..
Uykuda olanlara sesleniyorum. Gördüğünüz bir rüya değil, gerçektir. Bu gerçeği görün, oturup neyi nasıl çözmek istiyorsanız bütün halkın gözü önünde yapın, sizlerden beklenen budur... 
İKTİDAR kaybetmiş MUHALEFET kazanmıştır. 
Kazananları bu milletin verdiği görevi yapmağa davet ediyoruz...Ey, izan sahipleri! Yarın herhangi bir hükümet kurulduğunda, komisyonlarda, bu seçilmişler ile yan yana oturmam mı diyeceksiniz?.. Mecliste, meclis sıralarında şimdi olduğu gibi yan yana oturmayacak, bir arada yemek yemeyecek, çay, kahve içmeyecek meclisin salonlarında bunlarla görüşmeyecek, selamlaşmayacak, el sıkmayacak, parmak kaldırıp, alkış tutup, yuhalayıp, kürsülerde bunları dinlemeyecek misiniz?.. 
MİLLETİ KANDIRMAYIN. HERKESİN ZEKASI ile de DALGA GEÇMEYİ BIRAKIN... 
Hele size oy veren HALK ile DALGA GEÇMEYİN...  Adalet tecelli etmiştir. İktidar kaybetmiş Muhalefet kazanmıştır... Bu zeki halk birilerini dinlendirmeye almıştır. "NAMAZIN BİLE KAZASI OLUR; FIRSATIN KAZASI OLMAZ!.. 
Sizlere oy verenlerin, sizden beklentileri var... Hepinizin kadrosunun da yıllardır aşa, işe, makama, mevkie, şana, şöhrete, paraya pula ihtiyacı var... Bu kadrolar mevcutlardan daha çetin, daha donanımlı ve daha tecrübelidir. İktidarı kaybedenlerin, neredeyse kadroları dağılmak üzere, yurt dışına kaçma planları yapan bir partiyi, yeniden diriltenleri bu halk asla affetmez... ELİNİZDEKİ GÜÇÜN BİRİ, BİR İNATLAŞMA YÜZÜNDEN GİTTİ, bu fırsat da KAÇAR ise VATANDAŞ SİZİ DEFTERİNDEN SİLER... BİR DAHA BU İMKANLARIN HİÇ BİRİNİ YENİDEN SİNEYE DÖNEN, TOPARLANAN KADROLARI, BİR DAHA ASLA BULAMAZSINIZ... Güç öyle bir şeydir ki onun karşısında eğilmeyen baş, yıkılmayan gövde yoktur...  Kadrolar dağılır, her şey güce ve iktidara baş eğer, eğilmeyen de ezilir, aslanlığını kaybedip kafese kapatılmış, ehlileştirilmiş aslana döner. Bizden söylemesi... 
Meclise girmiş HDPlilerin geçmişte yaptıkları, sizin aklınızın bir köşesinde saklı dursun; fakat bilin ki: "Ebedî düşmanlıklar olmadığı gibi ebedî dostluklar da yoktur." Onun için iktidarı teslim alın... Gereği ne ise yapın, vesselam... 
SONUÇ OLARAK:
Muhalefet partisi olarak karşı olunan ve bütün bir milletin önünde kesin ifadelerle belirttiğiniz şartlar: Yalan, dolan, yolsuzluk, rüşvet, 17-24 Aralık, dört bakanın yargılanması olayları, meclisteki çoğunluk ve iktidarınız ile  kendiliğinden gündeme gelmiş, çözüme kavuşmuş olacaktır... "Çözüm Süreci" sona ermiştir. İddia sahipleri meclise taşınmıştır. İddiaları ne ise meclise getirilerek halledilecek veya reddedilecektir. Yetki sizindir, sizdedir. Buyurunuz! Görev başına!...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder