27 Temmuz 2009 Pazartesi

T Ü R K U F K U
Abdullah Çağrı ELGÜN
Yeryüzünün halifesi, karaların ve denizlerin hakimi, büyük ve ölümsüz devlet sahibi Müslüman Türk, Türkiye; senin bir kıta üzerinde hükmetmen YETMEZ… İlâhi EMİR bir kıtaya sığmayacak kadar büyük ve kutsal bir davadır. Osmanlının varisi olduğumuz gibi beş kıtada kurduğumuz ve büyük saadet ve şereflerle yönettiğimiz yerküresinde sadece birinin toprakları Osmanlı Hanlığı 23 milyon kilometre kare, Cengiz Hanlığı(Timuçin) 44 milyon kilometre kare olan, imparatorlukların da varisiyiz.
“Gafil hangi üç asır hangi on asır;
Tuna, ezelden beri Türk diyarıdır,
Asya’nın ortasında OĞUZ OĞULLARI,
Avrupa’nın Alplerinde OĞUZ OĞULLARI,
Doğudan çıkan biz, Batı’da yine biz,
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz…
Mustafa Kemal ATATÜRK ”
“…Allah nasip eder, ömrüm vefa ederse; Musul, Kerkük ve adaları geri alacağım. Selânik de dahil Batı Trakya’yı Türkiye hudutları içine katacağım.
Mustafa Kemâl ATATÜRK”
Adını andı bilen ve yoluna can koyan, Türk olmayı şereflerin en büyüğü; en büyük şeref ve şan sayan bir milletin evladının sözleri de ancak böyle olabilirdi…
Bugün Kıbrıs, Karabağ, Irak, yarın Türkiye kanayan bir yara olmaya devam mı edecek? Peki bunları kim durduracak? Bizim, Irak için dünyaya göstereceğimiz tavır, Türkiye’nin varlığını ve duruşunu ortaya koyacak veya Irak’ı Peşmerge gruplarının avucuna itecektir.
“Türkler’in yaşadıkları her yer, misâki millî sınırları içerisindedir.”
Mustafa Kemal ATATÜRK ”
Türkiye üstlenmiş olduğu misyonun farkına varmalıdır. Atalarımız ufak ayrıntılar üzerinde durmamış, geniş bir coğrafyada at oynatmış, kılıç sallamış ve bu yer kürede can verip, kanını sebil ederek, ölesiye bitesiye çalışıp ilahî adaleti tecessüs ettirmişlerdir. İrili ufaklı otuz altı Türk Cumhuriyeti ile Müslüman Türklük ile Batı’da Dalmaçya kıyıları, Kuzey Buz Denizi, Adalar Denizi, Jamaika, Havana, Türk Adaları, Adriyatik, Büyük Okyanus’tan, Hint Okyanus’u ve Arjantin, Güney Afrika Sahilleri; Avustralya ve Japon Adaları’na kadar… büyük bir coğrafya önümüzde uzanmakta, cedlerimizin ayak izleri rüyalarımızı ve ufkumuzu süslemektedir.
Kürtler’in Arap dünyası kıskacında yaşama şansı sıfırdır. Biz olmaz isek, ne Kürt kardeşlerimiz bulundukları nedametli topraklarda yaşayabilirler ne de Milleti Sadıka ünvanı verdiğimiz, Ermeni vatandaşlarımız bulundukları coğrafyada hayatta kalabilirler. Bu iki hamarat çocuklarımız elektrik, petrol, yiyecek, giyecek, pamuk, gaz, tuz, un, gıda ihtiyaçlarının tamamına yakınını bizden almaktadırlar… Yandaşları ne yaparsa yapsın, hatta uçaklarla yiyecek ve yardım yağdırsalar da Türk annelerinin müşvik kollarına her zaman muhtaçtırlar. Bunun için, ikisi de anne kucağına, baba ocağına dönmek zorundadırlar. Hiç şüphesiz, kısa bir zaman sonra mutlaka bu garip çizgileri ortadan kaldırıp Türkiye ile birleşeceklerdir.
Osmanlı İmparatorluğu Kuruluş ve YükselişiHaritası
Osmanlı İmparatorluğu Gerileme ve YıkılışıHaritası
Orta Asya’ya açılan kapı ile Azerbaycan ve Türkmenistan ile birleşeceğiz. Aksi halde bu cumhuriyetleri de Ruslar’ın pençesine bıraktık demektir. Suriye’nin, her bayram sınırda yaşanan izdihamına, kargaşaya ve hasretliğine son vererek, Türk kardeşlerine ilhakı sağlanacaktır. Bulgaristan, Yunanistan, İtalya, Türk’ün koruyuculuğunda hep mesut yaşadılar. Finler ve Macarlar her ne kadar dinleri ayrı olsa da ırkı bakımlardan Oğuz boylarındandır ve çok fazla ayrı kaldık. Sınırlarda olmasa bile kalben ve fiilen kuracağımız yeni bir koalisyonla birlikte olmalıyız.
Çin’de dahi 1125 yıl hükümdarlık ettik. Orta Asya’da yaşarken daha sonra Doğu Avrupa’ya kayan SAKA(İskit Türkleri) Anglo Sakson olarak Hıristiyanlaşmıştır. 375-1774 yılları arasında Orta Doğu ve Avrupa’da, Osmanlı Hakimiyeti hariç, on dört asır kaldığımız görülüyor. Çin, Hindistan, İran, Orta Doğu ve Doğu Avrupa’daki Türk Hakimiyeti 7000 yıllıktır. Böyle olunca hiçbir kültür ve medeniyet tek başına bir milletin malı ve ürünü değildir. Müşterek Avrupa kültüründe de payımız ve katkımız vardır. Macar, İtalyan, Fin(Finlandiya),Gagavuz, Kırım dahil Hunlar, Avarlar, Hazarlar, Bulgarlar, Kumanlar, Kıpçaklar, Peçenekler gibi kavimler de bizim atalarımızdı.
... Malaya, Singapur, Endonezya, Hindistan, Bornu, Cibuti, Zengibar, Mozambik, Moritanya, Nijerya, Kamerun, Gambiya, (400)dört yüz yıl, Bulgaristan (545) beş yüz kırk beş yıl, Yunanistan (400) dört yüz sene, Girit(267) iki yüz atmış yedi yıl, Ege adaları (541) beş yüz kırk bir yıl, Arnavutluk (435) dört yüz otuz beş yıl, Romanya (490) dört yüz doksan yıl, Macaristan (160) yüz atmış yıl, Çekistan, Slovenya (20) yirmişer yıl, Polonya, Batı Rusya, Beyaz Rusya (25) yirmi beşer yıl, ve Avrupa Rusya’sı (291) iki yüz doksan bir yıl bizim birer sancağımız veya beylerbeyimizdi.
Ukrayna (308) üç yüz sekiz yıl, Gürcistan dört yüz(400), Ermenistan yirmi(20), Azerbaycan yirmi beş(25), Kıbrıs iki yüz doksan beş(293), Suriye dört yüz iki(402), Türkçeyle ses verdi.
Lübnan, İsrail, Ürdün, Irak dört yüz iki(402) yıl, Suidi Arabistan üç yüz doksan dokuz (399) yıl, Yemen dört yüz bir(401) yıl, Katar, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri dört yüz(400) yıl, Kuveyt üç yüz seksen bir (381) yıl,
Batı Türkistan on beş(15), Endonezya, Malaya, Singapur yirmi beş(25) yıl, Hindistan ve Pakistan yüz(100) yıl, Mısır ve Sudan üç yüz doksan yedi(397) sene, Libya üç yüz doksan dört(394) sene... Tunus üç yüz sekiz(308) sene, Cezayir üç yüz on üç(313) sene... Fas ve Moritanya elli(50) yıl, Nijer, Çad, Senegal, Nijerya, Kamerun, Gambiya, Gine, Bornu, Uganda tam dört yüz(400) sene...
Habeşiştan, Cibuti, Somali üç yüz elli(350) sene, Umman, Zengibar, Tanzanya, Kenya ve Mozambik dört yüz(400) sene, bizimle özgür oldular.
1
İtalya, Fransa, İspanya, İngiltere, Monako, Hollanda, Norveç, Almanya, Portekiz, İzlanda, İrlanda, İran, Liechtestein, Cebelitarık ve Danimarka'nın kimi şehirleri ve adalarında hakim güç TÜRK ve Türkçe idi…
Biz "Barbar veya Irkçı Türk" olsaydık, bunca ülkede bunca yıl Türkçe ile söylenmeyen ne bir isim ne de Müslüman olmayan tek bir insan bırakırdık...
Tek küre olmak isteyen ve ona soyunmaya kalkışan devletlerin geçmişleri de temiz ve aydınlık olmalıdır. Türk’ün inanç dünyasında başkalarının canı da kendi canı gibi kutsaldır. Bu inanca göre: “Tek bir insanı öldürmek, dünyadaki bütün insanlığı öldürmek gibidir.”
Bakara Suresi 136. Ayet’te : “… Biz Allah’a ve bize indirilen Kuran’a, İbrahim ve İsmail ve İshak ve Yakup ve torunlarına indirilenlere, Musa’ya, İsa’ya verilenlere ve bütün Peygamberlere Rableri tarafından verilen kitaplara iman ettik. Onların hiç birini diğerinden ayırt etmeyiz. Biz, ancak Allah’a boyun eğen Müslimleriz.” Ayeti gereği bütün peygamberleri sever ve aynı ölçüde saygı duyarız. Böyle büyük dinin ve tefekkürün sahipleri de şüphesiz bu din gibi sağlam, sağlıklı ve büyük millettir. Bunun için Tek küre olmak isteyen ve dünyanın efendiliğini üstlenebilecek tek devlet Türkiye, tek din Müslümanlıktır; ancak böylece yer küresi üzerinde yaşayan her canlı huzur ve sükûnete kavuşabilir.
ABD, Afganistan ve Irak’ta işgal ettiği topraklara, müreffeh bir hayat vaadi ile girmiş iken burasını anarşi, terör, sefalet, gözyaşı, açlık ve hastalığa terk etmiştir. Huzurun bu yurtlara gelebilmesi için bir mucize olması veya MÜSLÜMAN TÜRKLERİN BU TOPRAKLARA GİRMESİ, ile MÜMKÜN OLACAKTIR. Dünyanın efendiliğine soyunan ABD işgalci güçlerinin girdiği bu topraklarda, suçlu bulunanı dahi hemen asmak onun canını almak değil, efendiden bir büyüklük olarak, suçluların, suçlarını bir defa daha yapmamak kaydı ile affetmesi beklenirdi, yapmadı. ABD, Peygamberlerin ve sahabilerin ömür sürdüğü veya mübarek kabirlerinin bulunduğu, doğduğu, yaşadığı veya dolaştığı; bütün dinlerce de kutsal olan bu topraklarda (Hz. Adem ve Havva, Habil, Kabil, Şit, Hz. Idris, Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Lut, Hz. İshak, Hz. İlyas, Hz. Zülkılf, Hz. Davut, Hz. Süleyman, Hz.Yunus, Hz. Ali, Hz.Osman, Hz.Hasan, Hz.Hüseyin, İmam-ı Azam Hanefî, İmam Şafî, …vb. gibi) binlerce masum çocuk, ihtiyar; kadın erkek ayırmaksızın dünyalarını başlarına zindan etmiştir. Demek ki DÜNYA EFENDİLİĞİ bunu gerektiriyor zannediyor?!.
Türk’ün, bunca sancak ve beylerbeyliği olarak yürüttüğü bu topraklarda ne böyle bir emeli olmuştur ne de böyle insanlık dışı davranışına şahitlik eden yoktur. Türk Müslüman’ı girdiği ve ayağının bastığı her yerde kurduğu vakıflar, yollar, kervansaraylar, medreseler, hanlar, hamamlar, camiler, kiliseler, sinagoglar yaptırarak veya yaptırmak isteyenlere bizzat devlet yardımı yaparak, gayri Müslimlerin dinine vicdanına karışmamış; serbest ticaretinin geliştirilmesi için ne gerekmiş ise yapmıştır. Azınlık vatandaşlarını kendisi gibi mamur, kendisi kadar efendi, kendisi ölçüsünde itibarlı, devlet kapısında Vezirazam, vezir, bakan, hatta ordu komutanı yapmıştır: (1- Agop Gırcikyan Osmanlı İmparatorluğunun ilk Paris elçisi ,Reşid Paşa’nın müşaviri,Osmanlı imparatorluğunun Paris’teki Elciliğinin Maslahatgüzarı (1834), 2- Krikor Agaton Osmanlı PTT Umumi Müdürü (1864), Hariciye Vekaletinde görevli (1848-1850), 3- Sahak Abro Hariciye Vekaleti Umumi Katibi (1850-), 4- Sebuh Laz Minas Paris Türk Elçiliği’nde Katip (1863), 5- Krikor Odyan Hariciye Muhakemat Müdürü (1870), 6- Serkis Efendi Hariciye’de Baş Sır Katibi (1870-1871), 7- Ovakim K. Reisyan İstanbul Vize kasabasının Mahkeme Reisi (1879), Sakız Adası İhzari Mahkeme Reisi (1885), Rodos Adası İhzari Mahkeme Reisi (1887), 8- Artin Dadyan Paşa Hariciye Müsteşarı (1880), 9- Diran Aleksan Bey Belçika’da Türk Sefiri (1862) PTT Müfettişi, 10- Yetvart Zohrab Efendi Londar Sefiri (1838-1839), 11- Hırant Düz Bey Mesine (İtalya) Sefiri (1900-1907), 12- Hovsep Misakyan Efendi La Haye’de Elçi (1900-1907), 13- Sarkis Balyan Kardağ’da ve İtalya’da Türk Konsolosu (1900-), 14- Azaryan Manuk Efendi Hariciye Müsteşarı, 15- Kapriyel Noradunkyan Gazi Ahmet Muhtar Paşa Kabinesi’nde Hariciye Nazırı (1912), 16- Agop Kazazyan Paşa Maliye Nazırı/Hazine-i Hassa Nazırı, 17- Mikael Portugal Paşa Maliye Nezareti Müşaviri (1886), Ziraat Bankası Genel Müdürü/Hazine-i Hassa Nazırı (1891), 18- Sakız Ohannes Paşa Hariciye Vekaleti Umumi Katibi (1871), Hazine-i Hassa Nazırı (1897), 19- Garabet Artin Davut Paşa Viyana Sefiri (1856-1857), Lübnan Valisi (1861), PTT ve Nafia Nezaretlerinde Nazır (1868), 20- Krikor Sinapyan Nafia Nazırı , 21- Krikor Ağaton PTT Umumi Müdürü (1864), 22- Jorj Serpos Efendi Türkiye Telgrafları Umum Sekreteri (1868), 23- Osgan Mardikyan PTT Nezareti Nazırı (1913), 24- Tomas Terziyan Mülkiye hocası, 25- Nişan Guğasyan Mülkiye hocası, 26- Tavit Çıracıyan Mülkiye hocası) Dünyanın efendiliği işte budur.
Türk’ün muradı, ilahi kelimetullahı bütün dünyaya duyurmaktır. Bunu kabul edip etmemek kişinin vicdanına bırakılmıştır. Dünya saadeti Müslüman Türkün asra hükmettiği dönemlerindeki saadettir. Bunu tarihte Müslüman Türk gerçekleştirmiştir; bugün yine Müslüman Türk gerçekleştirecektir.
Yeryüzünün halifesi, karaların ve denizlerin hakimi, büyük ve ölümsüz devlet sahibi Müslüman Türk, Türkiye senin bir kıta üzerinde hükmetmen YETMEZ… İlâhi EMİR bir kıtaya sığmayacak kadar büyük ve kutsal bir davadır. Osmanlının varisi olduğumuz gibi beş kıtada kurduğumuz ve büyük saadet ve şereflerle yönettiğimiz yerküresinde sadece birinin toprakları Osmanlı Hanlığı 23 milyon kilometre kare, Cengiz Hanlığı(Timuçin) 44 milyon kilometre kare olan, imparatorlukların da varisiyiz.
KAYNAKLAR:
1) Muammer Erkul, Stop, Türkiye Gazetesi, Ekim l999
2) Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk cilt. I,I,III
3) (Es-Salebî, el-Arais, Misir 1951,140 vd.).
4) Şâmil, Islâm Ansiklopedisi
5)
http://www.enfal.de/peygmber.htm;
6)
http://www.semerkanddergisi.com/637.htm
7) (El-Kurtubî, el-Cami'li Ahkâmi'l-Kur'ân, Kahire 1967, XI, 327 vd.; el-Alusî, Ruhu'l-Meânî, Beyrut t.y., XVII, 82; el-Mevdudî, Tefhimu'l-Kur'ân, istanbul 1991, III, 327).
8) (Ez-Zebîdî, Sahihi Buhârî Muhtasari Tecridi Sarih Tercemesi ve serhî, trc: Kamil Miras, Ankara, 1971, IX, 152).
9) Taberî, et-Tarih, Misir 1326, II, 16; Ahmet Cevdet Pasa, Kisus-r Enbiyâ, istanbul 1966, I, 41).
10) Avrupa Türklerinin Mukadderatı, Hamza ERAVŞAR,Yumak Yayınları,s.127-140, Ankara 1999

1 yorum:

  1. Kaleminize sağlık güzel bir araştırma yazısı..Ancak, müslüman türk diyerek türk dünyasını dini olarak ayırmanız biraz tarafgirlik gibi geldi..Oysa, türkler tüm çağları boyunca hep devletler ve imparatorluklar kurmuş bir millet..müslüman olmadan öncede sonrada...
    Sevgilerimle...
    Benim şahsi görüşüm türk ne vakit özüne döner ve kendisini kendi gibi değerlendirirse işte o vakit yeniden eski muhteşem günlerine dönebilir..
    Yani benim şahsi görüşüm islam türklerin omuzlarında yükselmiş ve onların sayesinde dünyaya yayılmış bir dindir..Ne vakit türkü kendi ananesinden uzaklaştırıp dili ve dünyevi anlayışı ile kendine benzetmeye başlamış işte o zaman türkler için bir felaketin kapısı açılmıştır..Bu durum orhun yazıtlarında da belirtilir...Çine giden ve çinlileşen türkler için
    Yani bir kısım türk islam dini gerekçesi ile araplaştırılmıştır..Yani arap milleyetçiliğine mazur bırakılmışlardır..Bu duruma direnen kesimleri ise dinsiz ilan etmişizdir..
    Bence görüş açımızı daha geniş tutup türk dünyasını kapsayacak bir anlayışa doğru yol almamız daha sağlıklı olur...

    Birkez daha mutlu yıllar

    YanıtlaSil